İyi okumalar!
Acıyı biliyordu genç kız, çaresizliği, sevgisizliği genç yaşta her kötü duygu hissetmişti. Canı çok acıyordu, anne sevgisini merak ediyordu genç kız o duyguyu tatmak istiyordu. Kimdi annesi acaba? Annesi biliyor muydu terk etmesine rağmen onu seven bir kızının olduğunu? Düşündü Armina acaba kime benziyorum diye. Acılarda boğuluyordu Armina oysa ki daha yüzme bilmeden kendi içinde acılar denizi yaratmıştı. Yorulmuştu çırpınmaktan bıraksa kendisini tamamen boğulacaktı ama o karaya ulaşmak istiyordu, çırpınmaktan kurtulmak özgür olmak istiyordu.
"Canın acıyor mu?" Diye sordu dudağı patlamış ve hıçkırarak ağlayan Bahar'a.
"Acıyor. Çok acıyor, geçmiyor bir türlü şu acı." Dedi iç çekerek.
"Bir daha para falan ayırmayacağım, alsınlar hepsi onların olsun. Bıktım artık dayak yemekten." Aslında arkadaşını o kadar iyi anlıyordu ki ama mücadele etmek zorundaydılar pes edemezlerdi."Bahar, gerekirse senin yerine beni döverler ama o paraları saklayacağız. Onlarla bir gün buralardan kaçıp gideceğiz." Dedi Armina arkadaşına sarılarak, ağlamaktan gözleri şişmişti Bahar'ın, yatağa yattı ve arkasına döndü. Armina yatıp gözlerini tavana dikti ve dua etti; artık bu acılar bitsin, özgür olabilsinler diye. Dua ederken uyuya kalmıştı genç kız ve sabah Ahmet tarafından sarsılarak uyandı.
"Aslında sen var ya çok iyi iş görürsün," kızın saçlarını düzeltti, yüzüne ve fiziğine baktı onaylar gibi bir ifadeyle. "Ne kadara gidersin acaba? ilk tabii bir öğretmek lazım sana bu işleri, bir deneyelim..." Armina duyduğu şeylerle şok geçirirken içini büyük bir endişe kapladı.
"Ne diyorsun lan sen?" Diye haykırdı Armina, nasıl bu kadar çirkinleşebilmişti. Kızın sesine uyananlar konuşmalara dikkat kesildi. Elleriyle adamı itti ne yaptığının farkında bile değildi, öldürmek istiyordu karşısında ki yaratığı. Bahar konuşulanları dehşetle izliyordu.
"Düzgün konuş benimle." Dedi Ahmet ve kızın saçlarına asılıp tokat attı. Bir gün seni öldüreceğim diye düşündü Armina. Kız karşısında ki adamı itip hemen dışarı çıktı.
Ağlıyordu ve kendini durduramıyordu. Hep kendini aşağılık bir insan olarak görürdü ama ilk defa bu kadar kötü olmuştu. Lanet ediyordu yaşadıklarına. Bahar gidip arkadaşına sarıldı, ikisi de ağlıyordu. Yalnız olmalarına, çaresiz olmalarına...
Bahar'ın saçları ve gözleri kahveregiydi, uzun ve düzgün burnu, biçimli dudakları, kalın kavisli kaşları ve oval yüzü vardı. Armina'nın ise dipleri kumral uçlara doğru sarı olan saçları, ela gözleri, uzun ve düzgün burnu, biçimli çıkık dudakları, kavisli ince kaşları ve sert hatlı yüzü vardı. Yürüdüler iki arkadaş dilenecekleri yere ve dilenmeye başladılar. Gelen giden para bırakıyordu.
Bir lira.
On kuruş.
İki lira.
Elli kuruş.
Ve bir çok kişi akşama kadar para bıraktı.
"Ben bu gün para ayırmayacağım."
"Bahar konuşmuştuk dün gece eğer bu hayattan kurtulmak istiyorsak bunu yapacağız." Bahar sessiz kaldı çünkü arkadaşı haklıydı, kazandıklarından üç lira cebine attı. Armina gülümsedi arkadaşına ve o da üç lira attı. Sıraya dizilmiş adamların gelip paraları almalarını bekliyorlardı.
"Armi bugün yine döverler mi sence?" Dedi Bahar arkadaşına.
"Saçmalama bugün iyi kazandık ve sadece üç lira sakladık." Dedi ve gülümsedi, Bahar cevap vermemişti çünkü adamlar gelmişti. Herkesten paralar alındı ve en az para toplayan Ali olmuştu.
"Ali Ali Ali... neden bu kadar az para getiriyosun bize?" Dedi Ahmet ve cevabı beklemeden çocuğa sağlam bir tokat attı. Armina'nın içi parçalanmıştı duramazdı böyle, o çocuğun böyle dayak yemesine göz yumamazdı.
"Dur!" Dedi Armina ve adamın yanına ilerledi. "Sen kimsin? Sana bizi dövme hakkını kim verdi?" Dedi adama. Adam Ali'yi bırakmıştı ama şimdi Armina'yı dövecekti, tokat attı genç kıza. "Polise gitsem ve sizi şikayet etsem?" Dedi Armina tehditkar bir sesle. Adam bu sefer kızın ensesinde ki saçları tutup çekti. "Yapamazsın." Dedi ve tekrar tokat attı.
