1- 'Özür'

36 1 1
                                    

" Melinay! "

Anne?

" Melinay! "

Uyku ile uyanıklık arasındaki ince çizgide gidip gelirken, annem bir kez daha adımı yineledi. Bu sinirli bağırışa karşılık,
" Hı? " diyebildim.

" Kalk artık, okula geç kalıyorsun! "
Diye annem kez daha bağırdı. Ama benim uyanmaya niyetim yoktu.

" Melinay kalkmazsan yersin suratının ortasına 38 numara terliği! " dedi. Eğer bu benim annemse, ben de onun kızıysam yapardı. Vallahi yapardı.

" Tamam kalkıyorum, zafer kazandığını sanma. Terlikten korktuğum için kalkmıyorum. Valla bak. "
Tabii ki de terlikten korktuğum için kalkıyordum. Yoksa hiçbir kuvvet beni sıcacık yatağımdan kaldırıp, okula gönderemez. O terliğin acısını bir ben, birde acıyla kıvranan hücrelerim bilir.

Kendimi yataktan atıp banyoya girdim. Elimi yüzümü düzeltip, okul için hazırlanmaya başladım. Okulu ve okuldaki çoğu insanı umursamadığım için hiç bir şeye özenmedim.
Okul kitaplarımı mavi sırt çantama koyup omzuma taktım. Beyaz spor ayakkabılarımı giyip, merdivenlerden aşağı indim ve yürümeye başladım.

Okulum uzaktı. Yani benim için oldukça uzaktı. Uzak olmasının yanısıra yakın arkadaşlarım farklı bir okulda, ben ise tek başıma farklı bir okuldaydım. Beni en çok üzen şeylerden biri de buydu.

Birkaç dakika durakta bekledikten sonra metrobüse bindim. Metrobüste her zamanki gibi ittirilip, ezildim. Tüm bunlara rağmen insanları incelemekten vazgeçmedim.

Nihayet 35 dakikalık işkencem bittiğinde kendimi metrobüsten dışarı atabildim.
Yavaş adımlarla okula doğru ilerliyor hem de dinlediğim şarkının sözlerini eşlik ediyordum.
Birkaç dakika yürüdükten sonra okulum gözüktü.

Okulun mavi renkli ana kapısına doğru ilerledim. Tam merdivenlerden çıkacakken onun aşağı indiğini gördüm. O dediğim kişi benim dört senedir sevdiğim çocuktu. Lisenin ilk günü ilk gördüğüm kişi oydu.
Aynı sınıfta olma ihtimalimizi yoksa saymıştım ama aynı sınıftaydık.
Koskoca dört sene boyunca birkaç cümleden fazla konuşmadım onunla. Çünkü o hep beni yok saydı. Hiçbir zaman görmedi beni. Gözünün önündeydim ama beni görmüyordu. Lise biterken benim duygularım da yavaş yavaş bitiyordu.

Merdivenlerden aşağı inerken, sadece bir saniyeliğine suratıma baktı. İlk defa bu yaptığı canımı acıtmadı. İlk defa içimden parçalar koparmadı.

Sınıfa çıktığımda, önce etrafıma bakıp sıramı oturdum. Ardından boş gözlerle tahtaya baktım. Dikkatimi dağıtan şeyse bir el oldu. Gözümün önünde sallanan bir el. Bu kişi tabii ki de Güldü.

" Günaydın. " Dedim, o masanın üzerine otururken.

" Sana gün aymadı galiba. Yine dalmışsın? "
Diye sordu. O da diğer arkadaşlarım gibi biliyordu.
" Aynı şeyler, ne olsun? " Dedim. Tam o sırada o içeri girdi. Yanımdan geçip yan sırama oturdu.

Gül konuyu değiştirmek istercesine,
" Ee çıkışta ne yapıyorsun fıstık? " Dedi. Soru basitti, cevap ortadaydı.

" Bizim mallar ve onlar gibi mal olan sevgilileri ile buluşacağım. "
Dediğimde,

" Oo sizin tayfa desene. "
Evet bizim tayfaydı. Serkan, Gizem, Eda, Erden ve ben.
Serkan benim çocukluk arkadaşımdı. Arkadaştan öte abim gibiydi. Gizem ve Eda ile daha sonra tanıştık. Ayrıca Gizem Serkan'ın sevgilisi. Erden ve Eda da sevgili olunca doğal olarak öyle tanıştık. Ve bilin bakalım aralarında kim sap? Evet doğru bildiniz, ben.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 20, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SAPsalak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin