Akşam eve geldiğim zaman sinirlerim tepemdeydi. İlk iş gününde de bu kadar yüklenilmezdi ki. Zile basıp beklemeye başladım ve kapıyı Nazlı açıp bana sarıldı. Hep böyledir bizi her gördüğünde sarılmaz ise kendini eksik ve yalnız hissederdi. Ondan ayrılıp'' Naber avukat?'' dedim gülerek. Elimdeki çantamı ve ayakkabılarımı ayakkabılığa koydum ve salona gittim.
Maya ve Ayşenaz koltuğa yayılıp film izliyorlardı. ''Selamm! Ben geldim! spor gazetesi çalışanı Mina!'' dedim ve ellerimi açtım ama kızların beni taktığı yoktu. Maya'' hoş geldin Mina ama filmin en güzel yerinde geldin ya!'' sitem eder gibi konuşmuştu. Televizyona bakınca oynayan filmin seni seviyorum adamım olduğunu gördüm. Bu filmi en az 10 kez izlemişimdir ama hala sıkılmadan izlerim.
Filmin sonlarında yine salya sümük ağladım. Kız ölüyordu ve arkada kalan adam perişan oluyordu. Hep böyledir zaten, insanlar kendi çıkarları için giderler ve arkada bıraktıklarını hiç merak etmezler. Aklıma annem geldi ve yüzümde acı bir tebessüm oluştu. Telefonumun sesi beni karanlık düşüncelerimden çıkarıp aydınlığa kavuşturdu. Arayanın dedem olduğunu görünce sevinç ile ayağa kalkıp odama geldim.
''Alo! Dedeciğim nasılsınız?'' dedim neşe içerisinde.
''İyiz güzel kızım. Sen nasılsın ne yaptın bugün anlat bakalım ilk iş gününü?'' dedi dedem. Benden bile heyecanlıydı.
''Başladım işte. Gazetedekiler çok iyi insanlar, ilk bir yıl benden tecrübeli birisi ile çalışacağım. Yani her şey yolunda ve güzel'' dedim. İlk iş günümden zorla yata bindirilip, hizmetçi gibi kullanılacağımı anlatacak değildim.
''İyi iyi güzel kızım. Çalışacağın kişi erkek mi? Bayan mı?'' dedi dedem. Görmeyecek olsa da gözlerimi devirdim.
''Erkek dedeciğim. Adı da Barlas'' dedim yumuşak bir ses ile. Dedem fazla karışmazdı ama kimlerle konuştuğumu da araştırırdı. Dedem onaylayıp telefonu anneanneme verdi.
''Minam! Güzel kızım benim! Nasılsın bakalım? Bak bana hele çalıştığın yerde şöyle ailemize uygun bir, boylu poslu yakışıklı biri var mı?'' dedi. Bu soruyu pas geçme gibi bir imkanım var mıydı? ''Mina kızım orada mısın?'' dedi anneannem.
''Buradayım anneanne buradayım. Neyse şimdi benim kapatmam lazım ve ben daha işe yeni başladım tontişim hatırlatırım. Hadi dedemi de senide çok seviyorum ve öpüyorum'' dedim ve telefonu kapattım.
Üstümdeki iş kıyafetlerimden kurtulup, duşa girdim. Hava çok sıcaktı ve insan ister istemez terliyordu. Ayrıca biraz rahatlasam hiçte fena olmazdı.
Kısa bir duşun ardından kıyafetlerimi giyip kızları yanına salona geldim. Filim bitmişti. Salondaki beyaz paspasın üstünde yatan köpeğim coconat beni görünce hemen yanıma gelip dizime yattı. Onu sevip öptüm. Karnımdaki uyarı ile ''yiyecek bir şeyler var mı? Karnım zil çalıyor'' dedim .
''Mikro dalgada pizza var. Sana da ayırdık'' dedi Maya. Kucağımdaki coconat'ı bırakırken ''tamam Maya abla'' dedim gülerek. Aramızdaki en büyük olan Mayaydı ve ona 'abla' denmesinden nefret ederdi. Onu kızdırmaktan oldukça zevk alıyordum. Arkasındaki yastığa uzanarak ''abla hı? Aramızda topu topu 4 yaş büyüğüm! Amma abarttınız sizde'' diyerek sitem etti. Biraz daha durursam kötü olacaktı.
Mutfağa geçip mikrodalga fırının içinden bana ayrılmış pizzayı alıp sıcaklığına baktım. Soğuktu ve ısıtmak için yine mikrodalgaya koydum. Ego aşığı patronum biraz erken bıraksaydı sıcak ve arkadaşlarım ile yiyebilirdim. Yeni bir öfke dalgası ile karşı karşıya idim. Pizzamın ısındığını haber veren uyarı sesi ile öfke dalgasına hiç girmeden çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manşette Aşk Var
Romance''Ya sen hiç durmazmısın be kızım!'' dedi patronluk taslayan Barlas. Seninlemi uğraşacağım ben ya!'' Yine bağırdığından yüzü bir domates gibi kızarmıştı. ''Uğraşma sende canım! Başka adam mı yok koskoca gazetede'' dedim sinirle Iki inatçı karakter...