3 hafta sonra
Hediyelik eşya mağazasından çıktıktan sonra Sophia'ya el salladım. Yeni bir iş bulmuştum. Burada mutlu olduğumu söyleyebilirdim. Çantamı omuzlarıma geçirdikten sonra evime doğru yürümeye başladım.
Michael'ı o günden sonra bir daha hiç görmedim.
Calum yanıma gelmedi.
Calum beni geri bile aramamıştı.
Herkes benden uzaklaşmıştı. Artık dertlerim vardı. Üzülecek çok şey vardı. Keşkelerim hepsini geçerdi.
Telefonu çıkarttım. Calum'u aradım. Başka bir sesli mesaj daha bıraktım. "Bunları acaba dinliyor musun Calum? Yoksa sadece 'sil'e mi basıyorsun? Bence dinlemiyorsun. Merak etme bir şey kaçırmıyorsun, hala sana çok ihtiyacım var."
Telefonu kapattım. Ona kıralamıyordum bile. Dişlerimi sıktım. Eve yaklaşmıştım. Bu üç hafta içerisinde kendimi hiç olmadığım kadar yaşamış hissetmiştim. Gençliğim, yaşlanmaya doğru gidiyordu. Apartmana girdim. Merdivenlerden hızlıca çıktım ve pembe püsküllü anahtarımı çıkarttım. Annem yine kapımın önüne cupcake bırakmıştı. Gülümseyerek paketi kucağıma aldım ve eve girdim.
Kapıyı ayağımdaki topuklular ile kapattım. Hızlıca mutfak masasına cupcakeleri bıraktım. Kutunun üstündeki nota baktım.
"Tatlıyı yeme, akşama yemek getireceğim."
Gülümsedim. Elbette yiyecektim. Evimin, annemin evlerine yarım saatlik yürüme mesafesi olması mükemmel bir şeydi. Kutuyu açtım ve böğürtlenli olanı yemeye başladım.
Üzerimdeki eteği hızlıca çıkartarak holün ortasına fırlattım. Sabah çıkarttığım yatmalık kıyafetlerimi üzerime hızlıca geçirdim ve saçlarımı topuz olacak şekilde topladım.
Keki kutuya bıraktım ve hızlıca salona doğru yürümeye başladım. Tam o sırada kapım çaldı. Sevinçle kapıya doğru geldim. Kapıyı açar açmaz yere yığılmak istedim.
Calum tam karşımda duruyordu. Onu kamyonetine binerken görmüştüm ama bu kadar yakın görmemiştim. Uzamıştı. Vücudu eskisinden daha kalın duruyordu. Yanakları yine aynıydı. Saçları biraz daha kısaydı. En azından artık anlını görebiliyordum.
"Adresi annenden aldım."
Kafamı salladım. Elindeki yemek kutusunu verdi. "Bunu sana vermemi istedi."
Kafamı sallayarak elinden yemeği aldım. Hızlıca mutfak masasının üzerine baktım. Amerikan mutfak olduğu için dağınıklık göze çarpıyordu.
"Teşekkürler."
Calum, ellerini ceplerine sıkıştırdı. "Seni beklemiyordum."
Calum sertçe baktı. "Ben de beklemiyordum."
Heyecanla onun yüzüne baktım. "İçeri gelsene."
Calum kafasını sallayarak evime girdi. Hızlıca salondaki koltuklarımın üzerinde tişörtlerimi ve sütyenlerimi aldım. "Biraz dağınık."
Calum kafasını hayır anlamında sallarken kapıyı kapattım. "Hayır önemli değil." Elimdeki tişörtleri hızlıca odama götürdüm. İçeri tekrar geldiğimde, Calum sadece bana baktı.
"Zayıflamışsın."
"Üzüntüdendir."
Calum, zayıflamışsın diyene kadar bunun farkında bile değildim. Hızlıca ellerimi saçlarıma geçirdim. Calum derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill with my heart
FanfictionBir gün gençliğimiz kayıp giden bir yıldız olacak. @Katharineblack