Bütünüyle gergin bir kahvaltı sayılmazdı. Esasında Selin'in dikkatini dağıtan tek şey Ali'nin ıslak saçları da değildi. Önündeki güne odaklanmasını sağlayan en büyük engel Didem'in mesajıydı. Bunu kafasından uzaklaştırarak Ali ve Kerem arasında bir gerginlik olmadan sabahı atlatmaya çalışmalıydı. Bu sırada Ali çoktan kafasındaki esas planı uygulamaya koymuştu bile.
"Sen rahat edemezsin böyle kanepede falan seni bugün bizim otellerden birisine yerleştirelim. Hatta hazırlan istersen Selin'i okula bırakır sonra da seni otele götürürüm." Ali bunu bir rica gibi değil emir gibi söylemişti ama Selin o kadar kolay pes etmeyecekti.
"Alicim sen kafanı bunlara yorma istersen. Kerem benim misafirim"
Kerem bir Ali'ye bir Selin'e bakıyordu şimdi. Bu ikisinin arasında her ne oluyor ya da olmuyorsa tarafı belliydi. Selin nasıl istiyorsa öyle davranacaktı ama Selin sabah odasından Ali ile beraber çıkınca fazla bir argüman bırakmamıştı. Selin kızarmış yanaklarla açıklama yapmadan tost yapmaya girişmişti.
"Ne demek canım" diye devam etti Ali. "Hem şehir merkezine daha yakın, sen bütün gün işte ya da okuldasın. Kerem de gezer işte İstanbul'u."
"Her şey senin istediğin gibi olamaz Ali. Kerem burada kalıyor. Halide teyze oğlunu misafir etmediğimi öğrenirse çok kızar. Di mi Kerem?"
Selin'in geri adım atmaması bir şeyi değiştirmiyordu. Ali şimdilik uzatmıyorum anlamında kafasını salladı. Üçü beraber evden çıktıklarında kapıda Meltem'le karşılaştılar.
"Selam!" Duyulan neşeli ses Kerem'indi. "Okula mı?" diye sordu Selin. "Dersim boş ama ev bastı beni" diye cevap verdi Meltem. "Bir kahve içeyim dedim." Selin Kerem'in sadece "Aa süper...bana da iyi gelir bir kahve" dediğini duydu ve ikisinin hızlıca uzaklaştığını gördü bir de. Şaşkınlıkla arkalarından bakarken Ali'nin yüzüne geniş bir gülümseme yerleşmişti.
"Bu Kerem fena çocuğa benzemiyor aslında..hadi gel okula bırakayım." "Gerek yok. Okula 5dk yürüme mesafesine arabaya ihtiyacım olmasın diye taşındım zaten.."
"Programın ne? Yani bugün ve bu akşam için.." Ali'nin sorarken bakışlarını kaçırmasından Selin konunun partiyle ilgili olduğunu anlamıştı. "Çok yoğun...okul, iş ve sonra da sete gidicem. Geçen gün Haluk abi haber vermişti." "Sete mi? Ne seti?" "Hani o yardım gecesinde dans etmiştik ya...o dizinin seti.." Ali'nin yüzü buruşmuştu şimdi. "Hayatında olanlardan neden hep en son benim haberim oluyor?" "Ali derse geç kalıyorum..hükmün olmayan alanları sonra geliştirirsin tamam mı?" Ali anlamaz gözlerle bakarken Selin dayanamamıştı. "Ha bu arada...senin programın ne?" Ali bu soruyu beklemiyordu. Elini saçında gezdirip kaçamak bir cevap verdi "Hiiç..bizimkilerle takılırız herhalde okuldan sonra." Selin gülümsedi "Sizinkilerle mi? Seninkiyle mi?" Sonra kafasını hayal kırıklığıyla iki yana salladı "Ali...son bir şey var" Ali bir an dikkatini dün gece kollarında uyuduğu kızda topladı. Konuşulmamış bir sürü şeyin arasında sorgusuz sualsiz ona kollarını açmıştı yine de. O ise hala yalan söylemeye devam ediyordu. "Efendim.." dedi bunları düşünürken. "Dün gece son demiştik...gerçekten son olsun. Tamam mı?" Tamam anlamında kafasını sallayınca Ali, Selin ağır adımlarla yanından uzaklaştı. "Çalış kızım Selin diye düşündü" çünkü içinde oluşan boşluk hissini sadece böyle doldurabilirdi.
Saatler sonra sete doğru yola koyulduğunda telefonunda mesajları okuyordu. Nazlı Mertlerin partisine gideceğini haber veriyordu. Bir diğer mesajda da Kerem günün yorgunluğun Selin'in evinde attığını söylüyordu. Selin omuz silkip önündeki maceraya odaklandı. İlk kez bir seti ziyaret edecekti. Haluk büyük jest yapıp onun adına özür baklavalarını önden göndermişti bile. Yine de Selin'in tuzağa düşürdüğü iki kişi tarafından hoş karşılanacağına dair derin şüpheleri vardı ve yaklaşık 10dk sonra şüpheleri yerine derin bir gerçekliğe bıraktı. Bulmasını söyledikleri yapım asistanı şeker mi şeker Seda adında bir kızdı. "Bugün herkes biraz sinirli, o yüzden seti dışarıdan ziyaretçilere kapattık" diye açıkladı Selin'e seti tanıtırken. "..kişisel alma hiçbir şeyi tamam mı? Bir de ünün senden önce geldi...o gece yaptığın şeyden sonra o ikisinin bir daha set dışı konuşmadığına neredeyse eminim." Konuşarak yürürlerken açılan karavan kapısından Tuna gözüktüğünde Selin nefesini tuttu. Bu hayranı olduğu birisini görmesinden ziyade aniden gelen utanma duygusunun bir ürünüydü. Seda en sevimli ses tonunu takınıp "Tuna bey..Selin'i.." Tuna en soğuk bakışlarını Selin'in üstünde bir saniye bırakıp baş selamıyla yetindi. "Şey..ben sizden.." Elini konuşmasını kesmek ister gibi salladıktan sonra "Hazır mıyız? Yoksa daha bekleyecek miyiz Gözde hanımı" Seda ne zaman hiza verip ne zaman geri adım atacağını bilecek kadar uzun süredir setlerdeydi. "Gözde hanım çoktan hazır Tuna bey, biz Derin'i bekliyoruz bildiğim kadarıyla. Ama sizin için kontrol ederim." Selin olan biteni şaşkınlıkla takip ediyordu. Gözdeyle Tuna'nın arasının Derin yüzünden açıldığını duymayan kalmamıştı. Seda'nın açıktan laf sokmasına aldırmadan "Her neyse...herkes hazır olunca haber verirsin" deyip karavana geri döndü.