3.Gül Yaprağı

106 8 22
                                    

Kucağımda köpeğimle, yarım saat önce kapanan kapıya bakıyordum. Acaba gelmekten vaz mı geçmişti? 

Ya yolda düştüyse?

Ya mafyalar tarafından kaçırılıp böbreği alındıktan sonra rastgele bir çöp tenekesinin içine atıldıysa? 

Olabilecek binbir türlü olasılığı düşünürken birden telefon çaldı. Kucağımda uyuyan köpek yüzünden cebimdeki telefonu almak biraz zor olmuştu ama, kapanmadan önce cevap vermeyi başarmıştım. 

"Evet Bay Park?"

"Baekhyun, çorbanı içtin mi?" yine bir baba edasıyla konuşmuştu. 

"Bunun için mi aradınız?" kıkırdadım "Ve evet, bayan park cidden iyi bir aşçı, çorbanın tadı lezizdi."

"Oh, Margaret bunu duyduğuna sevinecek." o da güldü, "Fakat aramamın başka bir sebebi daha var. Chanyeol, video oyunları almaya gelirken ayağını burkmuş. Bu yüzden odasında dinleniyor. Fakat bizim gelmemizi istersen gelebiliriz, yapacak başka bir işimiz yok." 

"Ah, hayır hiç gerek yok. Çorba gerçekten iyi geldi. lütfen endişelenmeyin. Chanyeol için çok üzüldüm, lütfen ona geçmiş olsun dileklerimi iletin."

"Tabi, sen de ihtiyacın olduğunda bizi ara, göz açıp kapayıncaya kadar orada oluruz." yine güldü. Ona teşekkür ettikten sonra telefonu kapattım ve düşünmemi kolaylaştıracak boş duvara bakmaya başladım.

Öncelikle, Chanyeol'un böbreğinin yerinde olduğunu ve bir çöp bidonunun içinde olmadığını öğrenmek beni rahatlatmıştı. Diğer yandan ise, bacağının incinmesi yüzünden suçlu hissediyordum. En azından beni bir insan yerine koyup yardım etmeye çalışıyordu, fakat bunu yaparken sakatlanmıştı. Zaten hemşire'nin odasında da bileği kötüydü. Eğer aynı bilekse, oynaması etkilenmez mi? eğer basketbol kariyeri benim yüzümden biterse bunu hayatta kaldıramazdım.  

Zaten iki gün sonra okul açılıyordu, onu görüp özür diler, aynı zamanda  kontrol etmiş olurdum. 


Sabah, dün olduğumdan daha dinç bir şekilde kalkmıştım. Çorba etkisini iki güne göstermişti, fakat hala okula gitmek istemiyordum. Sanırım fikrim hasta olmasam bile değişmezdi. Okul tam bir cehennem.

Bütün ara tatili hasta geçirmem yetmiyormuş gibi bir de, yarım saat olmadan itilip kakılmaya başlanmıştım. Fakat şu an aklımda sadece Chanyeol'u bulup özür dilemek ve durumunu kontrol edip vicdan azabından kurtulmak vardı. Ve koridorun sonuna yürümek, birinci adımdı. 

1.85 boyuyla fazla göze çarpan kişi yanından geçen arkadaşıyla selamlaştıktan sonra, dolabındaki kitaplarını aldı. Hızlıca oraya ilerledim ve tam ona seslenecekken, giden arkadaşı omzuma öyle sert çarptı ki, bugün buluşmadığım parkeye merhaba dedim.

Chanyeol'a baktığımda gülüyordu, gözlüklerim gözümde değildi ama ayaklarının dibine düştüğüm için görmem zor olmuyordu. Neyse, muhtemelen komik düşmüştüm, sorun yoktu.

"Hey." Gülümsedim, "B-ben sadece video oyunlarını almaya giderken bileğini burktuğunu öğrendim ve gerçekten üzüldüm, be-" cümlemi kesen kahkahası beni şaşırtmıştı. Hala düşmemin etkisinde miydi acaba?

"Gerçekten geleceğimi mi sandın?" gülmeye devam etti. "Annemler beni zorladığı için gelmek zorunda kaldım. Başka bir şansım olmadığını sandığımdan en azından video oyunlarıyla vakit geçiririm diye düşündüm, ve yolda giderken aklıma bu numara geldi." dolabını kapattı ve yeterince acıyan omzuma çarpıp gitti. 

O gün Kozasından çıkmış bütün kelebekler sürelerini kullanmış, teker teker ölüyordu, ve arkalarında kötü bir his bırakıyorlardı. Sanki yere dökülen renkli kelebekleri, biri süpürmeye gelmiş de, her süpürüşte midemde ağrı oluşturuyordu. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 28, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Salty SweetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin