Bölüm 3: Kız Kardeşler - Part 2

52 11 0
                                    

Gişeye doğru koşarken birkaç insan tanesine çarpmış olsak da pek umursamadık. Özellikle Eftelya rüzgar gibi koşarak kalabalıkları yardı ve hepimizden önce gişeye ulaşıp jetonları aldı. Aybars hızla yanında gidip, "Dur bir dakika! Ben ödeyecektim seni Flash!" dediğinde Eftelya güldü. "Hayır, bak ben ödedim. Hadi al şu jetonları da düş önüme çikolata, Flash'mış... Salak."

Bu saçma tartışmaya kıkırdayıp Alin'e döndüm.

"Nasıldı damat?" dedim kaşlarımı manidar bir şekilde oynatarak. O da bana "manidar" bir bakış attı ama bu bakışın anlamını size söyleyemem. Terbiyem el vermiyor.

İki elimi teslim olur gibi havaya kaldırıp sahte bir korku maskesi taktım yüzüme.

"Tamam sustum, vurma abla, iki çocuğum var!"

Alin biraz yumuşayıp güldü dediklerime. Sonra suratı asıldı, derin bir iç çekti. Kolumu omzuna attım.

"Onu sana ayarlamazsam benim de adım Ardıç Baturalp olmasın be Alin!" Tekrar hafifçe gülüp yanağımı sıktı.

"Sana güvenim sonsuz ama biliyorsun ki henüz tanımıyoruz onu, belki de başı bağlıdır."

"Başını koparır eline veririm, beni ilgilendirmez. Alin Ergün olacaksın sen!"

"Banane lan, o Görkem Deniz Kara olsun. Niye ben alıyorum soyadını? Ben soyadımı seviyorum."

"Saçma saçma konuşma, Ergün soyadı çok güzel. Zaten Alin Kara Ergün diye kullanırsın."

Bir süre düşündü.

"Doğru, tamam o zaman alırım soyadını."

"Gelsenize hayırsızlar!" diye bağıran Börçe'ye çevirdik bakışlarımızı. Aybars onun arkasında Eftelya'nın omzuna kolunu atmaya çalışıyor ama bir türlü beceremiyordu. Eftelya ise her şeyden bi' haber, Aybars'a bir o oyuncağı gösteriyordu, bir diğerini. Sanırım hangisine binsek diye düşünüyordu. Alin'le beraber onlara doğru koşarken birine çarptım, tek çarpan ben değildim, Alin de onun yanındaki kıza çarpmıştı.

"Ay!" diye bağırdık aynı anda Alin'le. Ancak cümlesine devam eden taraf bendim.

"Ay, o ne lan? Ha, pardon güzelim, bilerek olmadı." Karşımdaki kız gülüp, "Önemli değil, bizim de acelemiz vardı. Koşuyorduk, biz de sizi görmedik," dedi. Kıza şöyle bir baktım. Çok şekerdi, kıvırcık denebilecek, çok uzun olmayan kahve saçları, düzgün ve güzel bir yüzü vardı. Kahverengi gözleri çok sıcak bakıyordu. Yanındaki kız da onun gibi güzeldi, onun saçları uzun ve sanırım koyu kumraldı. Belki bir ton daha koyu bir renk. Uçları sarıydı. Gözleri kocaman ve elaydı.

"Nereye gidiyordunuz?" diye sordu Alin. Uzun saçlı olan cevapladı.

"Kuzenimiz bizi alacak da, bir dakika bile gecikirseniz sizi bırakır giderim dedi. Biz de tüm paramızı burada harcadığımızdan eve dönecek tek kuruşumuz kalmadı. Mecbur onun dediğini yapıyoruz, salak."

"Aynen, bizden büyük diye her şeyi yaptırabileceğini sanıyor, muhtaç olmasak asla dinlemeyiz. Zaten kesin diğer geri zekalı ile geliyordur buraya." Suratlarını ekşitip birbirlerine baktılar. Aynı anda seslerini değiştirerek, "Sırma," dediler.

"Sırma kim?" dedim merakımı gizleyemeyerek. Eski sevimli hallerine dönüp, "Kuzenimiz," dediler yine aynı anda.

"Bence siz kuzeninizi arayın ve gelmeyeceğinizi söyleyin. Biz sizi bırakırız eve, bize katılın şimdi," dedi Alin. Tutup alnından öptüm. "Zekana kurban olayım gelin Ergün!" Beni ittirip, "Kes sesini," dedi saçımı çekerek.

Umut SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin