Bir sonbahar sabahıydı.
Herzaman yaptığım gibi kiraz ağacının tepesine çıkmış güneşin doğuşunu izliyordum.
Burdan güneşin doğuşu bir başka olur. Benden başka kimse olmaz sabahın erken saatlerinde burda.
Ama o sabah birisi daha vardı kiraz ağacının üstünde.Gözleri ışıl ışıl parlıyodu güneşin karşısında. Saçları kahverengi olsa da Güneşin altında altın rengi gölgeler oluşuyodu saçlarında.
Orada öylece oturuyor izliyordu Güneşin doğuşunu. Beni daha farketmemişti.
Meraba demeli miydim ? Yoksa ilk o mu demeliydi ? Napacağımı bilemez bir halde kalakalmıştım.
Çocuk beni farketmiş olsa gerek bana bakıp sırıtıyordu. Bende ona anlamsız bir surat ifadesiyle bakıyordum .
Gülüşü... Anlatılamazdı o gülüş kelimelerle.
Uzun bakışmalardan sonra "Selam ben Jason " dedi.
Ben hala çocuğun etkisinde olduğum için cevap veremedim tabii. " Dünya'da mısın? " diyerek elini salladı bana . Ben anca kendime geldim
ve " Memnun oldum ben Charlotte" diyebildim.:)
Jason'la tanıştığımızdan beri sabah kiraz ağacının üstünde Güneşin doğuşunu izleyerek dertleşiyorduk.
O babasını çok küçükken kaybetmiş. Bende annemi . Ortak noktalarımız çoktu aslında. Tam da uyumlu bir çift olurduk.
Ne diyorum ben? O benim gibi birinden asla hoşlanmaz .
Bir hafta sonra liseye başlıcaktım. Notlarımın pek parlak olduğu söylenemez aslında. Arkadaşım da çok yok . Sadece Kim ve Josh var.
Neredeyse hergünümü onlarla geçiridim. Birgün birlikte göl kıyısına oturmuş gölde yüzen bembeyaz kuğuları izliyorduk.
Kim " Şehre gelen yeni çocuğu gördün mü ? Duyduğuma göre adı Jason muş. Biliyor musun bizimle aynı liseye başlıcakmış ."
O an kalbim küt küt atmaya başladı. Onla aynı liseye gidecektim ha? Ne yapacağımı bilemiyordum. Koşarak oradan uzaklaştım. Kuşlar ve kelebekler arkamdan uçuşuyordu...
Lise'nin ilk günüydü. Herzamanki gibi geç kalmıştım.
Uğurlu kazağımı giydim ve evden koşarak çıktım.
Okula vardığımda koridorlar bomboştu. Herkes derste olmlıydı. Koşarak biyoloji sınıfına gittim. İçeri girdiğimde tüm sınıf suçluymuşum gibi bana bakıyordu.
Bay Hudson'un azarını yedikten sonra yavaşça en arkaya oturdum.
Dersleri pek dinlemezdim. Herzaman yanımda bir defter taşır, ders boyunca deftere resimler çizerdim .
Tam defterimi çıkarmıştım ki birşey farkettim. Jason sınıfta yoktu ! Acaba o da mı geç kalmıştı? Yoksa başına birşey mi gelmişti ?
Ben bunları düşünürken kapı çaldı. İçeri giren Jason'du.Jason çok değişmişti.
Deri mont ve deri ayakkabılar giyiyordu. Saçlarını jöle sürüp dağıtmış tek kulağına küpe takmıştı.
Bu benim tanıdığım Jason olamazdı ! Yanıma oturmuştu ama ders boyunca bana bir "merhaba" bile dememişti.
Şoktaydım.
Zil çalınca Zack'le dışarı çıktı. İşte sorun buydu . Zack onu bu hale getirmiş olmalıydı. Şimdi ne yapacaktım? Zack'le mi konuşmalıydım Jason'la mı ? Bunu en iyisi Kim ve Josh'a sormaktı...