"Hepinizin dikkatinin bende olmasını bekliyorum!"dedi Bayan Hillman ve sınıfın susmasını bekledi. Yeni sınıfında gözlerini gezdirdi ve gördüğü görüntüden hiç hoşnut kalmadı. Hepsinin saçları boyalı popülerler, onların takipçileri, okulun kötü çocukları... Sanki hepsi ona inat aynı sınıfa düşmüştü. Yüzünü buruşturdu ve burnunun dibinde oturan kıza baktı. Kumral bir kızdı ve yaşıtlarına oranla çok daha küçük gösteriyordu. İri gözleri onu sevimli göstermekle kalmıyor, aynı zamanda zeka ve heyecanla parlıyordu.
Bayan Hillman onun yanındaki çocuğa baktı. O ikisi farklıydı.' Aaaaa... Evet! Bunlar şu çalışkan çocuklar...' diye düşündü.
Sınıfa döndü ve " benim kurallarımı herkes bilir, sınıfımda konuşmaya iznim yok. ve isteseniz de istemeseniz de çok çalışacaksınız. Geleceğiniz bu günlere bağlı, iyi değerlendirin. Şimdi geçen seneyle ilgili küçük bir sınavımız var. Bunu hemen bitireceğiz, bakalım kimler tatide tekrar yapmış."dedi. Sözü bitince sınıf uflayarak kağıtlarını aldı.
"İlk dersten sınav olmaz ki... Daha tatilden yeni döndük. Tatilimizi hiç mi merak etmiyorsunuz?" dedi esmer bir oğlan. Sırasında yayılarak oturmuştu, anlaşılan fazla rahattı.
Sınıf kıkırdadı. Demek ki sevilen bir çocuktu.
"Artık yetişkin olduğunuzu farz ediyorum bay Corbin McCray." dedi öğretmen sakince. İlk dersten sinirlenmek istemiyordu. " Başlayabilirsiniz ." dedi.
Sınıf sınava yoğunlaşırken Bayan Hillman öğrencilerini izliyordu.
Adriana
Tatilde iyi ki de dersleri gözden geçirmişim. Sınavım güzel geçti. Ama şu Bayan Hillman'dan korkuyorum. Tüm ders beni süzdüğünü hissettim. Umarım o beni sever. Çünkü ben hep sevilen, örnek gösterilen şirin bir öğrenci olmuşumdur.
Bu seneki sınıfımda hiç hoş tipler yok. Yani tipleri hoş ama sorun da orada, hepsi boş kafalı. Kızlar güzellik bağımlısı, erkekler de kız hastası... İyi ki Robert var. Hayatımda kendime uygun bulduğum birkaç arkadaşımdan biri.
Öğle yemeği için kafeteryaya indim. Robert arkamdan geliyordu. Yemeğimizi aldık ve Lucy'yi bulup yanına geçtik. Lucy, ben ve Robert hep birlikte takılırız. Okuldaki en düzgün üçlü biziz yani. Birlikte tatil anılarımızdan söz ettik. Lucy Türkiye'ye gitmiş ve hayran kalmış. Robert hep Orlando'da takılmıştı zaten, birlikte plaja falan gitmiştik. Lucy yanımızda olamadığı için onu çok özlemiştim. Bu yüzden teneffüs iyi geldi. Yemeklerimizi bitirip bahçede dolanmaya başladık. Herkes tatilden dönmüş, bronzlaşmıştı ben bronzlaşmayı pek sevmediğimden peynir kalıbı gibi geziyordum. Robert diğer erkeklerle basketbol oynamaya gitti- o çok iyi bir basketbolcudur benim aksime uzun olduğundandır belki- o gidince biz de Lucy'le kütüphaneye gittik. Orası bizim klasik mekanımızdır zaten. Birkaç Türkçe kitap araştırdık. Türkçe bizim seçmeli dersimiz ve çok da parlak olduğum söylenemez, ama Lucy tam bir Türkiye hayranı olduğu için onu kıramadım.
Öğle teneffüsü bittiğinde Lucy'den üzülerek ayrıldım, ne yazık ki aynı sınıfta değiliz bu sene. Sınıfa tek başıma gittim ve hemen yerime geçtim. Sınıfımda kimler olduğu umrumda bile değildi. Zaten biliyordum 'cool' züppeler bizdeydi. Gerçekten çok şanslıyım(!)
Günün bitimine kadar derslerde takıldım. Herkes derste tatil anılarını falan anlatıyordu ama şanslı ben, çok aksiyonlu bir yaz geçirmemiştim ve susup oturmayı tercih ettim. Robert de benimle aynı stratejiyi uyguluyordu.
Okuldan sonra evlerimize doğru yavaş yavaş yürüdük. Yakın oturuyoruz, aynı caddede. Lucy'nin evi ilk evdir, o yüzden ilk o gitti. Sonra ben de evime gittim ve Robert'i yalnız bıraktım.
Evde yapacak pek bir şey yoktu, ne de olsa okulun ilk günü. Biraz kitap okudum, annemle falan sohbet ettim.
Annemle 'okulun ilk günü' konuşmalarımız genelde şöyledir: " Eeeee tatlım, Robert ve Lucinda( Lucy'nin orijinal ismi Lucinda ama biz ona Lucy deriz.) nasıllar? Senin günün nasıl geçti?"
"İyi işte, klasik bir gün."
Ve benden yeterli cevabı alamayan annem şöyle devam eder:" Arkadaş edindin mi?"
Annem okulumdaki tiplerin %99'undan nefret ettiğimi bilir. Ama yine de bu soruyu sorar. Acaba bana 'İneeeek' diyen züppelerle karşılaşsaydı böyle devam eder miydi diye düşünüyorum.
"Anne benim zaten arkadaşlarım var. Başka arkadaşa ihtiyacım yok. Sorduğun için teşekkürler." deyip onu geçiştirdim. Evet, bazen hain olabiliyorum. Ama bu devirde kaç kız annesine ' Günüm mükemmeldi, harika arkadaşlarım ve süper bir hayatım var. Seni çok seviyorum annecim." tarzı bir konuşma yapar ki? Şahsen ben yapmam.
Böyle bir akşamdan sonra da yatağıma uzandım ve hemen uyudum- sabah erken kalkmak ve bir sürü sürtükle aynı havayı solumak bünyeyi yorar dostlarım!
Umarım beğenirsiniz. Bu bölüm karakterlerle bir tanışma gibi oldu. Gelecek bölümler heyecanlı olacak merak etmeyin:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Tanesi-ASKIDA-
Roman pour AdolescentsKüçük masum bir kız ve onun arkadaşları... Hepsi de çok çalışkan ve terbiyeli- belki de fazla... Ancak bu masumiyet okulun gözdesi tarafından bozulabilir. Okulun gözde çocuğu ve gözde kızı ile hayat hiç de kolay değil. Adriana, Robert ve Lucy'nin ok...