Evin önüne gelip arabayı park ettikten sonra bir süre arabanın içinde bekledim. Şimdi eve gidecek yavaş yavaş eşyalarımı toplamaya başlayacak, yarın sabah erkenden ilk uçağa atlayıp gidecektim. Savcı kendimi ne zaman hazır hissedersem gidebileceğimi söylemişti fakat beklemek benim zararıma olurdu, ne kadar beklersem o kadar geç dönebilirdim İstanbul'a. Aşık olduğum bu şehire... Derin bir nefes alıp arabadan indim. Kapıları kilitledikten sonra apartmana döndüm. Çantamın iç bölmesinden anahtarı ararken etrafta gezindi bakışlarım. Birinin arkamdan ayak seslerini duyduğum an duruşumu dikleştirip yanımdan geçip gitmesini bekledim. Bekledim... Beklemez olaydım! Kocasından boşanmaktan vazgeçen müvekkilim burnundan solarken yüzü kıpkırmızı olmuş kendisine dönmemi beklercesine kollarını göğsünde bağlamıştı. Zoraki bir gülümsemeyi dudaklarıma yerleştirip başımla selam verdim.
"Müzeyyen hanım merhaba."
Gözleriyle küçümseyici bir bakış attıktan sonra benim gibi gülümseyerek karşılık verdi.
"Merhaba Aylin hanım."
Bakışları sert bir şekilde yüzüme bakmaya başladığında tek kaşımı kaldırıp dudaklarımı araladım.
"Bir sorun mu var?"
Topuklu ayakkabısını yere sinirle vurup elindeki çantayı gelişigüzel havada sallamaya başladığında taramalı tüfek gibi konuşmaya başlamıştı.
"Ay bir de soruyor, ben davadan vazgeçtiğimi belirtmiştim, ama bana bugün gelen bir telefonda dava günü ve saati belirtildi!"
Hareketlerine son verip sinirli bakışları yüzüme döndüğünde elimi belime koyup sakinleşmeye çalıştım. Bir dakika neden sakinleşiyordum ki ben, dava benden alınmıştı artık, benim karşıma geçip böyle küstah bir harekette bulunma hakkı yoktu. Kübra muhakkak yetkili birine söylemiş olmalıydı bu durumu. Hoş söylese de iki tarafla yüz yüze konuşmak istemişte olabilirlerdi. Müstehaktı sana bu kadın.
"Müzeyyen hanımcığım." Dişlerimi sıkarak konuşmaya başladığımda gerilse de belli etmemeye çalıştı. Bir adım atıp yaklaştığımda yutkundu.
"Davanızdan artık sorumlu değilim, ayrıca stajyerim bana dün bilgi verdi. Muhakkak yeni yetkili emin olup olmamanız hakkında yüz yüze görüşmek istemiştir ki bu gayet olağan."
Bir süre durup düşündü. Parmaklarını şıklatıp işaret parmağını yüzüme doğru salladı.
"Yeni yetkiliye söyleseydiniz o zaman, kocacığımla tartıştık!"
Kocacığım?
"Daha iki gün önce bana 'elinde ne var ne yok alalım sürünsün köpek' dediğiniz kişi kocacığınız oldu demek, ey para nelere kadirsin! Yeter bu kadar. Artık ne sizin benimle, ne de benim sizinle bir işim kaldı. Gider misiniz artık."
Başını aşağı yukarı sallayıp sessizce uzaklaşmayı tercih etti. Gözden kaybolduktan sonra anahtarı bulma işime koyuldum. Adresimi nereden bulduysa manyak karı! Nihayet anahtarı bulup apartmanın kapısını açıp içeri girdim. Merdivenlerden koşar adım çıkmamın ardından evin anahtarını kapımın deliğine yerleştirip tutukluluk yapmaması umuduyla açmaya başladım.
"Bismillahirrahmanirrahim."
Anahtarı çevirip kapıyı açmaya yeltendiğimde belimle aynı anda kapıyı itmeyi denedim. Ve zafer! Karşı daireye kısaca bir bakış atıp üzerimi düzelttim. Gevşek bir komşum vardı ve şu an izliyorsa kapıyı açmamam için dua ediyor olmalıydı. Bir kere kendisi bana yardımcı olmuş ve o günden sonra ne zaman kapıyı açmakta zorlansam ne tesadüf ki (!)evden çıkıyordu kendisi. Son bir bakış attıktan sonra gülümseyerek içeri girip kapıyı ardımdan kapattım. Çantamı ve ceketimi koltuğa gelişi güzel attıktan sonra adımlarımı çevirdim kendi odama... Odaya girip sürgülü boydan dolabımı tek harekette açmamın ardından alt tarafa koyduğum valizi çıkartıp en önemli kıyafetlerden başlayarak valizi doldurmaya koyuldum. Haydi bakalım deli avukat savcının dediği gibi bu işi sen mi halledeceksin görelim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İTİRAZIM VAR
Aktuelle LiteraturMahkeme koridorlarında insanlara çarpmamak için hızla yürürken savcı'yı görmemle adımlarımı yavaşlattım. Pekala bu sefer yapabilirdim istemediğim bir dava'da avukat olmak için zorlayamazdı. Bakışları onu izlediğimi fark etmiş gibi aniden bana döndüğ...