Bölüm 9: DÖVÜŞ

597 402 128
                                    

Biliyorum bölüm gecikti. Ama sizden anlayış bekliyorum. Çünkü üniversite puanları açıklandı ve şimdi de üniversite araştırıp, tercihler yapıyoruz. .

Sizden özür maksatlı en uzun bölümümü yayınlıyorum.. Anlayışınız için teşekkürler.. Sizleri çook seviyorum..

Vee bu arada ailemiz de git gide büyüyor.💃🏻💃🏻😘

****

Beni bar gibi bir yere getirdi. Tabi başka ne olabilirdi ki. " Hadi ne duruyorsun in arabadan ." dedi.

Allahım sen sabır ver. Tam bir öküzdü bu. Hıyar ağası.

Onun peşinden mekana girdim . Burnuma gelen ter, içki ve sigara kokusu yüzünden hemen yüzümü buruşturdum . Benim bu halimi görünce tebessüm eder gibi oldu ama anında toparladı ve barın arka tarafındaki bir kapıdan içeriye girdik.

Aman tanrım burası tahmin ettiğim yer miydi?..

***

Burası harika bir yerdi. Her ne kadar kötü koksa da çok beğenmiştim burayı.

Kocaman bir kafes ve dev bir kalabalık vardı. Herkes tezahürat ediyordu. Pars gerçekten beni buraya getirip gözümü korkutabileceğini mi sandı acaba..

Halbuki bir bilse benim namı değer 'KIVRAK', bu ünvanı hem kıvrak, ani ve hızlı hareketlerimden dolayı hem de kıvrak zekalı olup, rakibimin tahmin edemeyeceği hareketleri yapmam..

Şimdilik bunu Pars' a çaktırmamam gerekiyordu, onu şaşırtacaktım..

Pars yan gülümsemesiyle bana baktı..

" Ne oldu, korktun galiba?

" Korkan senin gibi olsun, beni böyle mi korkutacağını düşünüyorsun? " dedim.

Pars kaşlarını çatmıştı. Bu durumdan zevk almıştım, beni yıldıramayacaktı..

" Buranın kralı benim. Burada benim kurallarım geçer, benim borum öter, bana karşı gelemezsin" dedi.

" Ederinden fazla değer soytarıyı 'Kral' edermiş. Ayrıca kuralları belirleyeni yenmenin tek yolu, kuralları yeniden tanımlamaktır. " dedim. Pars' ın kaşların mümkünmüş gibi daha fazla çatılmıştı ve çenesi kasılmıştı. Boynundaki damarlar iyice kendini gösteriyordu. Açıkçası tırsmıştım.

Yanımıza bir çocuk geldi. Uzun boylu, kaslı, kolları full dövme olan biriydi. Hiç fena değildi tipi.

" Kral gelmişsin.." deyip, Pars ile selamlaştılar. Çocuğun gelmesine sevinip, biraz rahatlamıştım.

Çocuk bana dönüp.

" Hayırdır Pars.. Bu yeni sürtüğün mü? Pek senin tipin değil gibi" dedi.

Kan beynime sıçramıştı. Az önce ben sevindim mi dedim? Hepsini geri alıyorum.

Elimi yumruk yapıp, tırnaklarımı avuç içime batırıyordum. Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. Ama elimde değil, resmen burnumdan soluyordum. Bu siniri ancak dövüşerek atabilirdim.

" Ulan şerefsiz, evrim şemasındaki yerin belli değil bir de tutmuş bana hala laf söylüyorsun." dedim.

" Oooo kızımız atarlı galiba.. Sevdim.. " dedi.

Ulan senin ağzını yüzünü dağıtmazsam.. Pars' a baktım sinirle. O da bana bakıyordu. Gözlerine baktım, sanki bir duvar örmüşçesineydi. Hiçbir duygusunu belli etmiyordu. Bana boş boş bakıyordu. Bu bakışlarına hiçbir anlam veremiyordum.

Sil BaştanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin