-3.Bölüm-

650 63 12
                                    

Kalbim...Bu kadar ağırlığın altından kalkabilecek mi?Cevabını bilmediğim sorulara bir yenisi daha eklendi.Simay ile konuşuyordum.Ama eskisi kadar yakın olabilecekmiydim?İçime akıttığım gözyaşlarım dışarı akmak için çabalarken daha ne kadar yaşayabilecektim?

Yatakta bir kez daha döndüm.Evde ki sessizlik iyice sinirimi bozmaya başlamıştı.Yastığı alıp kendimi boğmaya çalıştığımda iyice delirdiğime emindim.Erim'i arasam derstelerdi ve cevap veremezdi.

Yorganımı tekmeleyerek yataktan kalktığımda okulun ilk haftasından devamsızlık yaptığıma pişman oldum.Ama dünden sonra kendimi çok iyi hissetmemiş daha doğru Talya ve Güney'i birlikte görmemek için Cuma ile haftasonunu birleştirme kararı almıştım.Sabah ne kadar erken kalkıp bizimkilerle kahvaltı etsemde sonra uyumuştum.

Merdivenin son basamağına geldiğimde dağınık solan ve mutfağımıza lanet ettim.Evi temizlemeye gelen Aysel Abla sadece pazartesileri biz okuldayken geliyordu.Ve pazartesinden beri ahıra dönmüş evimiz hiç iyi görünmüyordu.

Mutfağı sıkıntıdan toplamaya başladığımda sandığımdan daha hızlıydım.Sandığımdan daha çabuk toparladığım mutfağa alıcı gözüyle süzdükten sonra gözüm telefonda ki saate kaydı.

11.25

Erimlerin dönmesine nerden baksam 6 saat vardı.Evde de toplanacak bir yer kalmamıştı.Kimsenin evde olmamasını fırsat bilerek küçükken yaptığım gibi buzdolabını açtım ve boş boş incelemeye başladım.Eğlenceli (!) aktivitem beş saniye sürdü.Çünkü dolapta ekmek ve peynir dışında hiçbir şey yoktu.

Sıkıntıyla nefesimi dışarı üfledim.Odama çıkıp hızlıca üstümü değiştirirken bu akşam duş almam gerektiğini aklıma not ettim.Yağlanmış saçlarımı bereyle kapattığımda telefonumun arkasına 50 tl koydum ve siyah botlarımı giydim.Aynada son kez kendime baktım ve koşarak merdivenlerden indim.

Dışarı çıktığım an tenimi donduran soğuk rüzgar ile mutluluktan yoksun bir gülümseme takındım yüzüme.Bahçıvana selam vermeden bahçeden çıktım.Daha yeni yürümeye başlamıştım ki görmeye alışık olduğum siyah motor önümde durdu.Rüya olmasını istediğim görüntü hala gitmezken gözlerimi kapatıp açtım.Güney kafasında ki kaskı çıkarmış ne yaptığımı çözmek istercesine yüzüme bakıyordu.

"Senin burda ne işin var"

"Erim sabah kötü göründüğünü ve aklının sende kaldığını söyledi.Ben de derse girmemek için seni bahane ederek kaçtım."dedi elinde ki kaskı bana uzatarak.Kaskı elimle ona doğru ittim ve yürümeye devam ettim.Motorun sesini duyduğumda daha hızlı ilerlemeye başladım.Duygularımla başa çıkamayacak kadar acizken Güney'in yanında geçireceğim 1 saniye bile benim için tehlikeliydi.

"Nereye gidiyorsun?Ben bırakayım."

"Köşede ki markete.Yani bırakmanı gerektirecek bir durum yok"

"Tamam o zaman"

Motordan hızlıca indi ve kaskı motora takıp yanıma geldi.Anahtarı cebine soktu.Ben olduğum yerde durmuş onu izlerken beni hiç takmadan yürümeye başladı.

"Hadi gelmeyecek misin?"

Hızlı adımlarla temposunu yakaladım ve yanında yürümeye başladım.Sokağı sadece ikimizin ayak sesleri dolduruyordu.Etrafa baktığımda ise camın önünde çaktırmadan bizi izleyen teyzeleri,bize bakıp fısıldaşan küçük çocukları ve ayıplayan bakışlı amcaları görüyordum.Bu durum komiğime gitmiyor değildi.Benim gibi biri ile Güney gibi birinin arkadaş olmasını yadırgıyorlardı.İki yıl boyunca az çektirmemiştim sonuçta.Her hafta gelen ambulanslardan tut ki diğer mahalleden duyulan müziklerime kadar bana katlanmışlardı.Bugüne kadar ise Burak,Erim veya Simay dışında beni kimse ile görmemişlerdi.

Başrol ♣️.   [Ara Verildi.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin