Bölüm 4

213 50 17
                                    

yarım kalan yanıma bakıyorum, vallahi sana yarım.Gel tamamla diyemem, hercai sus ümit verme biliyorum onu tamamlıyorsun. Yanımda değilsin, öpmüyorsun parmak uçlarımda, hızlandırmıyorsun kalbimi,gülüşünü göremiyorum ve koca bir boşluk var tamda nefes aldığım yarelerimde.Benim senden bu kadar ayrı kalmamda büyük gelişmeydi. Seni düşünerek geçirdiğim günlerde oldu ama geçti. Dedim ki; yav neden ağlıyorsun gözünden düşsede gönlünden düşer mi ? Penceremin önünde çok bekledim seni ama hiç uçmadın camıma. Ben kırık kanatlarla bile sana konarken sen hangi pervazlardasın ? Yaram nerede kanıyor bilmiyorum ama her dakika sızlıyor emin olabilirsin. Ben şuan bile mürekkep akıtıyorum senle olduğumda unuttuğum sayfalara. Yalnız mıyım yoksa sensiz mi ? Bu ölmemek mi yoksa hayatta kalmak mı ? Onla mutlu musun ya da benle mi mutsuzdun? O senin hayatının kadını mı ya da beni mi hayatına yakıştıramadın ? Şimdi düşünüyorum da boş ver cevapsız kalsın sorularım. Zira aldığım cevaplar yara açmaktan başka bir halta yaramıyor. Nasıl gidersin ? İki kelime ediyorum sonra baktım düşmüşüm çelişkinin içine. Ama söz veriyorum içimden hücrelerim " onu unutmaya ömrün yeter mi ?" diye bağırmaya devam etse de ben yara bandı yapıştırmaya devam edeceğim açtığın yaralara. Öpüyorum yokluğunu senin yokluğunu öpmek de seni unutana kadar en güzel merhem...

Kalemimi arasına koydum ve kapattım dert deryamı. Yine cam kenarına oturup gökyüzünü seyretmeye başladım. Vakit akşamüstü olduğu için hava çok sıcak değildi ama hissettiriyor kendini. Üzerimi giyinip kayalıklara gittim yine. Su sesi dinlendiriyor insanı ve bu paha biçilemez bir huzur. Gözlerimi kapattım ve gülümsedim. Seviyor olabilirdim ve bu benim meselem. Kolay da olmayacaktı ama unutacaktım.Düşüncelerimle boğuşurken bir sesle irkildim.

-sen de mi yandın ?

bu o gün aynı soruyu sorduğum çocuktu. Ona baktığımda bana bakmıyordu, ileriye bakıyordu o günkü gibi, Fazla beklettiğimi anladığımda cevap verdim ;

- hangi sağlam denizin dalgalarını ezbere bilir ki?

yüzünde hafif bir tebessüm olduğuna yemin bile edebilirdim. Biraz öyle durduk sonra o konuşmaya başladı;

- Çok güzel değildi, hatta belki iticiydi. Fiziği çok da düzgün değildi boyu kısaydı. Gözleri mavi de değildi ama bana bakınca tutuşurdu yine içimin külleri. Mesajla bitti "ayrılalım" sesini bile duymadım...

duraksadı biraz. İçim acımıştı bu hercai'min ayrılışından daha kötüydü çünkü bana açıkça söylemişti zamanında sevdiğini. Derin bir nefes aldı sonra devam etti;

- Olmuyormuş benimle öyle yazıyordu mesajında. Çok güzel vakitler geçirmiş benimle ve böylesine kahkaha atmamış öncesinde. Ama bitmesi gerekiyormuş.Sevgili rolü yapamıyormuş arkadaş kalalım dedi.Ulan ben ömrümün ömür köşesine koyduğum kişiyle nasıl arkadaş muhabbeti yapayım. Neyse dedim, konuşmayalım silelim numaraları. İki gün sonra yeni sevgilisini gördüm. O an tuzla buz olduğum andı. O an o anlık gelen bitmişlik hissi yok efendim tükenmişlik hissi, hepsini aynı anda yaşadım. Hislerimi bir anda yaşadım kotayı doldurdum galiba şuanda hissizim.

son cümlesini tebessümle dinledim ama buram buram acı vardı. Soğuk sesiyle anlatmıştı fakat ben o küllerin kokusunu almıştım. Derin bir nefes aldım acıları gün yüzüne dökme vaktiydi.

- Karşıma geçip başkasını seviyorum ama zamanında seni de sevdim dedi. Unutacağım ama söz verdim sevdama. Ben aksine hislerimi ta iliklerimde hissediyorum. Onu da yanımda. Gülüşü der susardım önceden. Şimdi acım diyerek yazıyorum dert deryama. Bunlar da geçmez mi. Bak gün bitiyor yarın geliyor. Yenisi gelmez mi ?

- Yenisini bulmaya nefesim yeter mi?

- ne diyeyim ki ? diyecek bir şey bulamadığım için susuyorum zaten? Ben kendi yaramı saramıyorum kardeş.

Defolu KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin