1 hafta sonra
Michael'ın kotluğa oturmuş masmavi renge boyanmış odası belki milyoncu kez inceliyordum.
Kolum, koltuğun üzerinde duruyordu. Kafamı kolumun üzerine koymuştum. Michael birden gülmeye başladı. "Senin moda anlayışın yıl geçtikçe çirkinleşiyor."
Üzerimde Luke'un ceketi vardı. Altıma, pudra rengi bir pantolon ve yeşil yağmur çizmelerimi giymiştim. Gülümsedim. "En azından artık saçımı kahkül kesmiyorum."
Michael gülümseyerek kafasını salladı. Michael derin bir nefes aldı. "Yanındayken, sinir olduğun davranışlar aklından çıkmıyor, fakat gidince vicdan azabı kadar büyük, güzel olan anılar gözüne giriyor."
Michael'a baktım. "Evet öyle."
"Onun çekingen davranmasından nefret ederdim. Sürekli bir şeyleri yapacağım diye yapmamasından nefret ederdim. Şimdi bunlar aklıma bile gelmiyor. Sanki hiç kötü anımız yokmuş gibi."
Dudağım titredi. "Alışamadım Michael."
Michael gözyaşlarını gömleğinin kolu ile sildi. "Çok ağır Vanetta. O bizim dostumuzdu."
Ağlamamak için kafamı başka bir tarafa çevirdim. O esnada, Michael'ın telefonu titredi. Mesaja baktı ve birden ayağa kalktı.
"Bir arkadaşım gelmiş. Ondan bir şey alıp geleceğim."
Kafamı salladım. Michael hızlıca odadan çıktı. Gözlerimi yeniden odaya çevirdim. Bir demire asılmış olan kıyafetler tek kişilik bir su yatağı. Kocaman bir çalışma masası vardı fakat o masayı sadece ayaklarını uzatmak için kullanıyordu.
O sırada üzüntümün ağırlığı yok olmuş gibi kendimi düşündüm. Başka bir iş aramalıydım. Bu süreç içinde başka bir eve taşınmak mantıklıydı. Zaten ailem de evde kalmamdan pek hoşnut değildi. Kendi hayatımı oturtmalıydım. Luke gibi üniversiteye gitmiyordum ama en azından kalıcı bir iş bulabilirdim. Garsonluk, kitapçılık ne olursa.
Ayağa kalkıp çalışma masasına yürüdüm. Oradaki fotoğraflara yeniden bakmak istedim. Ashton iyi giyinmişti biz ise mezuniyet keplerimizi ellerimizde tutuyorduk. Calum'u öptüğüm için, Calum benden uzak duruyordu. Hiç gülümsemiyordu.
Calum'un beni ittiği bir fotoğraf vardı. Luke, Michael ve ben bir barda oturmuş shot atarken fotoğrafımız vardı.
Onu çok özlüyordum! Kafamı eğdim. O zekiydi ve yapacağı çok şey vardı. İnanıyordum. Biliyordum. Gözlerimin dolmaması için kafamı çevirdim. Michael'ın dolabına doğru gittim. Onun tişörtünden alacaktım. En azından birinin hala benimle olduğunu hissetmek isterdim.
Aşağıdan gelen araba sesi ile Michael'ın aşağıda işinin bittiğini düşündüm. Koşarak dolabın yanında duran cama baktım. Bana işinin olduğunu aşağıya inip geleceğini söyledi. Cama yaklaştığımda, kamyonetine sertçe vuran Calum'u gördüm.
Aman tanrım! Calum buradaydı! Calum buradaydı! Kan yanaklarıma toplandı. Çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum. Michael elleri ceplerinde ona bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Camdan yüzümü çektim ve etrafa baktım. İçimdeki ona sarılma isteği dinmiyordu. Bana sarılsa, ayakta kalmak için çok iyi bir neden elde edecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill with my heart
FanfictionBir gün gençliğimiz kayıp giden bir yıldız olacak. @Katharineblack