Son

7 0 1
                                    


-Tufaaan? diye ses gürledi, mahallenin işlek sokağında. Hemen ardı kuvvetli bir ıslık duyuldu.

Tufan yavaşça döndü geriye, gözlerini kıstı. Cemil yanına gelince "Günaydın" diye cevap verdi, ağzının içi bir yerden. Kaşını kaldırıp, eli belinde suratına bakmaya başladı. Soruyu beklediği çok belliydi...

-Sizin apartmana bakmaya gittin mi hiç bugün? Binanda neler oluyor biliyor musun?

-Sence? Gitmem mi? Çarşambaları, merdiven temizlik günüm. Bilirim pek tabii. Naden soruyorsun? diye alaycı bir şekilde ekledi.

-N'oluyor yahu, sabahın erken saatleri sizin apartmanın önü vızır vızır. Ambulans geldi gitti, her kafada başka ses?

Tufan cevabı vereceği ana kadarki hükmünü tüm tadıyla sürüyordu. Ne de olsa bugün, mahalleninin gözünde en önemli kapıcıydı çünkü içerdeki adamdı... Yeterli süre bekleyerek gerginliğin olması gereken kadar arttırdığına inandığında cevapladı:

Üçüncü kat... başıyla yukarı bir yer işaret etti ve devam etti: Arızalı var ya?

Kim?

Şarkıcının alt katında oturan tip var ya?

Kim ki O?

Ya bir karı işte, Bayılmış, ambulans ona geldi. Sorunun o kısmını kapatalım önce.

Cemil suratında ekşi bir ifadeyle:

Musti! diye anlamlı söylendi, sağ elini ileri silkelerken ve ekledi: İşledi mi beni?

İkincil soruyla aklı karışan Tufan, sohbetin de uzaması temennisiyle sordu:

Nerede O? Apartmandan yine merdivenini almış. Dükkanı dekorla dekorla bir bitiremedi. Kapı üstü camı silemedim herif yüzünden. Hani gireni çıkanı da çok keza bugün...

Dükkanda. dedi Cemil bilmişçe. Cevabın içinde başka bir yerde olmasının imkansızlığı gizliydi. Bir kaç saniye sessizlikle sorulan sorunun anlamsızlığını kınadıktan sonra ekledi:

Alt komşu üstü soydu birşeyler geldi kulağıma.

Tufan, suratında aşağılayan bir gülümsemeyle:

-Bilmem mi? Daha çok fikir var, kafa çok! Sen köpeğin hırsızı öldürdüğü tarzını ya da çeteli silahlı olanı duydun mu? Esmer Ömer duymuş mesela... Bana tafra atma, öğrenmek istiyorsan sor. Anlatırım.

Havandan geçilmiyor. diye takıldı Cemil Tufan'a, Musti senden fazla biliyor, havalancaksan ona sorarım! diye orantısız boğuşmalı bir gülmeli bağrıştı, Tufan atladı:

Söyle Ona, benim apartmana dadanacağına, kendi işine ha! Ukala!

Cemil cüssesine tezat kıkırdadı,

Kendi kendine kızgınlaşıyorsun. Napıyorum şu an, sana sormuyorum mu?

Başka bir husus daha var da Musti hakkında, yeri değil şimdi. Sen bilmezsin. Neyse çıkar kokusu. Bankaya yetişmem lazım şu an, öğlen kahvede izah ederim ben sana. Bana sor hele. Haydi! diye havası bin beş yüz ilerlemeye başladı.

Ya Tufan ne adamsın ya, git bakalım! Emine teyzeye söylicem Tuhaf 'a değiştirsin adını, dadada didada...

Çatla lan, uzun burun, söylemiyeceğim, bitti de gitti.

Haydi! diyerek elini kaldırdı Cemil. Ben kendim araştırırım diyerek manalı ekledi. Son cümlesini söylerken Tuhaf-ı Tufan sokaktan yukarı hatırı sayılır kadar tırmanmıştı.

Aşağı yöne sekerek indi Cemil. Caddeye kavuştuğunda öğlene pilav üstü nohut yemek geçti aklından. Bu yeni fikir, aklında ve de dilinde apartmanda olanların son düşünüldüğü ve de varoluşunu yitirdiği yerdi.

Mahallenin gayri resmi muhtarı, sokak fatihi Cemil'den alamıyorduysan haberi, gerçekte hiç yaşanmamış olduğunu iddia etmek daha kolaydı.

...

(Hikâyenin bendeki hâli dışındaki sürümlerini bilmiyorum. Tasvirlemek gerekirse sandıklarım ve algıladıklarım arası bir deniz kıyısı. Ne gerçeğin başladığı ne de kurgunun bittiği yer belirgin. Üstelik, gariptir ki gün geçtikçe, unuttuklarım yerlerini hayallerimdeki süslemelere bıraktıkça, kendim bile başıma gelene inanamıyorum. Öte yandan bu dizginin baştan sona doğru olduğuna yemin edebilirim.)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 28, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ApartmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin