A4 (Anlatım)

709 70 2
                                    



        Suga gelen mesaja karşı ne cevap vereceğini ya da ne yapacağını hiç bilmiyordu. Sadece gözleri yazıların üstünde takılmış , bir ölü gibi hareket etmiyordu. Kim SeokJin , nasıl olur da çocukluk arkadaşı çıkabilmişti? Evet ,  mesajda yazanları hatırlıyordu. Jin hep pembe battaniyesini yanında taşırdı. Hatta bazen kız çocuğu gibi saçlarını iki yandan bağladığı olur öyle gelirdi. Fakat hiç bir zaman o Jin'in kendisine aşık olan Jin olduğunu düşünmemişti. Kabul etmeliydi ki Jin gerçekten iyi saklamıştı. Ya da kendisi aklına getirememişti. 

      Düşünceler beynini istila ederken Candy'nin kırdığı vazonun sesini bile yeni yeni duyuyordu. Telefonunu elinden bırakıp sesin etkisiyle hızla oturduğu yerden doğruldu. ''Candy! O annanemden kalma bir hatıraydı.'' Minik beyaz köpek , suçlu olduğunu hemen anlamış ve beyaz patileriyle yüzünü kapatmıştı. Bu haliyle Suga onun gerçekten çok sevimli olduğunu düşünmüştü. Yataktan kalkıp yerde sanki pişmancasına duran köpeğin kafasını okşadı. ''Merak etme , yapıştırırsak onarabiliriz. Hem çok kırılmamış.'' Candy duyduğu rahatlatıcı sesle patilerini yüzünden çekmiş ve tekrardan kuyruğunu sallayıp Suga'nın etrafında dolanmaya başlamıştı. 

        Aynı odasının duvarları  gibi beyaz olan çekmecesinden aldığı yapıştırıcıyla yere , kırıkların yakınına oturdu. Neyse ki büyük bir parçası kırılmamıştı ama kırılan yerler de minicikti , bu yüzden yapıştırması zor olacaktı. Aynı düşündüğü gibi oldu. Mesaja kafası o kadar takılmıştı ki aklı bir karış havadaydı bu yüzden parçaları düzgün yerlere yapıştırmıyordu. Candy ise kahverengi gözlerini kocaman açmış , Suga'nın ne yaptığını anlamaya çalışıyordu.


       Suga , Jin geldiğinden beri odasından hiç çıkmamıştı. Annesi belki on defa yemeğe çağırmış ama o aç olmadığını belirterek kapıyı bile aralamamıştı. Şaşkındı ve gerçeklerle yüzleşmek pek istemiyordu. Daha doğrusu Jin'in üstüne atlayacağından korkuyordu.  Sonuçta Jin'in nasıl biri olduğunu biliyordu ve emin olduğu bir şey varsa o da şuydu ; Jin Suga'yı kesinlikle annesi ve babasının önünde öpmeye çalışırdı. 

      Vazoyu tamir etmişti yani tamir ettiğini düşünüyordu. Hiç değilse kırıkları tamir etmeye çalışmıştı. Beyaz köpekte kendince yorgana tırmanmaya çalışıyor , minik bedeniyle yatağın üstüne çıkamayıp yere düşünce Suga da gülmesine engel olamıyordu. Asıl sorun sabah kahvaltıda mecburen Jin'le aynı masaya oturacaktı ve bu onu sevindirmek yerine telaşlandırıyordu. Ne kadar kabul etmese de Jin'i sevdiğini kendisi de biliyordu ama gerçekten yalnız kalmak istediğine emindi. 


*** 


      Sabahın erken saatleri açık pencereden giren soğuk rüzgar , üstüne yorgan örtmeyen Suga'yı titretmişti. Hafifçe aralanan gözleri duvarla buluştuğunda esneyerek ayak ucuna baktı. Candy'yi orada uyuklerken görmeyi bekliyordu fakat görebildiği tek şey ayaklarıydı. Kafasını kaldırıp gözleriyle odayı süzdüğünde , gece Candy'nin tuvaleti gelirse diye açtığı kapı gözüne takıldı. Acaba Jin gece kalktığında aralık olan kapıdan ona bakmış mıydı? Bu düşünce onun kızarmasına yol açıyordu. Zaten beyaz olan teni kızarınca bir elmadan farkı kalmıyordu. 

       Gözleriyle ellerini ovuşturup kalktı ve Jin'in uyuyor olmasını ümid ederek banyoya gitti. Kızaran yüzü soğuk suyla buluştuğunda çok rahatlamıştı. Çıplak ayaklarıyla betonda yürüdü ve havluyla yüzünü kurulayıp adımlarını bahçe kapısına doğru yönlendirdi. Beyaz cam kapıyı açıp kafasını bahçeye uzattı. ''Candy. Orada m-'' Hayır... Yerde uzanan ve üstünde ki yaradan beslenen sineklerin konduğu tüylü ve beyaz minik beden orada , hiç hareket etmeden duruyordu. Şaşkınlıktan açılan ağzıyla birlikte gözlerini bir kaç defa kapatıp açtı. Gördüğü şey bir rüya değildi. Göz yaşları yanaklarından süzülürken gözleri ise kendinden çok sevdiği biricik hayvanındaydı. Şuan belki de hayatının en büyük şokunu yaşıyordu. 

      ''Suga?'' Yaşlı gözleriyle seslenen kişiye bakmak istemiyordu. Ağlamasının yanına hıçkırıkları da katılmış ve bu da ağlamasını şiddetlendirmeye başlamıştı. Sesin sahibi kapıda duran Suga'ya yaklaştığında onu ilk defa ağlarken gördüğüne şaşırmıştı. O da Suga'nın baktığı tarafa baktı ve gözleri kocaman açıldı. Candy'nin Suga için ne kadar önemli olduğunu elbet o da biliyordu. Ama ne demesi gerekiyordu? 

       Şuan tek yapabileceği şey , kalbini dinlemekti. Ve kalbi , sevdiği kişiye sarılmasını ve onu teselli etmesini söylüyordu. Öyle de yaptı. Jin , Suga'yı kendisine doğru çevirerek gözlerinin o kötü manzaradan uzaklaşmasını sağladı. Ve kollarıyla deli gibi ağlayan küçüğünü sarmaladı. Suga şimdi minik yüzünü Jin'in geniş omuzlarına gömmüş , gözyaşlarıyla büyük olanın tshirtünü ıslatıyordu. ''Her sadık köpekler gibi onun da cennete gittiğinden şüphen olmasın.'' Tek söylediği bu olmuştu. Suga , ağlamasını gizlemek için kafasını geniş omuzlardan kaldırmıyordu. Evet , Jin haklıydı. Biricik köpeği melek olmuştu işte. Cennette Candy'nin daha mutlu olacağına emindi ama canı çok yanıyordu. 

       Jin , ilk defa Suga'nın ağladığını görmüştü. Bu onun da kalbini acıtıyordu. Elinden gelecek bir şey olsa hemen yapardı ama yapacak bir şey yoktu. Sadece onu kendisine biraz daha bastırdı ve daha sıkı sarıldı. Suga ise sadece ağlıyordu. Daha dün akşam capcanlı gördüğü minik dostunu şimdi bahçede kanlar içinde görmek... 

      O sırada onları izleyen iri kahverengi gözleri fark etmemişlerdi. Kuyruğunu salladı ve iki ayağının üstünde durarak havladı. Suga şimdiden delirdiğini hissediyordu. Meleğinin sesini duyuyordu ve bunun delilikten başka açıklaması olamazdı. Çıplak ayağında hissettiği tüy yumağıyla Jin bakışlarını yere eğdi. İlk şaşkınlıkla açılan ağzı şimdi şirince gülümsüyordu. ''Suga'' dedi sakin bir sesle. ''Yere bak'' Titreyen beden , hiç kaldırmak istemediği omuzlardan kafasını kaldırıp yere baktığı gibi tekrardan kafasını gömdü. ''Jin... ben iyi hissetmiyorum'' dedi güçlükle. Jin ise dayak yememek için kahkaha atmamaya çalışıyordu. ''Bahçede gördüğün sanırım sadece bir fare ölüsü.'' Ağlaması duran Suga hızla Jin'in kollarından sıyrıldı ve bir bahçede ki ölü bedene bir de yerde kuyruk sallayan beyaz köpeğe baktı. En son hatırladığı şey şaşkınlıktan bayıldığı ve tanıdık birisinin onu kucağına aldığıydı. 

Super Mario | YoonJin - Suga & JinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin