İyiler var olmaya çalışırken, kötüler her geçen gün yok ediyordu onları. Kalbi iyilik dolu olup yüzünde tebessüm olan insanların azaldığı bir zamanda ruhunu mutluluğa adayanlarin olduğu bir evrende kötülüğün barınması zordu. Fakat evren kötü bir oyun oynadı. Herkesi Ruhsuzluğa burundurdu. Tüm galaksiyi karanlığa gömdü...
Güneş, Venüs de 2. ye batarken Dünya da henüz 1. doğuyordu. Gezegenler arası yolculuklar sürerken insanlarda islerini yetiştirme telaşı ile bir yerlerde bir şeylerle uğraşıyordu.
Ruhsuzluğun hakimiyetini giderek arttırması gökyüzündeki aydınlığı karanlığa bularken dünyanın batı kısmında küçük bir kolonide yaşayan genç kız ise içindeki iyilik ile tekrar açıyordu gözlerini dünyaya. Dışarıdaki karanlığa rağmen içindeki ışık ile hayata tutunmasının sebebi olan gülümsemesi ile selamliyordu günü.
Adı gibiydi... Yaşadığı evrendeki karanlığa, bulunduğu ortamdaki mutsuzluğa karşı hayatı pozitif karşılıyordu. Etrafındaki herkese enerjik davranıyor, iyilik için yaşıyordu.
O Yaşam'dı. ÖZELLİK' e aydınlık olacak, ruh u yeniden diriltecek kişiydi...
~○~○~○~○~
''Ulu Bilge Ak? Bizi bu karanlıktan kurtaracak kişiyi bulabildiniz mi sonunda?''
Dünyadan uzaktaki bir gezegende, Orta yaşlarda ki bilge Uranüs, yıllardır içinde bulundukları bu karanlık evrenden kurtulmak için Ulu Bilgesi olan Ak Fırtına ile aramalar içindeydi uzun zamandır. Sayılarının her geçen gün daha azalması ve RUH özelliğini taşıyanların artık RUHSUZ lar tarafına geçmesi nedeniyle dünyadan uzakta bulunan DÜZEY adı altında bir gezegenin kimsenin bilmediği bir yerinde yaşamaya devam etmeye çalışıyorlardı.
İçinde ÖZELLİK bulunan her çocuğu burada kurdukları bir sistem ile eğitiyor ve RUH olmaları için yetiştiriyorlardı. Hayatlarını bu işe adayan bilgelerin çoğu karanlık taraf ile olan savaş sonucu yok olmuşlardı. Sayıları günden güne daha çok azalırken Ulu Bilge'nin geleceği görmesi ile bir umut isigi doğar. ÖZELLİK'in ilk oluştuğu yer olan bu gezegende yıllar önce gerçekleşen bir patlama sonucu ÖZELLİK sadece DÜZEY de değil evrende hayat bulunan diğer gezegenlere de sıçramıştı. Bu sebeple seçilmiş kişiyi bulmaları daha da zorlaşmış ve çember daha çok daralmaya başlamıştı...
''Ulaşabildiğim tüm zihinlere ulaşıyorum Uranüs. '' demişti yaşlı ihtiyar oturduğu koltukta. Bedeninde ki çöküntü, sesinde ki yavaşlık onun her geçen gün daha da yıprandığını gösteriyordu. ''Ama hala onu bulamadım.''
''Sizce hala var olmadı mı?''
''Bence oldu. Ve içinde taşıdığı özelliğin hala farkında olmadığı için ona ulaşamıyoruz.''
Sözünü bitirdikten sonra değneğinden destek alarak küçük cam kenarına gitti. Karanlığa gömülmüş aydınlığa baktı bir süre düşünceli gözlerle.
''Peki şimdi ne yapmamızı istersiniz?'' diyerek hemen arkasına geçti yardımcısı Bilge Uranüs de. Orta düzeyde, omuzlarına gelen gri ile siyah karışımı saçları ve uzun sakalları ile daha gençti diğer bilgelere göre. Genç yaşta Özelliğini fark etmiş ve Ulu bilgeden eğitim alarak kendini geliştirmişti. Kısa sürede ise RUH ların bilgelerinden biri olarak en genç bilge olmuştu.
''Yapılacak tek şey beklemek. Elbet bir gün belli edecek kendisini.'' dedikten sonra dışarıdaki karanlık yüzünden kurumuş çiçeğine su verdi parmaklarından akan su ile.
~○~○~○~○~
Yattığı barınaktan çıktıktan sonra esen rüzgar ile bedeni ürpermişti. Köşede duran eskimiş bir pelerini üzerine geçirip çarşıda satmak için hazırladıklarının olduğu sepeti alıp yola koyuldu hemen genç kız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZELLİK
Science FictionUzun yıllar sonra, evrende sadece dünyanın bir gezegen olarak yaşam bulundurmadığı ve samanyolu galaksisinde ki bir kaç gezegen ile bağlantısının olduğu bir zamanlarda insanlarda farklı yönler keşfedilmiş. Kimi insan kendinde ki bu farklılık nedeniy...