Antrenör, geldi ve tam önümde durdu.Aslında onun antrenör olduğunu tahmin etmiştim.Çünkü onu daha önce görmemişitm.Ama kaslarına bakılacak olursa spor yapıyordu.
Bana;’’Bayan Stewart’’ diye seslendi.’’Spor salonu nerede acaba?’’Mavi gözlerini gözlerime dikmişti.Sert bakışları vardı.
‘’Adımı nereden biliyorsunuz?’’diye sordum.Ona adımı söylememiştim.
‘’…Sadece bir tahmin.’’ Diye ağzında geveledi.
‘’İyi tahmin Bay…Adınız neydi?’’
‘’Hale.Derek Hale.’’ Bu isim bir yerden tanıdık geliyordu.Ama nereden olduğunu bilemiyordum.Sanki gazetede okumuştum.
Bir dakika sessizlikten sonra ona spor salonunun yerini tarif ettim.O yöne doğru gitti.
Aslında çok garip bir adamdı.Ve okuldaki tüm öğretmenlerden daha genç görünüyordu.O sırada zil çaldı ve dersime gittim.
İngilizce dersinde Scott’ın bakışlarının üzerimde olduğunu farkettim ve rahatsız oldum.Zor geçen bir 40 dakikanın sonunda ders bitti.
Koridora çıktım ve matematik sınıfına yürümeye başladım.
Matematik dersinde Isaac’i gördüm.İki sıra önümde oturuyordu.Ve etrafa rahatsız bakışlar atıyordu.Matematik dersi kıvırcık bir kafanın sağa sola dönmesiyle geçti.Ben de defterime bir şeyler karaladım.Sonunda öğle arası geldi.
Hızlı adımlarla dolabıma gittim.Laptopumu aldım ve pek hızlı olmayan adımlarla yemekhaneye gittim.Toby bana yer ayırmıştır diye düşünüyordum.
Yemeklerimi aldım ve yer aramaya başladım.Toby’yi gördüm ama Gazetecilik Kulübüyle birlikte oturuyordu.Beni gördü.Ağzını oynatarak ‘Özür dilerim’ dedi.Omuzlarımı silkerek yanıt verdim.Ve tekrar yer aramaya başladım.
Ah!Lanet olsun!Yemekhanede tek boş yer kalmıştı ve o masada da Isaac, Scott, adının Boyd olduğunu öğrendiğim zenci çocuk,Erica ve Stiles oturuyordu.
Başka çarem yoktu.Ya oraya oturacak ya da ayakta salak gibi duracaktım.Onların yanına yürüdüm.Erica benim Biyoloji sınıfımdandı.Bazı astım krizlerinde ona yardımcı olmuştum.Ama bugün çok sağlıklı görünüyordu.
Yanlarına gelince ‘’Buraya oturabilir miyim?Başka her yer dolu da.’’ Dedim.Hepsi kabul etti.Oturdum ve yemeğimi çabuk çabuk yedim.Hemen bilgisayarımı açtım ve üç kollu sarmalı araştırdım.
Hiçbir sonuç yoktu.Sayfaları kapadım ve arka planımdaki Harry Potter resmine bakmaya başladım.
O sırada yemekhanede David Guetta’nın She Wolf şarkısı çalıyordu.Şarkıya mırıldanarak eşlik etmeye başladım.
But I can't compete with the she wolf, who has brought me to my knees.
What do you see in those yellow eyes .
Kurt…Kurt…Evet belki de cevap buydu.Haberdeki küçük kızı düşünmeye başladım.Acaba bu kurtların kasabaya gelmesiyle ilgili olabilir miydi?
Hem mektupta beni sürülerine katacaklarını yazıyordu.Kurtlar sürüler halinde yaşarlardı değil mi?
O sırada birinin adımı seslenmesiyle düşüncelerimden uyandım.Erica beni dürtüyordu.
‘’Transa girdin zannettik.İyi misin?’’Bilgisayarımı kapatıp elime aldım ve ‘’Gitmeliyim.Sonra görüşürüz!’’ dedim.
Koşa koşa kütüphaneye gittim.Dersin başlamasına yarım saat vardı.Bu bana yeterdi.
Tüm bilgisayarlar doluydu.Son bir bilgisayarın boş olduğunu gördüm.Koşa koşa yanına gittim.
Lily de benimle aynı bilgisayara oturmaya çalışıyordu.
Lily, sekizinci sınıftaki en iyi arkadaşımdı.Nedense liseye geçince bir sürtüğe dönüştü.O yüzden ondan ölesiye nefret ediyordum.
Sandalyeyi ondan kapmaya çalıştım.Fakat beni ittirerek sandalyeye doğru bir hamle yaptı.Ben de onu saçından çekerek bilgisayardan uzaklaştırdım.Bir çığlık attı.Etrafındaki herkesonu azarladı.
Ben de hemen bilgisayara oturdum.Hemen kütüphanenin arşivinden kurtlarla ilgili kitapları aramaya başladım.Sadece bir tane vardı ve onu da biri almıştı.
Bilgisayarı bırakıp kütüphaneci Mrs. Sting’in yanına gittim.
O kitabı kimin aldığını sordum.
Kayıt defterine baktı ve:
‘’Stiles Stilinski’’ cevabını verdi.