"Şimdi yapmayacağım zaten ama kim bilir belki bir gün yaparım?" Dedi, Armina isminin anlamını çok iyi taşıyordu korkusuzdu ve cesurdu, adamın gözü dönmüştü bugüne kadar hiçbir çocuk onu tehdit etmemişti, bir yumruk attı kıza ve tokat ve saçlarını çekti. Kız bağırmasın diye dişlerini sıkıyordu en sonunda dayanamamış inlemişti, adam kızı Bahar'ın önüne itti.
"Bu akşam size yemek yok. Bu arada Armicik seninle işim bitmedi." Dedi ve gitti. Bahar arkadaşını yavaşça yerden kaldırdı ve yattıkları yere götürdü, yavaşça yatırdı yatağına, yastığın altından mendili çıkardı ve arkadaşının burnunu sildi. Armina'nın burnu çok fazla sızlıyordu, ilk defa saatlerce ağlamak ve isyan etmek istiyordu, ilk defa pes etmek istiyordu ve ilk defa ailesinden bu kadar nefret etmişti. Onu bir başına böyle bir hayatta yalnız bıraktıkları için nefret ediyordu ailesinden, boğulmak istiyordu kendi göz yaşlarıyla doldurduğu denizde.
"Ali'nin nerede dilendiğini biliyor musun?" Diye sordu Bahar'a.
"Evet. Neden ki?"
"Yarın Ali'yi de alıp gideceğiz buradan artık. Bıktım."
"Ne!?" Dedi Bahar şaşkınlıkla.
"Bağırma yarın gideceğiz ve gitmeden polise şikayette bulunacağız." Dedi Armina ve yattı. Bahar hala şaşkınlıkla arkadaşına bakıyordu.
"Yat artık Bahar yarın büyük gün." Dedi Armina ve Bahar kendine gelerek yattı. Bahar hala şaşkındı ama mutluydu, buradan kurtulacaktı ve yeni bir hayata yelken açacaklardı, acaba nereye gideceklerdi? Düşünceler Bahar'ı esir almıştı ama çok geçmeden uykuya dalmıştı.
"Anne?" Ufak kız annesini kaybetmişti, etrafına bakıyordu ama annesi yoktu.
"Anne neredesin? Ben kayboldum, göremiyorum seni." Dedi küçük ama annesi hala yoktu.
"Anne!" Bağırdı annesine hala gelmemişti annesi ve ağlamaya başladı küçük, hıçkıra hıçkıra ağladı. Gözlerini kapattı hala ağlıyordu, gözlerini açtığında dört yaşında değil dokuz yaşındaydı tekrar etrafına baktı aynı yerde oturuyor, aynı şekilde ağlıyordu.
"Anne gel artık, lütfen." Diye mırıldandı ama annesi yoktu. Gözlerini kapadı ve açtı bu sefer dokuz yaşında değil on dört yaşındaydı hala aynı yerde oturuyor aynı şekilde ağlıyordu kız.
"Anne bul artık beni. Bekliyorum bak, hadi anne..." yalvarıyordu annesi gelsin diye ama ne gelen vardı ne giden.
"Anne beni neden bulmuyorsun?"
Yaşlı gözlerini açtı Armina, sabah olmuştu ve bir kaç kişi uyanmış dilenmeye gitmişlerdi. Genç kızın içinde bir burukluk vardı, hala bekliyordu annesinin onu bulmasını ama kimse bulmuyor aksine daha çok kaybediyordu genç kızı. Düşündü genç kız eğer annem beni bulmuyorsa ben onu bulacağım.
"Bahar kalk hadi." Bahar gözlerini hızla açarak kalktı.
"Hadi gidelim, tamam kalktım." Dedi heyecanla, bu duruma kıkırdamıştı Armi, arkadaşı mutlu olunca o da mutlu oluyordu. Kol kola girip dilendikleri yere giderken bir bakkalın önünde durup içinde ki saate baktılar, saat dokuzu beş geçiyordu.
"Bence önce Ali'yi alalım." Dedi Bahar ve arkadaşıyla Ali'nin yanına gittiler.
"Ali!" Diye seslendi Bahar.
"Efendim Bahar Abla?"
"Seni buradan götüreceğiz. Hadi gel." Dedi Armina zaman kaybetmek istemiyordu. Ali şaşırmıştı, nereye götürecekler acaba diye düşündü.
"Nereye?" Dedi merakla.
"Bak Aliş çok vaktimiz yok, buradan gidiyoruz. Özgür olacağız tamam mı? Şimdi hadi gel bizimle." Ali Armina'nın bu sözlerine kafa salladı ve kızların yanına gitti. Özgür olacaklardı işte, mutlulardı. Onlar için yeni umutlar doğuyordu ve bu gün onlara siyah mürekkeple kazılacak acıların olduğu, mutlulukların olduğu ve umutların olduğu bembeyaz bir sayfa açılacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğün Şarkısı
Ficção Geral""Kaçalım buradan Bahar, daha fazla dilenmeyelim, dayak yemeyelim. Özgür olalım. Lütfen." Dedi Armina buram buram umut kokan sesiyle artık bu eziyetlere dayanamıyordu eğer biraz daha böyle olursa kafayı yerdi çünkü. "Nasıl kaçacağız ki? Nereye gideb...