Gözlerimi daha da sıkı kapatırken herhangi bir yerimde acı hissetmediğimi anladım.
İlk önce tek gözümü açıp etrafa baktım. Elini indirmişti.
Diğer gözümüde açıp gözlerinin içine bakmaya başladım.
Gerçekten de çok korkmuştum. Psikopat birisine benziyordu.
Yoğun bir hava vardı aramızda ve benim bunu bozmam lazımdı.
Gözlerimi kaçırıp kaçmak için yer aradım.
Sol eli ile beni duvara kenetlemişti.
Fakat sağ eli boştaydı.
Kendimi tam çıkmak için hazırlamıştım ki sağ elini de duvara yasladı.
Tekrar gözlerine baktım. Yoğun siyaha kaçan kahverengiye.
Uzun bir kızdım. Yani aramızda yaklaşık 1 karış vardı.
Belki daha fazla. Şu an bunları düşünmemem lazımdı.
"Gitmem gerek annem merak eder. Lütfen." diye yalvardım.
Artık dayanamıyordum gözümden yine bir damla yaş düştü.
Bunu gizlemek için başımı öne eğdim ve burnumu onun duymaması gereken bir şekilde çektim.
Hiçbir şey demeden arkasını dönüp gitti.
Bende durduğum yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
Eve vardığım zaman annem kapıyı açıp şefkatle bana sarıldı. Ah bide annem olmasa.
İştahım olmadığı için hemen odama gidip üstümü değiştirmeden yatağa yattım.
Sabah olunca ise hızlıca hazırlanıp işe gittim.
Henüz içeride tek tük insan vardı. Onlara selam verip çalışma masama oturdum ve çizmeye başladım.
Çok geçmeden yanıma o patron bozuntusu geldi "Selam güzellik. Günaydın. Bugün yine çok güzelsin."
Bu sözleri bana eski sevgilim olan Merti hatırlatmıştı.
Onun bu sözlerine karşılık yüzümü buruşturdum. Gerçekten iğrenç birisiydi.
Kendisi benim babam yaşında birisiydi.
Ama bize oturduğumuz evi ve bana iş verdiği için sesimi çıkartamıyordum.
Bu ise bunu fırsat bilip elinden geldiği kadar dokunuyor, sözleri ile taciz ediyordu.
Susuyordum çünkü annem için, susuyordum çünkü gerçekten bu işe ihtiyacım olduğu için, susuyordum çünkü lanet olsun ki para lazımdı.
Hiçbir şey demeden diyemeden çizimime devam ettim. Bir süre daha bakışları ile beni taciz edip iğrenç gülümsemesi ile gitti.
Günün sonunda herkes gitmiş ben ise kalem ve kâğıtlarımı topluyordum.
Çıkacağım zaman o ses beni durdurdu.
"Nihayet baş başa kalabildik."
Kahretsin ki haklıydı vücuduma hızla yayılan korku hormonu terlememe ve bacaklarımın titremesine neden oldu.
Her bir adımında sesim çıkmaz bir halde geri adım atıyor gözlerimi biraz daha büyütüyordum.
Artık kaçacak yerim kalmadığı zaman yüzüne yerleştirdiği gülümseme daha da iğrenç hale gelip midemin bulanmasına neden oldu.
Büyük bir adım daha atıp tam karşımda durunca elini sarı saçlarımdan geçirip kokladı.
Artık gözlerimden akmak için yalvaran sıvıyı istem dışı olarak akmaya başladı.
Elini bacağıma geçirip okşamaya başladı.
"Bırak lütfen." sesim kendinden aciz bir şekilde çıkmıştı.
Titriyordum.
Üstümde ki hırkayı zorla çıkartınca soğuk hava bedenimi esir aldı.
Beni öpmeye çalışınca aniden tüm gücüm ile ittim.
Ama benim gücüm onun gücünün yarısı kadardı. Ben ona ne yapabilirdim ki.
Kemerini çözmesi ile gözlerim oraya kaydı. "Şimdi zevkten bayılacaksın. Hazır mısın güzelim?" ağlamak üzereydim.
Gömleğinin düğmelerini yavaş yavaş çözmeye başladı. Bu sırada tam da yüzüme bakıyordu.
Ondan kaçmak için delik ararken bir anda erkekliğine vurup kaçmaya çalıştım. Acı dolu bir inleme bırakırken yerden siviti de almayı ihmal etmedim.
Daha bir kaç adım atmışken saçımdan tutup yere yatırdı. "onu görmeyi çok mu istiyorsun. Ona dokunmayı, ona temas etmeyi. Merak etme şimdi istediğin olcak." dedi.
Üstüme çıkıp pantolonumun düğmesini açıp aşağı indirdi. Ben bu sırada bağırıp çığlık atıyordum.
Beyaz kilodum ile kalınca parmağı ile kızlığıma dokundu. Kendimi kirlenmiş hissediyordum.
Üstüme abandığı zaman sertliğini hissettim. Beni çok korkutuyordu. Hemde çok.
Son bir ümit 'bırak' diye bağırdım.
O sırada daha önce duyduğum o ses tonu beni kendime getirdi.
"Baba bırak kızı!"
O müdür bozuntusu bir anda durup gözlerinde korku dolu bir kaç şey geçtiğini gördüm.
Hızlıca üstümden kalkıp kendine çeki düzen verdi.
"O-oğlum o istedi. Karşılığında para istedi. Tanıyorsun beni. Ben işinde gücünde namuslu bir adamım. "
Gözyaşlarımı silip hayret için de ona baktım babasına öyle bir bakıyordu ki sinir, kin daha belli olmayan bir sürü şey.
Ona hiçbir şey demeden benim yanıma geldi. Beni kucağına alıp yürümeye başladı.
Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Daha 24 saat geçmeden beni 2. Defa tecavüzden kurtarmıştı.
Parmakları çıplak tenime dokunurken hem huylanıyor hemde daha da çok utanıyordum.
Tuvalete girip beni yere bıraktı. "Üstüne başına çeki düzen ver." diye sert bir şekilde konuşup arkasını döndü.
Pantolonumu yukarı çekip aynanın karşısına geçip elim ile saçlarımı taradım, elimdeki siviti de giyip son olarak yüzüme su çarptım 'dönebilirsin' dedim.
Önüne dönünce gözleri üstümde takılı kaldı. Yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirip "Dün gece çok görmemiştim. Sivitim yakışmış." dedi.
M harfine baskı yaparak. Yüzüm daha da kızarırken gerçekten de üstümdeki sivitin onun olduğunu fark ettim.
Herkese merhaba. Uzun zaman oldu biliyorum ama bir sürü olay oldu. Bunun için sizden çok özür diliyorum. Biliyorsunuz ki hikayemin bazı bölümleri +16 bazı kısımları +18 olacak. Bunları olacağı zaman size bildiricem. Ve sizin durumunuza göre yani isteyip istemediğinize göre yazmayı düşünüyorum. Hepinizi çok seviyorum. Çok çok öpüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık (+16)
Novela JuvenilAnnesi ile yaşıyan yetim bir kızın hikayesi. Issız sokokta ilerlerken kalbim adete dışarı fırlayacaktı. Buralar pek tekin yerler değildi ve ben bu yüzden çok korkuyordum. Ve sanırım korktuğum başıma gelmişti. O ses. O cümleler. "Evin yolunu mu bul...