1. Bölüm

101 27 34
                                    

Bursa Yenişehir Havalimanı'nda elimde kocaman bir valizle uçaktan inmiş etrafıma salak salak bakınıyordum. Bursa' yı hayatımda ilk kez görüyordum. Babama atar yapıp, herşeyi kendim halletmek istiyorum demiştim. Şimdi ise etrafa boş boş bakınıyorum. Hadi bakalım çek şimdi dik kafalılığın cezasını diyerek okulumu soracak birilerini aramaya başladım. Hemen yanımda bir çift vardı. Kızın ağlamaktan gözleri patlayacak gibiydi. Çocukda arkası dönük eli kızın belinde bir anlından bir yanağından öpüp duruyordu. Onları gördükçe yalnızlığım batıyordu. Hava kararmadan benim okulumu bulmam gerekiyordu. Etrafıma başka soracak birilerini bulmaya başladım. Yine paranoyaklığım hat safhada. O benim böbreklerimi çalar, o teyze nerden bilsin fakülteyi, o adam okula değil eve götürür kesin, o adamın gözü göz değil diye diye soramadım kimseye. Etrafımda ögrenciye benzeyen bir o çift vardı. Mecbur gidip onlara soracaktım. Hafifçe yanlarına sokuldum. Kız japon çizgifilm karakterleri gibi salya sümük ağlıyordu. Kız ağlamasını kesse gidip soracağım ama kızı kesiyorlarmış gibi susmadı. Ne var böyle ağlayacak bacım. Çocugun tipide tip olsa. Kız güzel. İstese 50 tane bulur bundan. Neyse banane herkesin özel hayatı kendine. Kız tam susar gibi oldu. Heh deyip valizimi sürükleyip yanlarına sokuldum.Kız tekrar böğürmeye başladı. Kalas gibi kaldım aralarında. Geri çekilsem olmayacak dürtsem olmaz. En son öhöm öhöm deyip dikkati üzerime topladım. "Pardon böğürmenizi bölüyorum ama Uludağ Üniversitesine nerden gidebilirim acaba?"

Çocuk bana dönüp kibar görünümünün altındaki hayvansılıkla " Bacım bekle 5 dakika beni götürürüm seni" dedi. Yalnız bunu adam öyle bir söyledi ki sike sike bekliyecekmişim gibi "tamam" dedim. 20 dakika boyunca sesimi çıkarmadan yanlarında ezik ezik bekledim. Kız son böğürmesini yaptıktan sonra gitti sonunda. Adama bana dönüp " hadi gidelim" dedi. O önde ben arkada pıtı pıtı yürüyerek çıktık havalimanından. Bu durdu eliyle sağ tarafı göstererek "şurdan sağa dön düz git okulunu bulursun" dedi. Allahım o gösterdiği işaret parmağını büküp hatta kırıp var olan bütün deliklerine hatta göbek deligide dahil olmak üzere sokmak istedim. Ulan ağzına tükürdüğüm parmağınla gösterecegin kadar yakındı da ne diye beni yarım saat bekletip fingirdeşmelerinizi izlettin?

"Bunun için mi bekledim yarım sattir?" dedim. Adam kaşlarını çatarak "Ne için bekledin bilmiyorum ama okul karşında" dedi ve gitti. Bu valizi kafanda parçalamak vardı da işte prenses bünyem buna izin vermiyor. Ona küfrede küfrede okula girdim. Böylece ilk üniversite günüm başlamış oldu. Lisedeyken üniversite bana çok eğlenceli , mistik bir ortam gibi geliyordu. Düşünsene babandan habersiz dışarı çıkabiliyorsun. İstediğini giyip , istediğini içebiliyorsun. Bu bile hayal gücümü zorluyordu. Tam ben böyle giriyorum. Karşımda parmak şıklatan deri çeketli sigara içen erkekler, basensiz uzun bacaklı şarkı söyleyen kızlar, takla atanlar, el ele tutuşan yaratıklar falan.. Heyecandan ölmek üzereydim.Sınıf arkadaşlarımı çok merak ediyordum. Erkeklerin hepsi kaslı yakışıklı olmalı kesin diyerek sınıfa girdim. Hoobaaa beyaz atlı prensin atlarıydı bunlar. Erkeklerin hepsi çirkkiin böggk. Bizim kız lisesindeki kızlar bile daha yakışıklı be diye geçirdim içimden. Şanssılığım her yerde yüzüme vuruluyordu. Neyse artık yapacak bir şey yoktu. Gözüme bir yer kestirip oturdum hemen. Hoca girdi sınıfa bir şeyler anlatmaya başladı. Benim aklımda ise arkadaşımın dedikleri; " kızım üniversitede çiş icin bile izin almıyormuşsun, canın ne zaman isterse o zaman çıkabiliyormuşsun" cidden öylemiydi? Biri çıksada doğrumu yanlış mı ögrensem. O sırada birden kapı açıldı. Uzun boylu yakışıklı esmer bir çocuk girdi. İşte o an her yer bembeyaz olmuştu. Yakışıklı esmer çocuk takım elbisesi ile ağır çekimli bana dogru geliyordu adetaa ayhhh. Kapının hızla çarpılmasıyla sirkilip kendime geldim hemen. Hızlıca kimsenin suratına bakmadan benim yan tarafıma denk gelen bir sıraya oturdu. Arkasından hocada bakakaldı bir süre. Tedirgin eden bir sessizlik oldu. O an çiş olayının yalan olduğunu anladım. Hoca kalemini sıraya vurarak "özür dilemeyecek misin?" dedi. Benim ki sıkılgan bir tavırla " Sebep" diye sordu. Kadıncağız bir atarlandı, ders başladı falan filan diye anlatmaya başladı ki çocuk" Rahatsız mı oldunuz hoca bana laf anlatacağınıza o sürede burdakilere ders anlatabiliridiniz" dedi. Ben bir kahkaha attım. Herkes güler diye bekliyordum. Sesim sınıf duvarlarında yankılanınca anladım ki tek gülen bendim. Çocuk bile kendi espirisine gülmemiş bana geri zekalıymışım gibi bakıyordu. O sırada hoca çocuktan alamadığı sinirini benden çıkartmak istercesine " Seni ilk defa görüyorum. Sen kimsin ? Adın ne bakim senin?" dedi. Ahanda geldik çişin son damlasına. Heyecandan adımı bile unutmuştum. Adım neydi benim ya diye beynimde bir sürü cümle dönüyor. Hoca kaşlarını iyice çatmış benden bir cevap bekliyor. "Şey efendim ben bugün geldim okula. Adım Aleyna

"Onca kişi arasında sen neden güldün? Yoksa siz şey misiniz?

"Yok kimsenin şeyi değilim ben"

Tüm sınıf bize bakıyor aralarında kikir kikir gülüyorlardı. Yanımdaki ismini bilmediğim hayvansı yakışıklı çocuk bir hışınla ayağa kalktı. " Siz ne saçmalıyorsunuz? Ben böyle bir kızla birlikte olur muyum sizce? Kesin gülmeyi" diyerek sınıftan çıktı. Ay haspaam. Ben çok meraklıyım sanki. Tamam az önce sana takım elbise giydirmiş olabilirim ama sen kim köpek benim gibi asil biri ile birlikte olacaksın.




KÜÇÜK APTALIN DÜNYASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin