2.Bölüm

50 5 0
                                    

17 yil sonra
Kendi doğum günüme gitmek istememem size biraz saçma gelebilir ama annemin gittiği günü kutlamak vede 16 yıldır mum üflerken annemin gelmesini dilemekten ve dileğimin gerçekleşmemesinden yoruldum.Sabahtan beri Melek Teyze ve Ayça'nın zoruyla denediğim bu on beşinci elbiseydi aslında bu siyah elbise belime biraz bol gelmişti.Melek Teyze hep benim belimin inceliğini annemden aldığımı söylerdi.Ben bu durumdan şikayetçiyken annemin memnun olduğunu da vurgulardı.Aslında tek belimin incelığını değil huylarımı da annemden aldığımı söylerdı hep oda benim gibi sessiz insanlarla ilişkisi güçlü olmayan,kendini çevresinden soyutlayan,duygularını içinde yaşayan biriymiş.Ayça ben düşüncelere dalmişken elbisemde karar kılmıştı bile siyah mini straplez elbiseyi bel kısmını tadilata götürmek amacıyla satın aldık.Yol boyu ela rengi olan gözlerimi ön plana çıkaran göz makyaji yapmamı,beyaz olan tenime yakişacak takilari bana anlatarak geçirdi,Melek Teyze bu konudan biraz uzak duruyordu çünkü kendisine katilmasi için Ayça ne sorsa "ben anlamam kızım bu konulardan diyordu." Ayça sürekli beni fırçalardı neymiş belim çok inceymiş sürekli siyah giyinirmişim.Siyah şişmanların rengiymiş. Kendisi hep bana kendini örnek verdi.Kendisinin balık etli olmasına rağmen canli renkler giyindiğini söylerdi.Huylarimiz gibi dış görünüşlerimizde farklıydı.Kendisi esmer,balik etli,kivircik saçli,siyah gözlü kendisine göre komik espiriler yapan,hatta bu kadar gülen bir kişinin en ufak duygusal anda salya sümük ağlaması hep tuhafıma gitmiştir.Ben ise düz siyah renk saçlara,ela gözlere,cılız bir bedene,beyaz bir tene vede ona göre donmuş olan duygulara sahiptim.Eve geldiğimizde rahat bir nefes alacağımı düşünmüştüm çünkü cok degerli olan doğum günü partimin başlamasina tam olarak 4 saat vardı. Ama sürekli Ayça birşeyler çıkarıp duruyordu hatta bir ara cesura(köpeğim) kendi kiyafetimle uyumlu birşeyler almamız için ısrar etmişti neyseki inatçılık evresine geçmeden vazgeçirmiştim.Şuanda misafirleri nerde karşılamam gerektiğini sesli olarak tartişiyordu kendi kendine ben hiçbirinde fikir yürütmüyordum ama beni kapi tarafında durdurup nasil karşilamam gerektiğini anlatiyordu tamam anliyorum insanlarla pek ilişkileri güçlü olmayan bir kişiydim fakat bir insana hoşgeldiniz diyemiyecek kadarda özürlü değildim.Bunu Ayça'ya ne kadar anlatsamda bana hep birşeylerin eksikliğini vurguluyordu bende onunla tartişmaktansa dediği emir niteliğindeki sözcükleri uyguluyor geri kalan süre zarfında ise kendi iç dünyama dönüş yapiyordum.Hele o rezalet olan doğum günü pastama bakmak bile istemiyordum.Tamamen Ayça'nın zevki bir pastaydi;iki katli inci şeklinde çikolata ve pembe gül şeklinde şekerlerle süslü olan pastama bakmaya dayanamazken bana ona üflerken ne diliyeceğimi soran bir adet Ayça arkadaşım vardı.Zaten doğum günü partim sadece Ayça'nın zevkine göre dizayn edilmişti.Sağolsun kendisi beni çok düşünür de.Kendisi masa düzenleriyle ilgilenirken ben ona gözükmeden arka bahçeye kaçmayı başarmıştım.Arka bahçede Cesur'la beraber yatıp gökyüzünü izliyorduk.Tam sessizliği yakaladım derken bir dalin kırıldığını duyar gibi oldum ve bu ses sessizliğimizi bozdu.Gelen Ayça'nın abisi Bulut'tu.Bulut'la kişilik olarak birbirimize benziyorduk kendide pek konuşmayan vede cesurla dertleşmeyi seven bir kişiydi.Hatta kendi hakkında edindiğim bilgilerin hepsini cesurla dertleşirken duydum desem yalan olmaz heralde.Ben bu düşüncemi aklimdan geçirirken kendiside sigarasını içiyordu. "Hayrola bakıyorumda doğum günü kızı kendi doğum gününden kaçmış vede üstüne üstelik kiz kardeşim elinde senin tadilattan gelen elbiseni denetmek için ortalığı ayağa kaldırmış durumda her yerde seni ariyor yakinda polise haber verirse şaşırmam" Bulut'un cümlesini bitirmesini beklemeden direk ön bahçeye koştum.Azıcıkta olsa Ayça'yı tanıyorsam beni biraz daha etrafta bulamazsa karakolu buraya toplardi vede bu iğrenç günün üstüne polislerlede uğraşamazdım.Ön bahçede Ayça'yı göremeyince direk eve girmek zorunda kaldım.Melek Teyze ve Ayça tartışıyorlardı.
"Ayça Afra'nın hayatında kullanmayacağı renkleri kullanarak onun doğum gününü yaptın vede ortadan kaybolmasına mı sinirleniyorsun şimdi?"
"Ona dogum gününü kendi zevkine göre hazırlama görevi versekdik heryer siyah olurdu hatta dogum gününü bile kutlamazdı.Neymiş efendim annesinin gittiği günü kutlayamazmiş.Kendi acısını o kadar içinde büyütüyor ki çevresini hiç görmüyor.Benim babam hırsızlık ve cinayetten içerde vede annem bu evin temizlikçisi en azından onun her istediği oluyor kendini çok seven bir babası var.Onun hayatını yaşamak isteyen kaç genç kiz var haberiniz var mi?"
Konuşmalar karşısında ne tepki vereceğımı bilmediğim için olduğum yerde donmuş kalmiştım taki önüme bir kutu fırlatılana kadar.Ayça tadilattan gelen kiyafeti önüme atıp gitmişti ağlıyarak.Kendisinin babasını sevmediğini saniyordum hatta babası hapise gittiğinde abisi olan Bulut'tan çaldığı iki sigarayla odama girmiş vede birini bana verip o günü kutlamiştik.Ayça'yla beraber büyümüştük hatta babamin yardimiyla aynı kolejde okuyorduk.Ayçalar bizim müştemilatta kaliyorlardı aslında iki yil önceye kadar kendi evlerinde oturuyorlardı ama babasi son olarak evi de kumarda kaybedince müştemilata taşınmak zorunda kaldılar.Bende ardından bahçeye çiktim Ayça havumuz kenarina oturmuş ayaklarinida havuza sokmuştu ne zaman sinirli olsa bunu yapardı kendine iyi geldiğini söylerdi hep.Doğum günü partisinin başlamasına bir saat kalmıştı vede ben hariç herşey hazirdi."Ayça doğum günümden kaçmaya ne dersi hemde ikimizde eğleniriz bugün hatta Kağanların kulüpte gitar gösterileri var beni davet ettiler biliyorsun yalniz gitmek pek iyi fikir değil öyle yerlere."
"Sen git ben gelmiceğim."
"Berke'nin de geleceğini biliyormusun peki?"
"Berke'nin seni sevdiğini biliyoruz ikimizde,ona kendimi aşık etmem sana pembe giydirmem kadar imkansız"
"İyi o zaman bende tek başıma giderim başıma birşey gelirse vicdan azabı çekecek olan sensiz"
Kapıya doğru yürümeye başlamıştım.Bana ne kadar da kızarsa kızsın oraya beni tek yollamiyacağını biliyordum.Ben tam kapidan çıkarken arkamdan
"Tamam başımın belası geliyorum bekle bir dakika üzerime oraya uygun birşey giyineyim"
Bu cümleyi kurmasindan 25 dakika sonra zorla çıkabilmiştik.
Buraya gelmemdeki sebep aslında babam her yıl bugün zil zurna sarhoş eve gelirdi vede o iri yapili,bana hep ilgili bakan mavi gözlerinin yerini buz soğukluğu alırdı. O anı yaşamaktansa bin kere ölmeyi yeğlerdim sonra odasına gidip ağlardı taki uykuya dalana kadar. Kulübün kapisindan içeri girdiğimde içerisi iğrenç şekilde alkol ve ter kokuyordu zaten sigara dumanından önümüzü göremiyorduk.Berke daha ilk dakikalardan fazlasıyla bana sulanmaya başlamıştı.Bugün ilk defa içki içecektim kağanın babasının kulübü olduğu için kimlikte göstermeden girmiştik vede içebilirdimde kimliğimi soran kimse yoktu neticede.Aslında içmenin pek iyi fikir olacağınıda düşünmüyordum ama bir bardah hafif birşeyler almaktan ne çikardi ki.Ben barmenden bir bardak hafif birşeyler isterken Ayça 3. bardağını içiyordu.Kendisine daha fazla içmemesini söyledikten sonra benim için hazir olan bardağımdan bir yudum alırken arkamdan tanıdık bir ses "sizin burda ne işiniz var."
Ayağa kalkip arkamı dönmemle Bulut'u karşımda görmem bir oldu.Açıklama yapmama kalmadan Bulut yumruğu Ayça'ya asılan uzun boylu orta yaşlı adamın gözüne indirdi.Tam araya gireyim kavga büyümesin derken adam kaçtı yani bildiğimiz oda yerden kalkıp ona bir yumruk atmayı denemedi bile.Tam olanları sindirmeye çalışırken Bulut Ayça'yı omzuna atmiştı.Bana yönelttiği soruyla kendime geldim"geliyor musun yoksa diğer omzumada seni de mi atim?"
Ayça hep sinirlendiğinde alnindaki damarinin belirdiğini söylerdi şuan alnındaki damar 2km uzaktan bile görülebilirdi.Bu durumda ona gelmiyeceğimi söyliyecek kadar canıma susamamıştım o yüzden cevap vermek yerine kapıya doğru harekete geçtim.Yol boyu ikimizde birşey söylemedik.Sadece Ayça 5 dakikaya bir yere kusuyordu en sonunda midesinde kusacak birşey kalmayinca öğürmeye devam etti.Bulut Ayça'yı direk müştemilata götürmüştü bende doğruca eve geçmek zorunda kalmıştım. Eve geldiğimde babamı her doğum gündeki gibi dagılmış bekliyordum oysaki içmemişti.Her zamanki ağırlıyla karşımdaydı.

13.GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin