ANILAR

65 3 1
                                    

Caddeler sanki git gide daralıyordu.Hıçkırıklarım boğazımda düğümleniyor,gözyaşlarıma hakim olamıyordum.Attığım her adımda hayal kırıklıklarım beni takip ediyordu. James'in bana yaptığını yediremiyordum.İnsanların arasında yürüyen ruh gibiydim.Caddenin kalabalığına rağmen kendimi çok yalnız hissediyordum.Bir köşeye oturdum ve sessizce ağlamaya devam ettim. Carla bana hüzünlü bir şekilde bakıyordu.''Ona da kendine fırsat ver tatlım!'' dedi.''Hayır!'' diye haykırdım.Hayır istemiyordum.Onun hakkında hiçbir şey duymak istemiyordum.Kulaklarımı kapattım ve hıçkırıklarımı tekrar serbest bıraktım.Buğulu gözlerle tekrar etrafıma baktığımda Carla yoktu.

Eros bu sefer işleri fena karıştırdı.Sanırım biran önce eve gidip kendimi odama hapsetmek istiyordum.Kendime müebbet ilan edip yatağıma sonsuza dek zincirlenecektim. Son kalan gücümle ayağa kalktım ve sendeleyerek yürümeye başladım.Birkaç kişiye çarpmış olma ihtimalim yüksekti fakat ne umursayacak gücüm ne de yetkim kalmıştı.Saatlerce caddelerde yürüdüm.Hava çoktan kararmıştı.Evin kapısına geldim ve derin bir nefes aldım.Telefonumun kilit ekranını açtım.On iki cevapsız aramayı görünce yüksek bir ihtimalle soru yağmuruna tutulacağımı anladım.B planı olarak kaçış yöntemlerini düşünmeye başladım.Düşüncelerim kapının açılmasıyla uçup gitti. Adam'ın sert ve soğuk bakışlarına maruz kaldım.''Saatin kaç olduğunun farkında mısın küçük hanım?'' dedi mesafeli bir şekilde.Umursamadım.Omzundan teğet geçerek odama koştum.Odamın kapısını kilitledim ve olduğum yerde kalakaldım.Sırtımı kapıya verdim.Yavaşça kendimi yere bıraktım.Karanlık odada bir başıma kalmıştım.Yine..

Kapının tokmağı yavaşça dönmeye başladı.

Adam: Mia kapıyı açar mısın? Konuşmamız gereken bir konu var.

''Beni rahat bırak! Yarın konuşuruz.''

Adam: Peki öyleyse, buradan söylüyorum. Eşyalarını hazırla,yarın taşınıyoruz.

Bunu duyduğumda nutkum tutuldu.Ayağa kalkıp kapının kilidini açtım ve ''nee ?'' diye şaşkınlığımı dile getirdim.Konuşmuyor,ifadesiz bir suratla bana bakıyordu sadece.''Dediğimi yap hemen!'' diyerek konuşmayı sonlandırdı.Annemle olan anılarımızın olduğu bu evi terk etme fikri,James'in ihanetinden sonra sert bir tokat gibi yüzüme çarptı.

***

İlklerim her zaman burada yani doğup büyüdüğüm bu evde olmuştu.İlk adımlarım,ilk düşüşüm ve en önemlisi ilk anne dememdi.

Bir keresinde ailemle paintball maçına gitmiştik.Her defasında ilk vurulan ben oluyordum ve sakarlıklarımla başa çıkamayıp düşüyordum.Her zaman olduğu gibi bu seferde düşüp vurulmuştum.Bu sefer James'in hedefi olmuştum.Karşıma geçip alaylı bir ifadeyle güldü.Bir ağacın kenarına oturdum.Gözlerim yanıyordu,boğazımda düğümler oluşmuştu ve ağlamaklı çıkan sesimle hıçkırığa boğulmuştum.

Kadifemsi ses bana yaklaşıyordu.Başımı kaldırıp baktığımda telaşlı gözlerle beni inceleyen annemi gördüm.Temkinli davranıp yanıma usulca yaklaşıyordu.''Tatlım,iyi misin? Ne olduğunu anlat bana'' demesiyle bir kez daha hıçkırdım.Boğuk çıkan sesime aldırmayıp konuşmaya çalıştım.''Dü-düştüm!'' diye kekeledim.''Mia,düşmeden kazanılan galibiyetlerin değerini bilemezsin.''

***

Annemin öldüğü gün benim son düştüğüm gün sanıyordum. James bugün yanıldığımı kanıtladı.Bir kez daha uçurumun en dibine çakıldım. Her tökezlediğimde elimden tutup kaldıran el artık yoktu.Tutunacak dallarım kırılmış onunla birlikte hayallerim de kaybolmuştu.Elimde ne bir zafer ne de bir yenilgi vardı. Arafta kalmış gibiydim, ne cennet ne de cehennem..

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin