Bölüm 2

830 34 16
                                    

   O an sanki dünya başıma yıkılmış hissettim. Ve evet şuan karşımda Sebastian Stan'in kucağına oturmuş ve öpüşen bir kız görüyorum. Sebastian'a karşı gerçekten değişik duygular besliyorum. Onda beni kendisine çeken bir şeyler vardı ve ayaklarım her ne olursa olsun onun yolundan ilerlemem gerekiyormuş gibi hep ona çıkıyordu. Kalbime bir anda bir ağrı girmeye başladı ve hemen koşarak dışarı çıktım. Arkamdan bağıran Xenia'yı duymamazlıktan geldim. Çünkü eğer ona bu konuyu söylersem kalbimin daha fazla ağrıyacağından emindim. Hemen koşup görmüş olduğum çimenlerin üzerine uzandım. Ne zannetmiştim ki ? Onu imza gününde görüp benden etkilenmesini ve sevgili olmamızı mı ? Gerçi her gece bu hayallerime bir yenisi ekleyip öyle uyuyordum ama konumuz bu değil şuan. Hem adı üstünde HAYAL.Asla hayallerim gerçek olmamıştı bu hayatımda. Ve ben bunu bilip onunla ilgili bir sürü hayal kurmuştum. Ve evet hayallerim hep gerçek hayattan önde gitmişti ama her zaman da gerçekler kazanmıştı. O gördüğüm manzara baktığım gökyüzünde bile belirmeye başladığında gerçekten korkmuştum. Bu kadar umursamamalıydım.Ama elimde değildi. Yapmak zorundaydım. Bütün düşüncelerden uzaklaşmayı başarmıştım ve kendimle fena halde gurur duyuyordum. Bunu başka konularda asla yapamamıştım ama Sebastian... O her şeyin ilkiydi. Bir dakika siktir ben bu konuyu unutmamış mıydım ? Uzandığım çimenlerden kalktım ve büyük bir cesaretile içeriye girdim. Girdiğim an Xenia koşarak yanıma geldi ve peçete verdi. Ona sorgulayan gözlerle baktığımda ise bana '' Al şu peçeteyi. Gözlerinin halini görmüyor musun ? Bütün suratın yaş içinde.'' Biran duvara toslamış gibi hissettim. Ben ne ara ağlamıştım ? Hiçbir şey hissetmiyordum ve hiç tereddüt etmeden elindeki peçeteyi alıp yüzümü sildim. ''Hey! İyi olmalısın gördüğün şeyi biliyorum. Kendini toparla. Yıllarca hayalini kurduğun adamın karşısına bu halde çıkmak istemezsin değil mi?'' Xenia sonuna kadar haklıydı. Hemen kendimi toparladım ve ona kocaman bir şekilde sarıldım. Yavaş, oldukça yavaş adımlarla standa doğru yürüyordum. En sonunda varmıştım ve sıraya girdim.Kalbim bu sefer daha hızlı bir şekilde atmaya başladı. Ellerim titremeye ve Xenia ile konuşurken kekelemeye başlamıştım. Mükemmel arkadaşım sağ olsun bu durumda hiçbirşey yapmadı ve o hayran olduğu Chris Evans –Namıdiğer Kaptan Amerika- büyülenmiş bir şekilde bakıyordu. Ve evet sıra bana gelmişti. Önümdeki kız gidince yerimde kaldım. Hiçbir yere gidemiyordum. Sanki ayaklarım bataklığa saplanmıştı. Benim gözlerim okyanus ile birleşince bayılmamak için zor duruyordum.Hadi ama neredesin Xenia seni buraya boşuna mı getirdim? Kulağıma gelen sesler yüzünden düşüncelerimden kurtuldum. Arkadan bağırışma sesleri geliyordu.''Yürüsene be sarışın!'' Onlara iğrenmiş gibi bakarken son derece de utanmıştım. Sebastian bir kaç saniyeöylece suratıma bakmıştı. Hadi ama bu adam gerçekten ölmemi mi istiyordu ? Daha sonra bana ''Merhaba tatlım. İsmin ne ?''dedi. Bir saniye bana tatlım mı dedi o ? Kesinlikle gitmek için mükemmel bir zamandı. Hayatımı zirvede bırakıp eve gitmem ve hiç uyanmamam lazımdı. Kendimden asla beklemediğim bir çabuklukla ''Hailey. Hailey Baldwin.'' dedim.O bana mükemmel dişlerini göstererek ikince kez bayılmamı sağladı ve mükemmel şekilde güldü. O an gerçekten zamanın durmasını her şeyden çok istiyordum. ''Pekala Hailey tatlım ne yazmamı istersin? '' İlk defa ismim onun dudaklarından çıkmıştı ve ben üçüncü kez bayılma tehlikesi geçirmiştim. Hadi ama şu işi düzgün bir şekilde yapamıyor muyuz ?Gözleri adeta okyanusu andırıyordu ve ben çoktan o okyanusta boğuluyordum. Gözlerine bakmamayı mükemmel bir fikir olarak düşündüm ve başım öne eğik bir şekilde '' Senin Romen olduğunu biliyorum ve Romence bir şeyler yazabilir misin ? '' Sebastian ikinci kez gülümsedi ve yeter artık daha fazla bayılmak istemiyorum. Benim suratıma sanki inatla bakıp '' Hey tatlım gözlerime bakarsan daha iyianlaşabiliriz.'' Dedi. Pekala artık bayılmayacaktım. Ne olacaksa olsun artık ve onun gözlerinin içine kaç dakikadır baktığımı bilmiyordum. Ani bir şekilde'' Pekala şimdi nasıl ? ''dedim. Evet kesinlikle gelmeden önce yürek yemiştim. O ise mavilerini benden ayrımayarak '' Çok daha iyi bebeğim.'' Dedi. Gerçekten mi ? Bebeğim mi ?Kesinlikle ölmemi istiyordu. Şu an karşımda Bucky duruyor gibi hissediyordum.Başını öne eğip mükemmel fotoğrafının arkasına kendi dilinde bir şeyler yazıyordu.

 Kağıdı alırken elim onun elinin üstüne geldi ve bana tekrar gülümseyip '' Diğer imza günlerime degelmek ister misin ? '' diye sordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kağıdı alırken elim onun elinin üstüne geldi ve bana tekrar gülümseyip '' Diğer imza günlerime degelmek ister misin ? '' diye sordu. Tamam bu kesinlikle Bucky Barnes. Ben ise sadece kafamı sallamakla yetindim. Bana tekrar gülümseyip elime bütün imza günlerinin yazılı olduğu bir kağıt verdi. ''Tatlım seninle bütün gün konuşabilirim ama sıra var üzgünüm bebeğim. Diğer imza günlerini kaçırma. '' Diyip göz kırptı. Hala ağzım açık bir vaziyette sıradan çıkmayı başarabilmiştim. Hemen Xenia'yı bulup buradan kurtulmak istiyordum. Çünkü ne kadar fazla kalırsam o kadar utangaçlığımdan yine ve yine bayılabilirdim. Gözlerim Xenia'yı ararken Chris Evans'a sarılmış bir vaziyette onu buldum. Ardından güvenlikler yanımdan koşarak Xenia'nın yanına ulaştı ve ''Hanımefendi lütfen artık bırakın. O kadarinsan sırasını bekliyor. Artık gitmeniz lazım.'' Diyerek Xenia'nın kollarından tutmaya başladılar. Kesinlikle bu kız hayatımda gördüğüm en çılgın insandı. Güvenlik zar zor Xenia'yı dışarı çıkarmışlardı. Ardından bende dışarıçıktım. Olanları kısa bir halde ona anlattım ve bana sarılarak '' Güzelim sonunda başardın! . '' Dedi.Bir an evvel eve gitmek istediğimi ve yola koyulmamız gerektiğini söyledim. Ona imza günlerinin olduğu kağıttan bahsetmedim. Eğer bahsetseydim kesinlikle o kağıdı benden alıp bir yere saklardı. Chris aşkı onda fazlasıyla vardı. Sonunda eve varmıştık. Xenia ile vedalaşıp direk odama çıktım. Yatağıma uzandım ve olanları düşündüm. Bugün gerçekten oldukça tuhaf ve hiç olmadığı kadar mutluluk doluydu. Fena halde şaşırmama rağmen uykum vardı. Tam uyurken aklıma Sebastian'ın yazdığı Romence yazı aklıma geldi. Kalktığım an Google Çeviriden buna bakmam gerektiğini bir kenara yazmıştım. Ve kendimi hayatımda en sevdiğim ikinci şey olan uykunun kollarına bırakmıştım. 

İmza Günü│Sebastian StanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin