1.BÖLÜM: YENİ BİR HAYAT

37 3 2
                                    


Sabah yüzümdeki ıslaklık ile gözlerimi açtım. Bugün o gündü. Bugün benim ilk iş günümdü. İçimdeki heyecan ile yataktan doğruldum. Odamdaki paspasında koşarak yanıma gelen paspas misali köpeğime baktım. Üstümdeki yorganı yere çekmeye çalışırken ne kadarda şirindi. Onu kucağıma alıp öptüm ve öptüm sonrada yere bırakıp banyoya doğru ilerledim.

Aynadaki yansımama baktım ve ciğerlerime yine derin bir nefes aldım. Bu kaçıncı denediğim elbiseydi bilmiyorum. Yataktaki elbise dağına baktım ve yine derin bir nefes aldım. Dolabımdaki siyah elbise oradan bana göz kırptı. Elime alıp üstüme geçirdim ve aynaya yeniden döndüm. Tümden siyah olan elbisenin kemer kısmında açık taba rengi deri  kemer vardı. Bu gerçekten güzeldi. Altıma kadifemsi gri topuklu ayakkabıları giydim ve çantamı da ayakkabımla takımını aldım ve komodinimin üstünde bana gülümseyen annemin ve babamın fotoğraflarına baktım ''bana şans dileyin annem ve babam'' diyip onlara bir öpücük hediye ettim.

Evden çıkmadan önce kahvaltı sofrasından kalan poğaçayı çantama attım ve doğruca arabama gittim. Geç kalmıştım evet evet oldukça geç kalmıştım. Tam gaz iş yerime doğru ilerledim. ''Allah'ım lütfen trafik olmasın lütfen , lütfen!'' diye dua ederken trafiğin olmadığını gördüm ve sevinç çığlığı attım. Ama bu sevinç yarıda kaldı. Neden mi? Mesai saatini çoktan geçirdiğimi fark ettim.

İş yerime geldiğimde mesai saatinin üzerinden 1 saat geçmişti ve daha ilk günden kovulmak istemiyorum. Derin bir nefes saldım. '' Yaparsın sen Mina! Güven kendine birazcık kızım'' diyerek biraz olsun kendimi avutmaya çalıştım ama yok olamadı. Kapının önündeki sıska güvenlik bana doğru geliyordu. Muhtemelen burada ne işimin olduğunu soracaktı. '' Hanımefendi yardımcı olabilir miyim acaba?'' diye sordu. Ona iş için geldiğimi söyledim. Bana müdürün odasına kadar eşlik etti. Kapının önünde ayrıldı ama benim kalbim kalkmaya hazırlanan bir uçağın motoru gibiydi. Nerede ise göğüs kafesimden çıkıp uçacaktı.

Kapıyı çalıp içeriye girdim. Saçları hafif beyazlamış, burnunun üstüne taktığı gözlük ve önünde bir dosya vardı. Beni görünce koltuğundan kalkıp elini uzattı ve bana sıcacık bir gülümseme hediye etti. Karşısındaki siyah deri koltuğa oturdum. ''Merhabalar! Şey ben geciktim kusura bakmayın. Ya ben gerçekten özür dilerim müdürüm'' dedim. Adam gözlüğünün üstünden bana bakıp ''ilk gün olur böyle şeyler kızım sıkma canını'' dedi bana. ''Seni yan odaya alalım kızım orada Ali bey var o ilgilenecek seninle tamam mı?'' dedi. Ayağa kalkıp elini bir kez daha sıktım. ''Hı kızım adın neydi senin?'' dedi bana arkamdan seslenerek. ''Mina efendim.'' dedim.

Yan taraftaki odaya girdim ve içerideki adama baktım. Sıkılmış bir yüz ifadesi vardı adamda. Beni görünce derin bir nefes aldı ve bana baktı ''sen şu yeni spor gazetecisi olan kızsın demi? Adın...'' dedi ama devamını getiremedi. onun yerine ben tamamladım. ''Adım Mina Bulut'' dedim. Adam iki dudağını birbirine bastırdı ve başını salladı. ''Ya gerçekten kusura bakma ama bugün çok yoğunuz önemli bir röportaj yetiştirmemiz lazımda. Sen geç otur istersen Mina. Ben de ilk 1 yılı beraber geçireceğin çok tecrübeli değil ama neyin ne olduğunu sana öğretecek olan Barlas'ı çağırayım. Ben sana kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Ali. Patron yardımcısı.'' dedi ve telefondan birini aradı.

Kapıdan hafif sakallı, saçları ne uzundu nede kısaydı ama oldukça dağınık duruyordu. Uzun boylu ve kolları oldukça kaslıydı ve bu gömleğinden belli oluyordu. Kravat takmamıştı ve ilk iki düğmesi açıktı gömleğinin. Gözümü adamdan çekip Ali'ye çevirdim.

''Barlas bu yeni spor gazetecimiz Mina ''dedi Ali adının Barlas olduğunu bildiğim adama. Barlas anlamaz gözler ile bana baktı. ''Yani Ali? Bana ne bundan ne istiyorsun?'' dedi. Öküz. Ali tekrardan bana baktı ve '' Barlas Mina ilk 1 yılını senle geçirecek. Hani yeni uygulamamız dedik ya!'' dedi uyaran bir ses ile. Barlas bir kahkaha attı. Bu kahkaha neşeden oldukça uzaktı, bu küçümser bir kahkahaydı. Kendimi kötü hissetmiştim. Yani ben 1 yıl bu insan görünümlü öküz ile mi çalışacaktı.

''Ali, çocuk yetiştirecek vaktim yok kardeşim. Başkasını bul bence'' dedi ve kapıya doğru ilerledi. Ali bana bakıp '' Minacım  Şule sana masanı göstersin. Sen geç oraya tamam mı?'' dedi ve sekreteri Şule ile beraber beni yolladı. Masama doğru giderken çalışma ortamını görmüştüm ve bu beni daha fazla heyecanlandırmıştı. Masama geldiğim zaman karşımda da bir masa vardı ve bu sanırım benimle ilgilenecek olan Barlas'ın masasıydı. ''Hoş geldin! Ben Ali beyin sekreteri Şule. Karşındaki sandalyenin sahibi de Barlas, Barlas Ateş. 2 yıllık bir spor gazetecisi. Ukaladır, sinir bozucudur. '' dedi. Şule'nin arkasından kızgın bir yüz ifadesi ile Barlas gözüktü.

''Şule hadi işine hadi! Daha çocuk yetiştireceğim işimiz yokmuş gibi'' dedi özellikle bana bakarak. Simsiyah gözlerinden ateş fışkırıyordu. Gözlerimi kaçırdım. Şule giderken Barlas bana yaklaştı.

''Yeni mezun musun sen ufaklık?'' dedi. Ufaklık? ''Evet öyleyim'' dedim. Dışımdan sakin gibi gözüken ama içimdeki su yavaş yavaş kaynamaya başlıyordu. Ve umarım o kaynar su birinin üstüne dökülmez.

''Takip et beni mini!'' dedi önümden geçerken. ''Adım Mina'' dedim arkasından. Bana bakmadı bile. Bakmadı! Gözlerimi devirdim ve onu takip etmeye başladım.

Burası yazı işleri, burası lokanta, burası patronun odası. Anladın mı mini? Bu 1 yıl içinde ben ne dersem onu yapacaksın. Zaten son 3-4 ay kendi kendine işlerini halledebilirsin yani pratikleşirsin. Ama bu 1 yılda önce ayak ilerini yapacaksın. Yanımda sekreter gibi olacaksın ilk 3 ay. Sonrasına bakarız anladın mı mini?'' dedi.

''Ayak işleri derken? Biraz açabilir miyiz acaba?'' diye sordum. Bana alaycı bir bakış attı. '' Tabi. Yani sabah ben gelmeden önce geleceksin, sabah sütsüz 1 şekerli kahvem masamda olacak ve rakip spor gazeteleri masamda olacak. Laptobum açık olacak. Ve en önemlisi de masam temiz olacak.  Sonra yanında hep bir not defteri olacak, telefonun günün 24 saati açık olacak aradığım zaman açılacak o telefon...'' şaşkın bakışlar ile ona bakıyordum. Beni resmen hizmetçisi ve sekreteri olarak kullanacaktı. Birde telefonumun açık olup olmayacağına karışıyor. Sanki kocam! ''... verdiğim iş zamanında ve düzenli bir şekilde masamda olacak. Ama baştan savma olmayacak. Anladın mı mini? Hı birde bana Barlas bey diyeceksin. Unutma'' dedi.

Başımı olumlu anlamda salladım. Ama benim aklım mini ve bey kısmına takılmıştı. ''Şey, acaba bir şey sorabilir miyim?'' dedim korkarak. Ciğerlerini derin bir nefes ile buluşturdu. ''Sor bakalım mini'' dedi. ''Bana neden mini diyordun ve ben sana neden bey diyeceğim. Şule aramızda 2 yılın olduğunu söyledi'' dedim. Bana doğru adım adım yaklaştı '' çünkü sen çaylak bir Mina'sın. Ve canım bana bey demeni istiyor. Egomu tatmin edeceğim seninle mini'' dedi.

''Egonuzu beni hizmetçi gibi kullanarak damı tatmin edeceksiniz. Ben 4 yılımı sırf bu yüzden mi harcadım?'' diye patladım bir anda.

''Mina, unutma. Güneş doğmak için batar. Sende bana bakarak doğacaksın. Zamanında burada gördüğün herkes senin yolundan geçti. Eğer bir daha bana bağırırsan çok kötü olur. Bugün ilk gün diye tölerans gösteriyorum, yalnız bugünlük unutma.

Merhaba arkadaşlar. İlk bölüm ile karşınızdayım. Ben resim kullanmayacağım bu hikayem boyunca. Nedeni ise kendi kafanızda hayal ettiğiniz görünüm ile benim koyduğum resim arasında mutlaka bir fark olur ve buda sizin hayal kırıklığına uğramanıza neden olur. Hepinize keyifli okumalar. Öpüldünüz...

Manşette Aşk VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin