Çok uzun zamandır bölüm yazmıyordum fakat yazmaya başlayınca hepsini düzenledim tekrar yayımladım😌
Yüreği kırık, yalnız çocukları keyifle okuyun!Hayatın zorluklarıyla çok küçük yaşta karşılaşmış insanların canını acıtan şeyler çok azdır. İki arkadaşında artık canını yakmak çok zordu. Onlar küçük yaşta ailelerini kaybetmiş, dayak yemiş, dilencilik yapmıştı. Yürüdüler hiç bilmedikleri yerlere doğru, bilinmezliklere doğru. "Bahar?" Diye sordu Armina, ses gelmedi. Uyumuştu Bahar ama Armina bir türlü uyuyamıyordu. Hava serindi ve sahil kenarı daha çok üşütüyordu. Armina denizin çıkardığı hırçın dalga seslerini dinliyordu, aklına Ahmet ve Turgut'un dinlediği şarkılar geldi, onlar dinlerken ezberlemişti şarkıları.
"Vazgeçtim gözlerinden/ Vazgeçtim sözlerinden/ Bir ah de yeter/ Sessizce kimsesizce gönderdim dudaklarımı/ öpme al yeter" Derin nefes aldı Armina, devam etti. "Hiç tanımaz tenim ellerini/ Bilmez yüreğim bilmez yüreğini/ Ah bu koku/ ah bu ten bu dokunuş/ ah bu delilik sarsa bedenimi/ Yok olmak anıdır şimdi" Armina şaşırıyordu aslında bu kadar güzel bir şarkıyı kötü insanların dinlemesi hak değildi. Alkış sesi ile irkildi ve Bahar'ın başı omzundan düştü.
"Sen kimsin?" Diye sordu dehşetle, alkışlayan kişi ondan bir iki yaş büyük bir çocuktu.
"Sesin pek güzel değilmiş ama bedava müzik için iyi," Armina şaşırdı ama bir şey demedi, çocuk yan taraftaki banka oturdu. "Sizde mi benim gibisiniz?" Diye sordu Bahar'ı da başıyla işaret ederken.
"Sen nasılsın ki?" Dedi Armina.
"Sokaklarda yaşıyorum işte,"
"Anladım, bizde öyleyiz." Diyip arkadaşının başını düzeltti. Çocuk kumraldı, uzun boyu ve ince vücudu vardı. Gözleri kahverenginin en açık tonuna sahipti. Sempatikti, fazlasıyla.
"Adınız nedir?" Diye sordu.
"Ben Armina arkadaşım da Bahar. Senin?" Merakla sordu güzel kız.
"Mert. Üşümüyor musunuz?" Hava serindi, sahilde hava daha da soğuk oluyordu. "Biraz ama alışkınız biz." Diye yanıtladı onu Armina.
"İleride yeraltı çarşısı var, kapanmadan oraya girerseniz kalabilirsiniz en azından buradan daha sıcaktır." Armina azda olsa sevinmişti en azından üşümezlerdi. Arkadaşını dürttü kalkması için, gözlerini aralayan Bahar karşısında Mert'i görünce şaşırdı.
"Sen kimsin?" Dedi gözlerini avuşturarak.
"Mert, sende Bahar."
Kafasını sallamak ile yetindi. Saat sabah sekize geliyordu ve insanlar çoğalmaya başlamıştı sahilde. Kimi işine giderken kimi spor yapıyordu.
"Çarşı açılmak üzeredir, akşam saat 22.00'de kapanır ona göre gidersiniz, hoşçakalın." Dedi ve ayağı kalktı Mert. Armina gülümsedi ve içinden hoşçakalamayız biz diye geçirdi.
"Acıktım,"
"Tamam Bahar, birazdan geçer simitçi alırız."
İnsanlar o kadar yabaniydi ki aynı dünyada değillerdi sanki. Herkes zengin olmak zorunda mıydı yani? İyi davranılmak için güzel, zengin ve temiz mi olmalıydık...insanların o kadar sorunları vardı ki ama herkes kendini mükemmel hissetmekle meşguldu. Eğer sokakta yaşıyorsanız her şeyi görmezden geliyordunuz, seçim şansınız yoktu görünmezmiş gibi yaşıyordunuz. Birde kaybedecek hiçbir şeyiniz yoktu, özgürdünüz ve sokaklar sizindi. Yaprak düşer yenisi gelirdi, kuş ölür bülbül öterdi, tırtıl ölür kelebek olurdu. Hayat buydu işte bir şeyler biter bir şeyler başlardı.
"Bahar simitçi geçiyor yetişsene, üç tane simit, iki tane su al." Dedi, Bahar cebinden beş lira çıkardı ve hızlıca simitçiye yetişti. Armina'da acıkmıştı, simitleri yediler ve biraz dolaşmaya başladılar. Bu şehri bilmiyorlardı, bu şehrin adını sadece haberlerde duymuşlardı. Ne yapıcaklarını başlarına geliceklerini bilmiyorlardı, habersizlerdi dünyanın kötülüğünden. Bakırköyü gezdiler, alışveriş merkezlerini dışarıdan izlediler çünkü içeri girmek isteseler bile alınmayacaklarını biliyorlardı. Onlar için hüzün ilk doğduklarında başlamıştı hala daha devam ediyordu. Umutları da yoktu aslında geleceğe dair ama birbirlerini daha da üzmemek için sanki çok umutluymuş gibi davranıyorlardı. Bir mağazanın önünden geçerken hayran hayran bakakaldı Armina, elbisenin güzelliği onu kendinden almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğün Şarkısı
General Fiction""Kaçalım buradan Bahar, daha fazla dilenmeyelim, dayak yemeyelim. Özgür olalım. Lütfen." Dedi Armina buram buram umut kokan sesiyle artık bu eziyetlere dayanamıyordu eğer biraz daha böyle olursa kafayı yerdi çünkü. "Nasıl kaçacağız ki? Nereye gideb...