Feride...
Akşam namazını kılıp duamı bitirdikten sonra annemin ısrarıyla!evi temizlemeye koyuldum. Yarın ahiretliği Sevil Teyze çaya gelecekmiş. İş başa düştü. Kollarımı sıvayıp misafir odasının tozunu almakla işe başladım. Vitrinin tozunu alacakken abimin resmini önümde görünce duraksadım. Her defasında böyle oluyordu.
"Ne oldu?"annemin sesiyle irkildim.
"Abim... Keşke burada bizimle birlikte olsaydı. O zaman bunların hiçbirini yaşamamış olurdu."
"Feride. Öyle deme kızım."
"Belki de o gece abim o adamı durdurabilirdi. Belki o olsaydı o kadın ölmeyecekti."
"O senin baban Feride. O adam deme..."
"Benim babam bir katil olamaz anne. O adam bir kadını öldürdü. Bu bir kaza değil. Cinayet. Ve eğer abim olsaydı bunların hiç biri yaşanmayacaktı."
"Feride sakın! Sakın bir daha böyle konuştuğunu duymayayım. Abin şehit oldu. Vatanı için savaştı. Ölümü göze aldı ve istediği mertebeye ulaştı. Bu söylediklerini duysaydı çok kızardı. Çok üzülürdü. Sakın bir daha isyan etme."dedikten sonra elimdeki bezi bırakıp odama gittim. Her üzüldüğümde yaptığım gibi kapıyı kilitleyip yatağımın üstünde ağlamaya başladım.
Abim... 8 yıl önce yapılan darbe girişiminde şehit oldu. O gün düğün hazırlıklarını tamamlamak için alışverişe çıkmıştık. Birkaç gün sonra mahallemizin en güzel kızı Hilal'le evlenecekti. Ama olmadı. Çarşıda dolaşırken darbe girişiminin haberini almasıyla hemen meydana koştu. Vatanı uğruna savaşırken hainlerin kurşunlarına hedef oldu. Tam kalbinden vurulmuştu. Üç kurşunla. Bu haberi alan annem ayakta duramamıştı. Onun öldüğünü duyduğu an yıkılmıştı. O geceyi asla unutamazdım. Ne zaman onun fotoğrafını görsem ağlıyordum. Elimde değildi. Kalbim acıyordu. Abimi çok severdim. Anlaşamayan abi kardeşlerden değildik biz. Her şeyi birlikte yapar. Her sorunu beraber hallederdik. O okuyamadığı daha doğrusu babam onu okutmadığı için benim öğretmen olmamı en çok o istiyordu ama maalesef göremedi. Ben de ilk başta atanamayan öğretmenlerdenim. Bunun için tam dört yıl bekledim. Ve sonunda dualarım kabul oldu. Uzun süreli bekleyişimin sonunda kendi şehrimdeki bir okula atanmıştım. Sadece tek bir isteğim vardı. Abimin benim öğretmen olduğumu girmesi. Ama... Olmadı işte...
Yusuf...
Akşam ve yatsı namazı arası tüm vaktimi oğluma ayırırdım. Yedi yıldır annesizliği ona hissettirmemek için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Onu annesiz büyütmek çok zordu. Bütün çocuklar parkta annesinin elini tutarken o sadece gözleri dolu dolu bakmakla yetiniyordu. Ali yaşıtlarına göre çok olgun bir çocuktu. Annesizlik onu bu hale getirmişti. Hiçbir zaman isyan eden bir çocuk olmadı. Bazen bendeki sabrın daha fazlasını onda görüyordum.
Yıllardır beklediğim öğretmenlik bana hala nasip olmamıştı. Geçim sıkıntısı başımızı sarsa bile hiçbir zaman isyan etmedim. Etmedik. Çünkü bunda da vardır bir hayır. Hayatım boyunca beni destekleyen tek kelime şu oldu. Hayırlısı...
Ali'nin odasının önüne geldiğimde aklımdaki düşünceleri bir kenara itip kapıyı açtım. Duvara bakarak öylece yatağında oturuyordu. İçeri girip yanına oturdum.
"Ali. Okul nasıl geçti bakalım?"
"Iyi."
"Hmm... Neler yaptın okulda?"
"Hiçbir şey."
"Bana anlatacağın bir şey yok mu yani?"dediğimde gözleri dolu bir şekilde bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUAMSIN
SpiritualYusuf'tan... "Ne yani,Feride kabul etti mi?" "Baba kaç kere diyeceğim. Evet evet evet." "Bunu kendisi mi söyledi?" "Hayır. Gözleri. O da senin gibi. Ağzından laf alamıyorum ki. Ama çok mutluydu baba. Görmen lazımdı." "Hadi ya.." "Valla.." "Neyse. Ha...