Saat iyice geç olmuştu.Kasabadaki ışıklar nerdeyse tamamen sönmüştü.Ay ışığının aydınlattığı küçük tepede sadece kendileri olduklarından emin olmak için çalıların ve ağaçların gövdelerinin sakladığı tüm yerleri kontrol ettiler.Thomas Emma'nın bu sorunu kafasına takacağından emindi.Hiç yoktan Emma'yı biraz sakinleştirmek adına "Emma lütfen rahat ve sakin ol,içini daima rahat tutmanı sağlıyacaksa bu akşam eve gitme.Yanımda kal!"Emma rahat bir pozisyona geçerek Thomas'ın ay ışığında parıldayan o mavi gözlerinin içinde sanki bir denizde kaybolmuşcasına pür dikkat gideceği yeri bulmaya çalışan birisi gibi donakalmıştı."Thomas beni merak etme,ben hep senin yanında olacağım.Kimselerin bizim bu aşkımızı ayırmaya gücü yetmez"diyerek Thomas'a gücünü kanıtlamak istedi Emma.Thomas da başını sallayarak Emma'ya hak verdi."Thomas ben artık gitsem iyi olur.John babama uyduracak bir yalan bulamazsa babam beni cezalandırır.Yarın akşamda buluşamayız."diyerek Thomas'a gitmesi gerektiğini anlatmaya çalıştı.Thomas Emma'yı kolları arasına alarak gece esintisinden titreyen vücudunu ısıtmaya çalıştı.Ardından yanağına küçük bir öpücük kondurdu.Daha sonrada dikkatlice tepeden inmeye başladılar.
Emma tepenin altındaki küçük bir kulübede yaşıyordu.Thomas Emma'yı evine kadar eşlik etti."Emma SENİ SEVİYORUM ve bu hep böyle kalacak."dedi.Ardından Emma gecenin esintisi sonucu yüzünü kapatan düz siyah saçlarını toplayarak Thomas'a katıldığını söyledi.
Emma evine girdikden sonra Thomas etrafı bir kez daha kontrol ederek izlenip izlenmediğini anlamaya çalıştı.Emma doğrudan yatağına girdi.Evdekiler bugün erken yatmışlardı.Küçük kardeşi John'un nefes alıp verişi ona huzur veriyordu.Emma'nın korktuğu asıl şey eğer kendilerini izleyen Madison ise hemen Thomas'ın ailesine söylemiş olmasından korkuyordu.
Thomas dere yatağının karşısındaki evine geçmek için sallanan köprüyü kullanmak zorundaydı.Eğer köprü yıkılsa bu saatte onu kurtaracak kimsede yoktu,derede boğulup giderdi.Normalinde yazları kuruyacak hale gelen dere ilkbahar yağmurlarıyla dolup taşmıştı.Derenin sesi çok korkunç geliyordu.Suyun taşlara çarptığı o ses köprüden geçmeyenleri bile korkutmaya yetiyordu.Evinin önüne geldiğinde içini bir tedirginlik sardı bir anda.Kendilerini izleyen Madison ise haberi hemen Thomas'ın babası Bay Jacob'a iletmişti.Tam kapının önüne gelmişken bahçedeki çalıların arasından birinin ona seslendiğini duydu.Kafasını çevirdi ve karanlıktaki çalılara bakmaya başladı."Böhhhh"diye bağırarak Thomas'ın küçük kız kardeşi Allison belirdi karşısında.Thomas kızgın bir ses tonuyla "Allison bu saatte sen burda ne yapıyorsun?"dedi."Thomas seni korkutmak için gelmiştim."dedi.Thomas tekrardan kapıya yöneldi ve bir an için rahatlamıştı.Eğer kendilerini izleyen Madison olsaydı Bay Jacob'a herşeyi anlatırdı.Allison da bu haberi hemen Thomas'a getirirdi.Thomas eve girdi ardından arkasına dönerek "Allison eğer içeri girmezsen mezarlıktaki zombiler seni yer." diyerek kardeşini korkutup içeri çağırdı.Allison da korkudan hemen eve gelmişti.
Babası Bay Jacob her zam ki gibi erkenden yatmıştı.Thomas'ın annesi Bayan Sophia endişe dolu gözlerle hızlıca Thomas'ın yanına geldi."Thomas artık senin için endişelenmeye başlıyorum.Gecenin bu saatinde ormanda gezmekten ne zevk alıyorsun?" Thomas "Anne ben iyiyim hiç benim için endişelenmene deymez." dedi ve annesine sarıldı."Thomas ben seni çok seviyorum sadece senin ve kardeşinin iyiliğini istediğimden söylüyorum." dedi Bayan Sophia.Thomas annesinin yanağına bir öpücük kondurduktan sonra odasına çıkmak için merdivenlere yöneldi.Merdivenler yaşlı bir adamın inlemesi gibi ses çıkartıyordu.Babası ve annesi aşağıda,kardeşi ve kendisinin odaları ise üst katta idi.Thomas paslanmış kapı tokmağını çevirdi ve her zaman ki gibi kapının tokmağı elinde kalmıştı.Kapının tokmağını yapmaya çalışırken kardeşinin üst kata çıkış seslerini duymaya başladı.Kapının paslanmış tokmağını taktı ve gıcırdayan kapısı açtı.İçerisinin tek ışık kaynağı olan camın önündeki küçük mumu yaktı ve kendini yatağına attı.Küçük mumun ışığı odanın karanlığını kırmaya çalışıyordu.Ama başarısızdı.
Thomas her zaman ki gibi rüyasında Emma'yı görebilmek için yatmadan önce onu düşünüyordu.Bugün gerçekten de çok yorulmuştu.Ve çok derin bir uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Bir Dilek
Любовные романыKasbadaydım sadece onu düşünüyordum. Sonra uyandım kendimi Galler de buldum. Onun yüzünü hatırlamaya çalışıyor onu arzuluyordum. Ama şu anda tozlu bir savaşım ortasındaydım. Ona kavuşmak ona dokunmak onu hissetmek istiyordum. Sadece iyi bir dilek.