Otel odamıza güzelce yerleşmiş , hangi yatakta hangimizin yatacağına karar vermiş ve duşlarımızı da alıp yolun üzerimizde yarattığı yorgunluğu atmıştık .
Bir an önce kendimi Roma sokaklarına atmak istiyordum . Alize ' ye de gezme şevkimden bulaştırarak zamanımızı daha ergonomik kullanmak istiyordum . Otel odasında pinekleyerek elimize geçen bu fırsatı kaçırırsak kendimi asla affetmezdim . Allah ' tan Alize de benimle aynı düşünceye sahipti de fazla zaman kaybı yaşamadan kendimizi sokaklarda bulduk .
Roma ' ya geldiğimizde saat 15 : 30 gibiydi . Otele gelme , yerleşme derken vakit akşam 18 ' i bulmuştu . Mevsim yaz olduğu için güneşte haliyle daha geç batıyordu . Günlerin uzun sürmesinin faydasını biz şimdi gezerek görecektik .
Omzumuza atığımız sırt çantalarımıza gerekli olan bütün eşyalarımızı doldurduk .
Bir belgeselde seyretmiştim Roma ' nın yerli halkı yaz geldiği zaman mümkün olduğunca sayfiye yerlerine gitmeyi tercih ediyorlarmış . Sebebi de çok turistik olan şehirlerinde sıcak ve kalabalığa tahammül edememeleriymiş . Şimdi sokaklarda dolanırken belgeselden edindiğim bilginin doğru olduğuna karar verdim . Dar ve tarihi binalarla çevrili caddelerin değişik , değişik milletlerden oluşan turist kafileleriyle dolu olması yerli halktan çok fazla insanla karşılaşmıyor olmamız belgesel bilgisini destekliyordu . Yerli halkın ortalıkta görünmüyor olduğunu nasıl anladın derseniz , kulağıma çalınan İtalyanca dışında konuşulan dillerden . Tabii en çok Japonca duyuyordum ama bu zaten kolaylıkla tahmin edilebilen bir gerçek . Japon deyince turist , turist deyince Japon gelmiyor mu aklımıza !!!!!
Ilık havayı karşımıza alıp yavaş adımlarla sokakları arşınlarken , etrafımızdaki güzellikleride incelemeyi ihmal etmiyorduk . Zamanın nasıl geçtiğini anlamazken acıktığımı hissetmeye başladım .
" Alize ! "
" Efendim "
" Ben acıktım ya sen ? "
" Ayyy bende çok acıktım . Sen söylemesen ben söyleyecektim bir şeyler yiyelim mi diye "
" İyi o zaman isabet olmuş söylemem "
" Evet . Ne yiyelim ve nerede yiyelim ? "
Biz bu konuşmaları yaparken etrafı küçük , küçük kafe ve restorantlarla çevrelenmiş eski bir meydana gelmiştik . Bakışlarımı çevremde gezdirip küçük işletmeleri gözlerimle taradım .
" Bence ilk günün ilk yemeği bir İtalyan klasiği olmalı " dedim
" Yani "
Sonrasında ikimizde aynı anda konuştuk ve ben
" Spagetti " derken Alize ise
" Pizza " dedi
İkimizde birbirimizin verdiği cevaba gülümserken bu sefer yine aynı anda ben
" Tamam Pizza olsun " derken Alize de
" Oldu o zaman spagetti olsun " dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüş Kaşık (TAMAMLANDI)
RomanceHayat herkese adil davranmaz . Bazıları hayatlarını yaşayabilmek için çalışmak zorundayken Bazıları ise ağzında gümüş kaşıkla doğacak kadar şanslıdır . Herkes eşittir bu hayatta ama bazıları daha eşit . Birbirleriyle karşıl...