Bölüm 7: Kız Kardeşler Kayıp

25 2 0
                                    

Tuna başta neye uğradığını şaşırsa da kendine geldiğinde Aybars'ı üzerinden itip oturuşunu düzeltti. Şaşkınlıkla Aybars'ın esmer olmasına rağmen kıpkırmızı olmuş suratına baktı. Aybars sakinleşip suratı normal rengine büründüğünde Tuna konuştu.

"Ne yapıyorsun kardeşim?!" Aybars ayağa kalkıp eğildi ve yüzünü Tuna'nın yüzüyle aynı hizaya getirdi.

"Kimsin?" diye sordu her bir harfe vurgu yaparak.

"Karlar Kraliçesi'nin Frost'u."

Hepimiz etkilenmiş ve şok olmuş bir şekilde Tuna'ya bakarken onun yüzünde 'bu gurur hepimizin' gülümsemesi vardı. Aybars anlamayarak bir bana bir Tuna'ya baktı. Elimle Börçe'yi işaret edip kıkırdadım. Bu sefer bakışları bir Börçe'ye bir Tuna'ya kayıp duruyordu. Cümlenin anlamını kavradığı an, "Haaaaaa," dedi yüksek bir sesle.

"Memnun oldum Frost kardeş, ne zaman Türkçe öğrendin sen? Yoksa dublaj falan mı? Hani seslendiren?" Tuna'yı iki omzundan kavrayıp arkasına doğru bir bakış fırlattı.

"Aaa kimse yok, sen cidden Türkçe konuşuyorsun!" dediğinde hepimiz ona 'mallığın doğuştan mı yoksa rol mü?' bakışları atıyorduk. Yalnızca Tuna'nın bakışlarında ek olarak bir 'iyi misin kardeş?' ifadesi vardı.

"Aybars, bırak artık çocuğu, sonra vay efendim ben niye dayak yedim diyorsun," dedi Börçe Aybars'ı kolundan tutmuş çekerken. Tuna güldü.

"Yakın arkadaşınız mı?"

"Beraber büyüdük biz," dedim elimi kaldırarak. Börçe ve Alin de ellerini kaldırıp, "Ergenliği beraber atlattık," dediler. Tuna tekrar güldü.

"O halde elimi sürmem Aybo'ya." Aybars 'ciddi misin?' bakışları eşliğinde yüzünü buruşturdu. Aybars'ın surat ifadesine kahkahalarla gülerken telefonu çaldı. Zil sesi biz kızlara artık birer telefonumuz olmadığını hatırlattığında oda sessizleşti.

"Alo?"

"Evet, ben de vardım." Aybars endişeli bir ifadeyle bize baktı. Çenesini ovuşturuyordu. Biz de merakla yanına yaklaştık. Tuna'yla göz göze geldik. O da endişelenmiş gibiydi.

"Nasıl yani? Emin misiniz? Belki-" derken birden sustu. Bakışları koltuğun ayağına odaklanmıştı. Altındaki halıyla oynuyordu. Bir anda parmakları durdu.

"Hayır biz en son dün gece görmüştük. Sonra onları eve bıraktım ben." Kaşları çatıldı, hareketlendi.

"Saçmalamayın memur bey, nasıl olur? Biz yapmadık, bana ulaştınız ya işte?"

Memur bey mi? Tüm ev ahalisi olarak birbirimize korku dolu gözlerle bakıyorduk.

"Elbette, geliriz. Ancak bilmelisiniz ki boşuna geliyoruz," dedi Aybars tekrar halıyla oynamaya başladığında. Toparlandı ve bağdaş kurdu. Yavaşça kaykılarak bize döndü.

"Hangi karakol?" dediğinde Eftelya ayaklandı. Aybars da ayağa kalktığında hepimiz onun ardından aynı hareketi tekrarladık.

"Anlaşıldı memur bey, on dakikaya oradayız." Telefonu kapattı ve derin bir nefes aldı. Gözleri bizim meraklı ve korkmuş bakışlarımızla buluştu.

"Ahsen ve Berfin kayıpmış. Kaçırıldıkları düşünülüyormuş, en son tanıştıkları ve görüştükleri insanlar bizmişiz. Size ulaşmaya çalıştıklarında telefonlarınız kapalıymış, Ahsenler de telefonlarını evde bırakmışlar. Size ulaşılamayınca şüpheli listesine alınmışız, karakola çağırıyorlar."

"Ama nasıl olur? Onları eve bırakan sendin," dedi Alin şaşkınlıkla.

"Gidelim de öğreniriz," dedi ve Alin'i sırtından hafifçe ittirdi Tuna. Börçe derin bir nefes aldı ve sesli bir şekilde dışarı üfledi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 18, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Umut SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin