KIRILMA NOKTASI

79 5 0
                                    

Yutkundum ve gergince ona doğru eğilen kafamı geriye çekip sırtımı tahta duvara yasladım . Ondan etkilenmiyordum .

" Salgın peşimizde , ölmek istemiyorum lucifer."

Benim tedbirsiz ifademe karşın  boş bir ifadeyle tavana baktı .

" Tek başına saldıracak , bu bizim için şans.  Bu bir kumar delilah * ve biz ölmeye oynamayacağız , en azından bu gece.

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••■

Kafamı hızla ona çevirdim,  Sert bir sinir krizi patlaması yaşayacağım kesindi ,
" Ne yani bu mu ?! Peşimizde veba gibi dolanan ve bizi öldürmek isteyen bir atlı var ve senin tepkin bu mu ?! Kahretsin senden nefret ediyorum sana sadece yardım etmek istemiştim ben fakat şuan ölüme hiç olmadığım kadar yakınım, uzak dur benden seni kaçık herif !  "
Lucifer hiçbir şey demeden ayağa kalktı ve bana bir kez bile bakmadan yanımdan kalkıp gitti , bilincime işleyen tek görüntü ise beni hezimete uğratmıştı . Buruk bir tebessüm lucifer 'ın kusursuz suratında bile güzel durmuyordu ne yazık ki .
Dilimden dökülen sözcüklerin ağırlığı altında ezildim , bunları demek istememiştim ben ,ben sadece korkuyordum ve kahretsin onu incitmiş olamazdım öyle değilmi ? Yani onun duyguları yoktu , öyle olması gerekirdi . Üzerime çöken ağırlık ile yandan bir şişe alıp kafama diktim , gece uzun olacaktı .

O , tuhaf konuşmadan sonra iki gün geçmişti ve bu evde gölgem bile görünmüyordu sanki . Lucifer , benimle konuşmuyor , varlığımı bütünü ile inkar ediyor gibiydi .Fakat bu neden umrumda olsundu ki ? Neden içimde tuhaf ve belirsiz bir duygu ukte olmuş duruyordu öylece . Korkudan dedim kendi kendime . Korkuyorsun enna hepsi bu . Tüm bu akıl almaz gerçekler,  alexin ölümü derken zihnimin camlarına sağlam yumruklar yiyordum ve kırılma noktam çok darbe almıştı . Belkide vicdan azabı fazlası değil , olmamalı. Yutkundum , ellerimle soluk beyaz perdeyi kavrayıp sol tarafa çekerek açılmasını sağladım . Güneş ışıkları karanlığa alışmış göz bebeklerimin yanmasına sebep olmuştu . Perdeyi açmam ile eş zamanlı arkamdan duyduğum kapı sesi telaş ile arkamı dönmemi sağladı . Kafamı kaldırıp karşımda duran , her zaman ki soğuk duvarlarını kuşanmış adama baktım . Üzerinde alışagelmişin aksine klasik motorcu tarzı kıyafetleri değil , pahalı italyan yünü olduğu bir kaç kilometreden belli zarif bir takım elbise vardı. Elleri ile yakalarını çekiştirdi .
" şu kravatı bağlamama yardım eder misin ? Bazen şu insan şeylerinden hiç anlamıyorum . "
Yavaş adımlarla yanına ilerleyip koyu kırmızı kravatını uyuşukça bağlamaya başladım, gözlerine bakmamaya özen gösteriyordum fakat sonunda irademi yitirip siyah dehlizlerine diktim gözlerimi .
" Beni neden görmezden geliyorsun ? "
Hafif bir gülümseme bahşetti bana ,
" Bunu istediğini sanıyordum ? Hani nefret ediyorsun ya benden "
Ellerimi kravatından çekip iki yanıma düşürdüm , aramızda az bir mesafe vardı ve bir an için o emsalsiz irislerine düşüp kaybolmayı diledim .ne diyordum yahu ben hızla geri çektim bedenimi ,fakat lucifer 'ın sert ve güçlü elleri , belimi çoktan kavramıştı . Parmakları saten geceliğimin yüzeyinde narin adımlarla dolaştı , Bana doğru eğildi ve fısıldadı,hic bir fısıltı içimde bu denli bir çığlığa neden olmamıştı .
"Safir mavisi , senin rengin Fabienna,  büyüleyici görünüyorsun , ve bu hiç iyi değil " Kolları benden hızla çekildiğinde az önce ne olduğunu kavramaya çalıştım . Tanrım benimle resmen oynuyordu , ondan öylece etkileneceğimi o kadar iyi biliyor du ki ! Lanet olsun . Hırsla soludum , Kızarmış yüzümü saklamak için eğdiğim kafamı kaldırdığımda çoktan kapıdan çıkmıştı bile ve bas bariton sesi havada asılı kalmıştı,
" Koltuğun üzerindekileri giy Fabien , tanışmanı istediğim biri var "
Küstah herif bana resmen kölesi muamelesi yapıyordu . Sanki ben onun hizmetkârlarındandım ya ! Öfkeli adımlarla 1780 lerin klasik fransız şaheseri koltuğa yönelerek hırsla kıyafetleri elime alıp giymeye başladım.
Nede olsa buraya mahmumdum ve bu adam da bunun keyfini çıkarıyordu.
Ağlama isteğimi bastırıp , pastel yeşil tonlardaki hırkayı da üzerime geçirdim ve aşşağı daki salona uzanan merdivenlerden indim . Lucifer 'a bakınsamda ortalarda görünmüyordu . Dışarıdan gelen yoğun patinaj sesinden sonra adımlarımı yerini yeni ögrendiğim dış kapıya yönlendirdim . Kapının arkasında , herseyi bekleyebilirdim hatta şu son günlerden sonra unicorna bile bineceğimize ihtimal verebilirdim fakat karşımda duran Aston martin* kesinlikle aklımın ucundan bile geçmemişti . Uyuşuk adımlarım insanüstü bir hızla arabayı buldu . Parmak uçlarımı İngiliz asilliğinin beden bulmuş hali olan kaportada dolaştırdım , Boyası bile Aristokrat bir hava taşıyan makine beni benden almıştı. Gözlerimi zar zor arabadan ayırdığımda lucifer 'ın beni anlamsızca izlediğini fark edip huysuzca omuz silktim .
" Neee ? Bu aston martin , dünyanın en güzel ikinci şeyi felan . "
Elini ceplerine sokup sırıttı ,
" Evet güzel bir parça,  70 lerin zerafetinin iyi bir işçilik ile birleşmesi pek fazla rastalanılır değildir "
Arabanın kapısını açarken mırıldandım.
"Veee bir milyarlık soru , bu bebeğin sende olması nasıl mümkün olur ? O vucuv vucuvlarından yapıp banka mı soydun , yada bir galeri ? "
Arabaya binip kapıyı kapattı ve geriye yaslanıp bana doğru egildi.
"Öncelikle şuna vucuv vucuv felan demeyi kes , bu hoş değil ve saçma. Kaç yaşındasın on bir mi ? Ayakkabılarını kendin bağlayabiliyor musun bari ?
Ayrıca bazen oldukça ikna edici olabildiğimi sen  söylemiştin "
Tek kaşını kaldırıp son cümlesini söylediğinde , yüzümü dehşet ve hayranlık kapladı .
" inanamıyorum bu şeyi birinden rica ettin ve sana öylece verdi mi ?! Sen .. sen gerçekten.."
Diyecek birşey bulamıyordum bu , bu çok aman tanrım bu şey benim olsa ruhumu bile şeytana teklif ederdim ama arabayı vermezdim

GECENİN İÇİNDEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin