Bir ormandaydım ve tüm gücümle koşuyordum . Ciğerlerim resmen bana isyan ediyordu . Peşimde babamın bana öğrettiği gibi ağaca tırmanarak kurtulamayacağım ya da hançerimle öldüremeyeceğim bir şey vardı. Beni ölesiye korkutan bir şey. Tam o sırada ayağım bir taşa takıldı ve yere düştüm.
Sanırım ayağımı burkmuştum ve acıdan ayağa kalkamıyordum. Sürünerek bir ağaca yaslandım ve hançerime sarılarak peşimdeki şeyi gözlemeye başladım. Eğer beni öldürecekse de ona büyük bir zarar verecektim. Yaklaşan sürtünme ve adım sesleri hançerime daha da yaklaşmama neden oldu .
Önce ayaklarını gördüm . Seslerin tam tersine insan ayağıydılar . Gözlerimi yukarı çıkardığımda ise çarpıcı yakışıklılıktaki yüzünü gördüm . Aşağı yukarı benden iki yaş büyüktü. Kumraldı , uzun boylu ve atletik bir yapıya sahipti. Uzun kahverengi saçları gözlerinin önüne düşüyordu ve saçların ardındaki gözler bana vahşi bir nefretle bakıyordu. Bulunduğumuz duruma rağmen kendimi bana neden bu kadar öfkeli bakabildiğini düşünmekten alamadım. Bir yandan da gözlerini gördükten sonra hançeri parmak boğumlarım beyazlayacak şekilde sıkmaya başladım.
Hınçla yürüyüp karşımda durdu elimdeki hançeri saplamak için ona doğru koştum ama sanki bunu yapacağımı önceden bilirmiş gibi hemen yana kaydı , kolumu kırarcasına sıkarak hançeri elimden attırdı ve beni sürükleyerek götürmeye başladı. Kolumu kurtarmaya çalıştım ama nafile.
İnsan üstü bir hızla ilerliyorduk öyle ki geçtiğimiz yerler bulanık gözüküyordu . Yavaşlayarak durdu ve kolumu bıraktı . Asfalt bir yoldaydık bana burası biraz tanıdık geliyordu ama nereden bu kanıya vardığımı bilmiyordum . Ona baktığımdaysa bana dönmüş gözlerindeki nefrete bir de merak eklenmiş ve beni çözmek istercesine bakıyordu .
Ben ise buradan nasıl kurtulacağımı düşünüyordum . Bana doğru yürümeye başlamıştı ben de geri geri gitmeye . Derken annemin sesiyle uyandırıldım.
" Hadi kızım yorgun olduğunu biliyorum ama hazırlanman lazım . Stella çantanı getirdi ."
" Beş dakika daha " deyip diğer tarafıma dönmüştüm , annem odanın perdesini açıp dışarı çıktı ve seslerden anladığım kadarıyla merdivenlerden inmeye başladı .
Aradan iki dakika anca geçmişti ki odanın perdesi ikinci kez açıldı ve ben daha kimin geldiğine bakamadan Anna koşup üstüme atladı.
"Hala yatıyor musun uykucu hadi kalk artık."
" Hımmmm"
"Aimeé hadi!"deyip üstümde tepinmeye başladı. Evet sanırım artık kalkmalıydım. Zorla uyandırılmanın hıncıyla üstümde oturan Anna'yı ani bir hareketle altıma alıp battaniyeyi üstüne attım ve yataktan kalkıp giyinmeye başladım. Siyah bir bluz ve altına da mavi bir kot pantolon giyip başından beridir kıkırdayan Anna ' ya neredeyse onuncu kez ters ters baktım . Bir yandan da nasıl bu kadar mutlu olabildiğini düşünüyordum .
Anna her zaman güler ve bizi keyiflendirmeye çalışırdı . Ancak çok üzüldüğü durumlarda kendini kaybederek ağlardı dün akşam da bu zamanlardandı .
İşim bittikten sonra aşağıya inip elimizi yüzümüzü yıkadık ve yemekhaneye gittik. Jasen her zaman erken kalkıp cam kenarındaki ilk masaya oturup bizi beklerdi . Bu sefer de kendimi sanki Jasen buradaymış gibi her zamanki masamıza bakmaktan alamadım. Ve masada Martin'in oturduğunu gördüm . Kahvaltılarımızı aldıktan sonra gidip Martin'in karşısındaki sandalyeye oturdum ve Anna'nın da yanına oturduğunu gördüm.
" Günaydın kızlar"
İkimizde günaydın dedikten sonra kahvaltı yapmaya başladık. Büyük bir sessizlik eşliğinde kahvaltı ettikten sonra ayağa kalkıp annemin yanına gitmek üzere ilk adımımı atmıştım ki Martin'in bana seslenmesi üzerine ona döndüm.
" Yarım saat sonra Michael'in yanına yola hazır bir şekilde inebilir misin? Gitmeden önce bize yardımcı olabilecek bir ilaç enjekte edecekmiş."
İster istemez şaşırmıştım çünkü önceki yolculuklarımızda hiç ilaç felan almamıştık.
"Tamam da ne ilacıymış bu?"
"Olabilecekler konusunda sadece bir önlem Aimeé. Eğer yakalanırsak ve yuvanın yerini bize bize zorla söyletmeye çalışırlarsa diye . Ayrıca Michael'in dediğine göre bunu kullanan insanlara vericilerin zararları etki etmiyormuş."
Hiç böyle bir şey duymamıştım ve bunu ona kimin söylediğini sormak için ağzımı açtığımda beni anlamışcasına hızlı hızlı ekledi.
" Biliyorsun Jasen'ı yakalayabilmişlerse işin içinde bir bit yeniği var demektir."
Bu sözlerden sonra diyecek bir şeyim kalmamıştı o yüzden hızla kafamı sallayıp annemin yanına gittim. Annem bu gün çocuklara bakıyordu ve yanına gittiğimde beş küçük afacanın arasına oturmuş onlarla oyun oynuyordu.
Annem her zaman çocukları çok sever ve onlarla oyunlar oynardı. Bu yüzden küçükken annemle bir Anne kız ilişkisinden çok bir arkadaş ilişkimiz vardı. Bir annenin yapacağı bütün işleri yapar üstüne bir de arkadaşım ,sırdaşım olurdu. Bir süre kapı eşiğinde durup oyun oynamalarını seyrettim ama çok geçmeden beni fark etti ve oradaki diğer görevliye beş dakika sonra geleceğini söyleyip yanıma geldi.
"Ooo sonunda uyanmışsın."
" Anna sağolsun sabahın köründe birisi göbeğinin üstünde zıplayınca uyumak pek de mümkün olmuyor. Neyse biz yarım saat sonra gideceğiz bu yüzden gelmiştim. "
" Yarım saat mi ?bu kadar çabuk mu ?"
"Anne Jasenların her an yardıma ihtiyacı olabilir. "
" Peki tatlım kendine dikkat et çantanı sabah Stella odaya getirmişti. Bu arada sizinle gelicek son kişinin Jake olduğunu duydum doğru mu? Bilirsin o çocuk her zaman sana diğer kızlardan farklı dav- "
Annemin ne diyeceğini çok iyi bildiğimden sözünü yarıda kesip "Anne gitmem lazım acelem var." deyip hemen anneme sarıldım tabii bu arada da annem kulağıma " Eğer sana açılırsa bir şans ver çocuğa." deyip göz kırptı. Tabii ki de dediklerine aldırmayıp son bir kez sarıldıktan sonra Michael'in yanına gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTSUZ
FantasyHerşey bilim adamlarının vericileri icat etmesi ile başladı.Vericiler insan beynini kontrol edebilir, hastalıkları engeller, hafızayı siler, zekayı bir anda 2 katına çıkarabilir, hatta insanın kinezi yeteneğine sahip olmasına bile neden olabilir... ...