EYLÜL

67 4 0
                                    

Arkadaşlar bu benim ilk kitabım ve artık wattpadin klasiği haline gelmiş olan ilk kitap açıklamasını bende yapmak mecburiyetinde hissettim kendimi. İçimde ki büyük tutkuyla yazıyorum bu kitabı. :) İnşaAllah beğnirsiniz. Keyifli okumalar... :)


Sabah uyandığında yine çok uyumuş olduğunu fark etti. Biraz düzen vermeliydi bu uykusuna. Ağrıyan başını sağ eliyle tuttu ve boşta kalan sol eliyle yorganı üzerinden atıp oflayarak kalktı yatağından. Aslında neşeli, mutlu, herkesle anlaşabilen bir yapısı vardı fakat sabahları çok uyuyunca biraz asabi olabiliyordu. Elini yüzünü yıkadıktan sonra biraz aç olduğunu farketti ama bir şey de yemek istemiyordu. "Belki sahilde biraz yürüdükten sonra kendime gelebilirim" diye düşündü. Odasına gidip saçlarını taradı. Up uzun saçlarıyla aynanın karşısında öylece kendini izlemeyi çok seviyordu. Bu yüzden genelde geç hazırlanırdı hep. Camdan baktı, hava biraz yağmurluydu. Böyle havalarda sahil çok güzel geliyordu ona. Sakinleştiriyordu onu. Huzur veriyordu. Denizi çok seviyordu ama yüzme bilmiyordu. Zaten plajlardan falanda nefret ederdi. O kadar insanın o sıcakta kendini bronzlaşmak uğruna yakmasını anlayamıyordu. Birazda saçma buluyordu.

Kendini aynanın karşısında iyice süzdükten sonra saçlarını topladı, pjamalarını çıkardı ve eşofmanını giydi. Üzerine kapşonunu aldıktan sonra odasından çıktı. Hızlı ve neşeli bir hava içerisinde merdivenlerden inip kimseye görünmeden dışarı çıktı. Ne olduğunu tam anlayamamıştı fakat içinde çocuksu bi heyecan vardı. Sahile doğru içine mis gibi havayı çekerek yürüdü. Hava yağmur yağacak kadar kapalıydı. Fakat bunu dert etmedi. Çünkü yağmurda ıslanmayı seviyordu. Birçok kez bu yüzden hasta olmuştu ama sevgisinden kolay kolay vazgeçmeyen bir yapısı vardı. Hayatı pahasınada olsa sevdiği şeyleri yapmak her zaman onu güçlü tutmuştu.

Sahile geldiğinde etrafta pek kimse yoktu. Onun gibi sahilin bu serin havasının keyfine varmak isteyen bir kaç kişi hariç kimseyi göremedi. Bir anda gözüne biri takıldı. Denizi arkasına almış, sahile yüz çevirmiş, elinde telefonuyla bir şeyler yapan genç biriydi. Tanıyordu sanki onu. Biraz düşündü ve hatırladığını anladı. Liseden bir üst sınıfta olan Mehmet'ti. Sadece adını biliyordu. Birde aynı lisede olduklarını. Mehmet mezun olmuştu zaten. O sırada çocuk kafasını kaldırınca göz göze geldiler. Küçük bi tebessüm oldu ikisinde de. Eylül birden kafasını çevirip hızlı adımlarla devam etti yürümeye. Utanmıştı biraz. "Ya onu izlediğimi düşünürse." dedi aklından. Biraz duraksadı. Tam arkasına bakacaktı ki çocuk yanından geçti ve sahilin yürüyüş yolundan çıkıp caddeye doğru gitti. Eylül daha fazla utanmıştı bu durum karşısında. "Acaba takip mi etsem." diye düşündü. Okulda arkadaşlarıyla birçok kez yapmışlardı bu takip işini ve gerçekten her seferinde çok eğlenmişlerdi. Zaten aklına da bir delilik geldiği zaman kimse onu tutamazdı.

Kendini bir anda caddeye attı ve Mehmet'in girdiği ara sokaktan arabaların arkasına saklanarak onu izlemeye başladı. İki veya üç dakikalık bir takip süresi geçmişti ki bir anda kendini bir köpekle karşı karşıya buldu. Bu da nerden çıkmıştı ki. En korktuğu şeydi. O anda arkasına bile bakmadan hızla koşmaya başladı. Tam caddeye geldiğinde korkudan kendini tutamadı ve bir arabanın önüne atladı. O sırada duyduğu tek şey bir fren sesiydi. Bir anda arabada ki adamla göz göze geldiler. Şoka girmişti sanki Eylül. Kıpırdamadan öylece duruyordu. Adamın arabanın camından kafasını çıkarıp bağırmasıyla kendine geldi.
-Çok.. çok özür dilerim. Köpekten kaçıyordum, dedi kekeleyerek. Kaldırıma çıkıp sakinleşmeye çalıştı. Sanırım artık eve gitse iyi olcaktı galiba tansiyonu da düşmeye başlamıştı. Korkmuştu. Fren seslerinden, arabalardan, kazalardan korkuyordu. Her seferinde sekiz yaşındayken, annesine çarpan araba geliyordu aklına. O günden sonra hep korkmuştu. Neredeyse on yıl geçmişti. On altı yaşını bitirmesine bir ay vardı. On yedi yaşına gelmişti artık. Fakat annesine doyamamıştı. Annesiz büyümüştü. Hatırlamak istemiyordu. Gözünden akan yaşlarla koşmaya başladı. İçinden o kadar çok geliyordu ki ağlama hissi kendini durduramıyordu. Olduğu yerde kaldırıma oturdu. Ağladı, ağladı... Nefesi tükenene kadar ağladı. Bu güzel gün nasıl böyle mahfolmuştu ki. Eve gittiğinde kendini direk yatağına attı. Akşama kadar hiç aralıksız uyudu.

GÖZLERİ'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin