Gözler Yalan Söylemez

702 31 9
                                    

Herkese selamlarr. Yeni bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz ve yorumlarınızı heyecanla bekliyorumm<3

Bugün buraya geldiğimden daha olgunum.

Çocuksu bir karakterim vardı her zaman. Deli gibi çizgi filmler ve fantastik filmler izlerdim. Bilgisayar oyunları oynamak en sevdiğim şey olabilirdi. Kaybetmek insanı olgunlaştırır, abim benim yerime olgunlaşmış ve benim çocukluğumu yaşadığımdan emin olmak istemişti. Ailem ölmüş olsa bile hala favori çizgi filmim Gumball'dı. İlk kez bugün büyüdüğümü hissettim. Bedeller ödüyor ve büyüyordum. Umarım içimdeki Gumball sevgisi bitmeden abime kavuşabilirim.

Onun beni saracağını ve hep çocuk kalmama izin vereceğinden emindim. Dizine yatıp saçlarımı okşarken ve Gumball izlerken uyuyakalmak istiyordum. Kavga etmek istiyordum. Hayatımı mahvettiğini ve hayatımı kurtardığını söylemek istiyordum. İyi ki varsın ve keşke ailemle bende ölseydim demek istiyorum.

"Su sen burada mı duruyorsun?" dedi şaşkın ses. Gözlerini üzerimde gezdirdi. "Burada kalmaya devam mı ediyoruz?" sesin sahibi aşçıydı.

"Atılıyoruz diye çok korkmuştum." dedi fısıltıyla. Cevap vermiyor ve gözlerimi doktordan ayırmamaya çalışıyordum.

"Sen gideceksin. Su bana yardım etmek için burada." dedi doktor sert bir sesle. Kendimi cellat gibi hissediyordum.

"B-bende yardım ederim." Şaşkınlıkla aşçıya bakakaldım. Doktorun ayaklarına eğilmiş ve yalvarıyordu. "Yemeklerinizi ve ayak işlerinizi yaparım."

"Böyle davranman bir şeyi değiştirmeyecek. Kuralları çiğnedin ve bir kavga çıkmasına sebep oldun. Bir kaşık yemek demek o insanlar için biraz daha tok olmak demek farkında değil misin?" cevap vermesini beklemedi ve ensesinden tuttuğu gibi banyoya götürdü.

"Burada kal ve asla bu tarafa gelme." diye seslendi İklim'e. Banyodan patırtılar geliyordu. On saniye sürmüş veya sürmemiş tüm sesler kesilmişti. Doktor tuvaletten çıktı ve sanki hiçbir şey olmamış gibi odaya geri döndü.

Bilgisayarın başına oturup tek tek içeride neler olduğunu inceledi. Ortalığın nabzını ölçmek ister gibi bir hali vardı. O kadın kimdi? Az önceki sesler neydi? Benden ne saklıyorsun? Kimsin sen!

Dilimin ucuna gelen dolusuyla soru vardı ancak bunları şimdi sorarsam alabileceğim cevaplar beni çok korkutuyordu. Üstelik buradan atılma ihtimalim vardı.  

"Bir sorun mu var?" doktor yüzüme bakıyor ve ne düşündüğümü anlamaya çalışıyordu. 

"Yok." dedim sesim oldukça kısık çıkmıştı. "Aşçı'yı düşünüyordum sadece." 

Yalan.

"Sence bu bir hata mıydı?"

Olmadığını biliyordum.

"Hayır." dedi yüzüme merhametli bir şekilde bakarken. Ayağa kalkıp yanıma doğru yaklaştı. Yeterince yaklaştığında saçlarımı okşadı. Yere çivilenmiştim ve tepki veremiyordum. Nefesi her gün yediğimiz konserve fasulye gibi kokuyordu. Ani bir hareketle lavaboya yöneldim. 

"Tuvalete gideyim." dedim ancak duydu mu emin değildim. 

Bu kötü. Çok kötü! Yüzündeki uzun sakallar ve beyaz sakallar. Mavi gözleri. Alnında yaşını ele veren kırışıklıkları. Midem kasıldı. Öğürmemek için kendimi zor tutuyordum. Bu adam babam yaşasaydı onunla aynı yaşta olacak kadar yaşlıydı. 

İnanmış mıydım gerçekten? Sadece suçsuz olduğum için beni yanına almasına nasıl inandım. Aptal diye çığlık atıp kendimi duvarlara vurmak istiyordum. İçeri nasıl gidecektim? Nasıl kaçacaktım? Ya içeri gittiğimde bir hamle daha yapacak olursa? 

YIPRATILMIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin