Öncelikle hepinize iyi günler. Ben buralarda siyaset yapan bir insan değilimdir, görüşlerimi bu platformun dışında tutarım çünkü okuyucularımla çatışmak, aramızın bozulmasını istemem. Sevdiğim insanlara karşı genel tavrımdır bu, sevdiklerimle siyasete girmem.
Sadece yazmak istediğim birkaç şey var.
Umarım, daha fazla annenin canı yanmaz. Evlat acısı ne güçlüdür bilir misiniz? Benim çok yakınım yaşadı bu acıyı. Yıllar geçti aradan hâlâ düzelemedi, evladının bıraktığı zamanda kalmış durumda. Hiçbir anne ve baba, evladını başkaları öldürsün diye büyütmez. Her şeyden önce insan olmak gerekir. Bu yapılan insanlık değil, katliamdır. Orada ölenlere bir sıfat yapıştırmak bana göre bir şey değildir. Ölen insansa, bunun ötesinde hiçbir şey yoktur.İyi okumalar.
❄️
Dudaklarımın arasında acı bir tat vardı. Verdiğim kaybın etkisinden mi yoksa başka bir şeyden dolayı mı, bilemiyordum. Etrafımdaki ses karmaşası, zihnimi yoruyordu. Yakılan tütsülerin kokusu tüm odayı ele geçirmişti. Vücuduma yağlar sürülüyor, geri gelmem adına doğaya yakarılıyordu.
"Uyanma zamanı, Victoria."diye fısıldadı Selene. Sesi, vücudumu itaate zorladı ve gözlerim kendiliğinden açıldı. O, en güçlülerimizden biriydi ve şifa konusunda kimse onu geçemezdi.
"Ne oldu bana?"diye sordum, hatırladığım en son şey parlayan bir çift gözdü.
"Öldün, Victoria."dedi Jo. Her zaman örülü olan siyah saçları, bu sefer bağımsızlığını ilan etmişlerdi. Zeytin rengi harelerine kırmızı damarlar eşlik etmişti. Gür kirpiklerinin ıslaklığı oldukça tazeydi, bir çeşit şoka girmiş gibiydi. Doğruca zemine bakıyor, bulunduğu yerde titriyordu.
"Ne?"diye fısıldayabildim ancak daha fazlası yetmedi. Bu imkânsızdı.
"Hiçbirimiz anlayamadık. Bir anda zemine yığıldın, vücudun bir şeye tepki gösteriyor gibiydi. Bulunduğun yerde can çekişiyordun, çok eski bir zaman diliminden gelen bir ismi fısıldıyordun. Karanlık tarafa geçmiş olabileceğinden şüpheleniyoruz Victoria,"dedi Selene.
Hayır, bu imkânsızdı. Karanlık tarafla iletişim hâlinde olsaydım bunu hissederdim.
"Söylediğim ad kime aitti?"dedim, boğazımı temizleyerek. Farklı hissetmiyordum, aynıydım.
"Onun adının söylenmesi bizim gibiler için yasaktır. Bizim inancımızdaki şeytan gibi bir şeydir."diye yanıtladı arka taraftaki Naomi.
"Pekâlâ, karanlık tarafa geçmiş gibi hissetmiyorum. Oldukça normalim. Beni, onun hakkında aydınlatmaya ne dersiniz?"diye sorduğumda herkes dikkatli bir şekilde beni inceledi.
"Bu mümkün değil. Testlerimizi geçene kadar onun hakkında hiçbir şey öğrenmene izin veremeyiz. Bize, kendini kanıtlaman gerek. Şimdi yat ve dinlen, akşam testlerin başlayacak."dedi Selene. Ardından hepsi birlikte odadan çıktı. Gitmeden önce bana bakan sadece Jo vardı, diğerleri beni tehlike olarak görüyorlardı.
"Sana inanıyorum."dedi Jo ve hüzünlü bir şekilde kapıdan çıktı. Bu bile benim için yeterliydi.
Onlara hak veriyordum. Ölmem, doğanın kurallarına aykırıydı. Nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu, bu çok mantıksızdı. Karanlık tarafa ulaştığımı düşünmelerine hak veriyordum, ölüm şeklim ve dönüşüm normallikten çok uzaktı. Fakat ben hâlâ aynı kişiydim. Bunu biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZURA|Devam Edecek
FantasyBüyü, cehenneme gizlenmiş cennet gibiydi. Görmeyi göze alabilenler için daima oradaydı. Azura, o cennette yaşayanlardan sadece biriydi fakat diğerlerinden farklıydı. Sebebi, doğuştan cadı özelliklerine sahip olması veya meclisin bir üyesi olması de...