Metafor

5 0 0
                                    

     Burcu ve Pınar okulun  daha ilk günü ikiside derse geç kaldığından sınıf arkadaşlıklarına ilk adımı daha sınıfa girmeden evvel atmışlardı , henüz birbirlerine tamamen bağlı olmasalarda çok iyi anlaşıyor ve okul da vakitlerini birlikte geçiriyorlardı , Kurgu dersi öğretmeni Kemal Aslan her ne kadar dersi blok yapmak istesede , sınıfın mevcut kadrosunun ekseriyeti sigara molası talep ettiğinden , kısa bir ara verildi , Burcu ve Pınar İki Latte alıp dikdörtgen şeklinde ki Roberts Coffee nin arka sol kısmında kalan masaya oturdular ;
       Burcu - biz önce ki hayatımızdan tanışıyor olabilir miyiz ? Paralel evrenler yada kara deliklerden geçmiş olabiliriz
Pınar - paranormal olaylara inanıyorsun yani
Burcu - normal olan herşey beni ürkütür
Pınar - hiç paranormal bir olay yaşadın mı ?
Burcu - hayır fakat sen sorduğuna göre yaşamışsın ?
      Pınar - tam olmasada yarı paranormal bir olay yaşadım , bir arkadaşım geçen hafta beni Yalıköy'deki yazlığına davet etmişti , ilk defa gidecektim yolun Çatalca'dan sonra iki saat daha süreceğini ve orada yaşayacaklarımı bilseydim tabi asla yola çıkmazdım , giderken mevsim değişti adeta , dünya üzerinde bile olmayabilirim şu an dedim , nihayet şoför Yalıköy kasabasına geldiğimizi ve son durak olduğunu söylediğini düşündüğüm yada öyle olduğuna inanmak istediğim bir kaç cümle mırıldandı , indim ve Duyguyu aradım beni almaya gelecekti fakat etrafta görünmüyordu , Duygu ile konuştuğumdan , şu an elimde ki bardağı tuttuğuma emin olduğum kadar emindim, bana Orman marketin yanından sola dönüp yürümemi beni yolda karşılayacağını söyledi , devam ettim epey yürüdükten sonra küçük bir mezarlığın yanına gelmiştim soluk ağaçlarla kaplı çürük kokulu oldukça eski ve ürkütücü bir mezarlıktı hava kararmaya başladığı için daha fazla yürümek istemedim ve Duyguyu tekrar aradım .

        Duygu - Canım nerdesin indin mi ?
        Pınar - indim tabi kuzum tarif ettiğin gibi marketin yukarısındaki köye doğru yürüyorum sen nerdesin ?
       Duygu - Ne tarifi Pınar nereye yürüyorsun sen ?
       Pınar - Orman marketin yanından yukarı doğru yürümemi söyledin ya
Duygu - beni hiç aramadın ki yarım saattir arıyorum seni ama telefonuna ulaşılmıyor nerdedesin sen dalga geçme benimle ?
Pınar - Duygu ne saçmalıyorsun daha bir kaç dakika önce konuştuk...
Duygu - Aman Allahım seninle konuşan ben değildim ! Telefonum çalmadı bile , Pınar çabuk geri dön ve ordan uzaklaş hemen , otobüsten indiğin yere doğru koşmaya başla seni almaya geliyorum çabuk ol .

  Duygu telefonu kapattığında bir kaç saniye yerimden kıpırdayamadım , o an aklıma bütün felaket senaryoları gelmişti , hatta sanırım korkunca beynim daha hızlı çalışıyordu ertesi gün gazetelerin 3. Sayfalarında atılacak tüm haber sütunlarını puntolarına kadar kafamda yazmıştım , dönüş yolunu bulmak için  kendi etrafımda bir kaç tur attım ve tam karşıda ki tahtadan ve iki boyutlu bir kalemi andıran iki küçük mezar taşına kırmızı renkle yazılmış isimler gözüme takıldı ,

                 Duygu Yüksel                             Pınar Çök
             D- 11/07/1991                             D - 13/06/1994
              Ö- 13/06/2014                           Ö - 13/06/2014

    Kendi mezar taşını okumak herkese nasip olmaz , Duygunun söylediği tarafa doğru koşmaya başladım , kalbim göğsümü delmişti ve atmaya devam ediyordu , elimi göğsüme atsam onu avucuma alabilirdim , etrafta kimseler yoktu yardım edin diye bağırarak koşmaya devam ettim , nihayet uzaktan Duyguyu gördüğüm de rüyasında Peygamber görmüş bir Sufi gibi sevindim , koşup ona sarıldım , sanırım şoktaydım , konuşamıyordum sadece ağlıyordum Duygu koluma girdi ve beni eve doğru yürütmeye koyuldu . Nasıl bir ev olduğunu veya oraya ne kadar yürüdüğümüzü hiç hatırlamıyorum eve girdik , tamamiyle karanlıktı Duygu sigortalara bakmaya gideceğini söylediğinde tek başıma kalmak istemediğimi söyledim bir kaç adım ötede olduğunu ve kıpırdamadan durmamı söyledi , Duygunun kısa adımlarından sonra sigorta kapağının ve düğmelerinin sesini duydum , bir çıt sesi duyuldu ışıklar bir bir açıldı , konfetiler patladı , Volkanlar yakıldı ve iğrenç çürük soğana benzeyen kokusu odaya doldu  , bir grup ucube arkamdan İyi ki doğdun Pınar diyerek alkışlarla tempo tutmaya başladılar ,
Duygu - iyi ki doğdun bebeğim muhahahahahaaha
Emre - umarım süprizimizi beğenmişsindir Pınarcım ihihihiihi
Büşra - sana unutamayacağın bir doğum günü armağan etmek istedik kuzum hehehe

Burcu - şu an hayattalar mı ? Hepsini bıçakladın dimi ?
Pınar Ç - maalesef , haketmiştim çünkü .
Burcu - Nasıl yani ?
Pınar Ç - 11 temmuz 2006 Duygu'nun doğum günü idi sadece küçük bir şaka yapmak istemiştim Duygu'nun o kadar etkileneceğini tahmin etmedim , doğum gününün sabahı hazırlıklara yardım etmek için erkenden evine gittim , bir ara Duygu harıl harıl uğraşırken aklıma bi hinlik geldi gidip çantamı ve kapının önünden ayakkabılarımı aldım sonra yatak odasında ki gardrobun içine saklandım , telefonumu çıkarıp Duyguyu aradım .

Duygu - odadan odaya telefon mu açıyorsun üşengeçlikte son nokta
Pınar Ç - ne odası , Yoldayım geliyorum birşeye ihtiyacın var mı diyecektim .
Duygu - dalga mı geçiyorsun ya hiç komik değil .
Pınar Ç - sen tersinden kalktın herhalde , neyse bir saate kadar geleceğim ,birşey lazım olursa mesaj atarsın .
Deyip telefonu kapattım Duygu evde benden eser göremeyince tabi bütün apartmanı ayağı kaldırdı evi üç harfliler bastı diye , baya korkmuştu bir hafta konuşmadı benimle.

Burcu bir anda dehşet içinde gözleri göz küresini terk edecekmiş gibi açılarak
Duygu'nun arkasına odaklandı ve işaret parmağı ile Duygu'nun omzu üzerinden arkasını işaret etti , Duygu' nun kalbinde başlayan fay hattı korku ile kırılarak ayak parmak uçlarına kadar indi ve nihayet cesaretini toplayıp kafasını arkasına çevirdiğinde üzerinde dumanı tüten dev kahve fincanı motifli duvar saatine gözü takıldı , koşmaya başlamazlarsa yine Kemal Hocanın dersine geç kalacak ve ders boyunca ilgi odağı olup iğnelenmeye mahkum kalacaklardı...

Hayaletin Dilemması Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin