five

237 24 43
                                    


Birkaç gün okula gitmemeye karar veriyorum çünkü dün Ed dışarıda bisiklet sürerken düşmüş,ben de onu almaya giderken yağmur başlayınca beraber epeyi ıslanmıştık. Eh,anlayacağınız üzere ben de şifayı havada kapmışım. Bu sebeple sabah uyandığımda kendimi burnum tıkalı,boğazlarım ağrırken buluyorum basitçe.

Yatağımda yatarken dışarıda abartılı bir yağmur yağıyor, hava resmen bulutların sıklığından kararak gece gibi olmuş. Gerçekten her yer oldukça karanlık, yağmur yağarken çakan şimşeklerle ara ara aydınlanıyor odam. Elimi yatağın üstünde gezdirip peçetelerden birini alarak burnumu siliyorum ve öksürerek kapıma arkamı,cama yüzümü dönüyorum ve siyah tülden yapılma,içeriyi kesinlikle göstermeyen perdemi narince iteleyip dışarıya bakıyorum. Şimşekler çakarak yüzümü aydınlatıyor,çok kısa bir sürecik sonra da inleyen bir gök gürültüsü odamı sarsıyor. Oldum olası yağmuru,sonbaharı ve kışı sevdiğim için bu manzara beni biraz gülümsetiyor. Gözlerimi kapatıp avcumdaki peçeteyi burnuma dokundurarak iç çekiyorum ve uyumak için uyuşuk,hastalıktan yorgun düşmüş vücudumu yatağa doğru serbest bırakıyorum. Bir süre böyle yattıktan sonra annem içeri giriyor ve yanıma oturuyor. "Mace,tatlım? Daha iyi misin?"diye sorduğunda kafamı usulca ona doğru çevirip öksürerek başımı onaylarcasına aşağı ve yukarı sallıyorum. Yüzünde üzgün bir ifadeyle bembeyaz elini kazağının içinden çıkararak uzatıp alnımı,saçlarımı okşuyor geriye doğru. Hangi anne çocuğunun hasta ve mutsuz olmasına dayanabilir ki zaten?

"Pietro'dan ne haber?"diye sorduğunda istemsizce burnumun direği sızlıyor çünkü uzun süredir onunla görüşmüyoruz,gözlerimi kapatıp yutkunuyorum. "O iyi. Sorunumuz yok,anne."dediğimde bana inanmıyor ve hafifçe alnımı okşamaya devam ediyor. Ona güveniyorum,onu seviyorum,onun mutlu olması için her şeyi ama her şeyi yapabileceğime rağmen elimden o an bir şey gelmiyor. "Yorma kendini,haydi. Ben iyiyim,biraz uyumalıyım."diye kestirip atarken dolmuş ela gözlerini görebiliyorum ama ses çıkarmamak için zor tutuyorum kendimi. Eğilip alnımdan öpüyor ve ateş gibi olan tenimden soğuk ellerini çekerek odamdan çıkıyor. Merdivenler inilirken ağlama seslerini duyuyorum,çaresizliği beni öldürüyor. Ses çıkarmıyorum ve dolan gözlerimi kapatmadan önce yüzümü pencereye,sırtımı kapıya dönüyor ve örtüme iyice sarınıyorum. Gözlerimi kapattığım anda minik yuvarlak yaşlar arka arkaya boşalmaya başlıyor. Elimdeki peçeteyi bırakarak kendimi koruma amaçlı cenin pozisyonuna geçerek yorganın içine giriyorum. Kollarımı dizlerime sararken sessiz sessiz ağlamaya devam ediyorum,her zaman yaptığım gibi. Gök gürlese korkmuyorum,şimşek çaksa aydınlanmıyorum. Yuvarlak yaşlarım gözlerimden,ıslak kirpiklerimi çevrelediği gözlerimden kurtulup yatağa doğru kayarlarken uykuya yenik düşüyorum.

Böyleyim işte,hep ağlıyorum.

Yatağıma çöken bir şeyin hissiyle gözlerimi kırpıştırarak açıyorum.

Kollarımı dizlerimin etrafından çözerek acıyan,gözyaşlarıyla kurumuş kirpiklerimi kırpıştırarak yorganı kafamdan biraz aşağı çekiyorum ve gözlerimi yatağımda oturan kişiye çeviriyorum.

"Selam!"

Gözlerim büyürken hızla doğrulup sırtımı yatağın başlığına yaslıyor ve kaşlarımı çatıyorum. "S-senin burada n-ne işin var?"diye aptalca kekelerken gözlerimin etrafını yeni uyanmış tavrı olan göz ovuşturma taklidiyle siliyorum. "Hasta ziyaretine geldim?"Kıkırdıyor ve elindeki karton,kapaklı bardağı bana uzatıyor. Kaşlarımı kaldırarak bir süre yüzüne bakıyorum,okuldan geldiği çok belli ve yağmurdan beyaz,dolgun saçları ıslak. Üstünde havanın soğukluğuna rağmen beyaz,ince bir tişört var ve altında da okulun vermediği belli olan siyah bir eşofman. Tek omzunda çantası asılı ve gülümsüyor. Şüpheyle uzanarak elindeki karton bardağı alıp kapağını açarak içine bakıyorum. "Sokovya'ya özel bir çorba çeşidi."diyor bardağı göstererek. "Ve tamamen vegan,hani belki öylesindir diye söylüyorum."diye ekliyor ve kıkırdayarak odama bakınıyor. Bir süre elimdeki sıcak bardağa bakıyorum ve dudaklarıma götürüp birazını içerken iki elimle de bardağı kavrıyorum. 

black&white • pietro maximoffHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin