Bölüm 4: Yamuk Dişli Poseidon

73 9 0
                                    

Multimedia: Ponçik

Ranger ne kadar da hızlıymış! Daha önce bindiklerim bunun yanından geçemez!

"Börçe!"

"Efendim?"

"Kız Allah seni kahretmesin! Niye bindirdin bizi buna?"

Eftelya'nın kahkahasını duydum.

"Erkekliğini ölçmek için yavrukuş!"

"Aa, çok ayıp Deniz Kızı! Sen benim erkekliğimi mi sorguluyorsun?"

"Şey... Aslına bakarsan... EVET!" Ve kocaman bir kahkaha daha attı. Alin ve Börçe'nin de güldüğünü duydum. Daha doğrusu biraz anırmaya benziyordu. Ahsen ve Berfin'e dönüp, "Büyüyünce çocuklarımıza anlatacağız, üzülmeyin, dayanın," dedim ve bu sefer bizim taraftan kahkahalar yükseldi.

"Neye gülüyorsunuz ulan?! Bizden gizli espri mi yapıldı orada? Sizi kınıyorum lanet olası pislikler!"

"Aybars, bir inelim, seni yolmasını bilirim! Alin'in de sana dayak borcu var zaten!"

"Aliiiin! Kız şeker şey! Senin o narin ellerine kurban olsunlar, elini ayağını öpeyim, kıyma bana! MERHAMET!"

Alin'in derinden gelen kahkahası alet yavaşladığı için çok daha net duyuldu. Tuhaf tuhaf ona baktığımda eliyle ağzını kapattığını gördüm. Çünkü bayağı derinden gelmişti o kahkaha, yani karaciğerden falan.

"Tamam çikolata! Vurmayacağım, anlaştık."

"Yo dostum yo... Ona yalnız ve yalnızca ben çikolata diyebilirim. Kapiş?"

"Peki ablacığım, ben başka lakap bulurum ona."

Sonunda alet durdu ve hepimiz indik. Midemdeki bulantı ve yanma hissi ile yüzümü buruşturdum.

"Yine başladık," dememle herkes bana döndü. Aybars bana yaklaşıp, "Yanıyor mu?" diye sorduğunda gözlerimi yumup başımı olumlu anlamda salladım. Börçe etrafına bakındı. Alin'in yanına gitti ve bir şeyler konuştular. Eftelya da yanlarına gitmişti. Aybars elini karnıma koyup bastırarak ovarken ikimiz de fısıldaşan üçlüyü izliyorduk. Ahsen de telefonla konuşan Berfin'in yanında durmuş, etrafı izliyordu. Bize doğru yürümeye başladılar.

"Tamam, bağırmana gerek yoktu." Kaşlarımı çattım. Sesi fazla kırılgan çıkmıştı.

"Ne oluyor?" diye sordum ifademi bozmadan. Telefonu kapatıp dudaklarını büzdü. "Babam, eve çağırdı da. Bazen sesini yükseltiyor işte, klasik baba şeysileri."

"Aybars, sen kızları eve bırak, biz Ardıç'layız," dedi Börçe.

"Durun," dedim net çıkan sesimle, "daha numaralarını almadık."

"Aa doğru," dedi Alin ve telefonunu çıkardı hemen. "Söyleyin bakalım," dedi parmakları yazmaya hazır beklerken.

Önce Ahsen, sonra da Berfin numaralarını söylediler ve Aybars'la beraber çıkışa yöneldiler.

"Hadi çıkalım, miden için süt alıp eve gidelim ki ilacını içebilesin," dedi Alin. Başımı sallayıp teşekkür ettim. Hepsi aynı anda ellerini havada savurup, "Önemli değil," dediler. Uyuma bak.

Lunaparktan çıkıp kafelerin olduğu yolda yürümeye başladık. Midem hala asit fazlalığının etkisiyle cayır cayır yanıyordu. İnlememek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve gözlerimi yumdum. Herkes telefonuyla ilgileniyordu, Eftelya'nın ekrana bakıp gülümsediğini görünce kaşlarım havaya kalktı.

"Oo Deniz Kızı, sevgilinle mi konuşuyorsun?" Bana bakıp kaşlarını çattı. Sonra ifadesi normale döndü ve alayla bana baktı.

"Evet, yeni güncelleme geldi. Artık olmayan kişilerle iletişim kurabiliyorum." Gözlerimi devirdim. Börçe kıkırdadığında Alin ağzını kapattı ve boğuk seslerin arasında Alin'in ufak çığlığını duyduk. Hemen sağ avcunu Börçe'nin üzerine sürmeye başladı. "Iyy! İğrençsin!" Börçe kahkaha atıp bizim yanımıza koştu. Alin de peşinden geldi ve onu kıvırcık saçlarından yakaladı.

Umut SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin