Gitme Mavi

26 1 3
                                    

İlk olarak ben bu bölümü
@akamiyy ve @hazar45 'e ithaf etmek istiyorum.
Multi ise Elisa ve Aral.

Elisa'dan
"Ne oldu Berk!! Söylesene dilini mi yuttun."diye bağırdım telefonun ucundaki Berk'e
"Abim.. O kaza geçirdi."kulaklarım uğuldamaya başladı. Belki de kalsaydı bir şey olmayacaktı benim yüzümden oldu.
" Nerede? Hangi hastane Berk? Söylesene söyle!" Berk'e kendimi kaybetmiş bir şekilde bağırıyordum. Gözümden akan yaşları hızlıca silip ayakkabılarımı ayağıma geçirip evden çıkıp sokakta koşmaya başladım.
"...........Hastanesi sana ihtiyacım var Elisa." demesiyle daha çok ağlamaya başladım. Geliyorum Aral dayan. Yolda rastladığım taksiye binip hastanenin adını söyledim. Bir yandan şoföre daha hızlı sürmesini söyleyip bir yandan da onu düşünüyordum. Nasıldı. İyi miydi. O çok güçlüydü. Hem ben ona alışmışken gidemezdi,gitmeyecek . Hastaneye geldiğimi fark edince parayı şoföre uzatıp arabadan indim. Ve hastaneye doğru koşmaya başladım. İçeri girdiğimde kendimi kaybetmiş gibi etrafa bakınıyordum. Duvarın dibine çökmüş Berk'i gördüğümde daha çok ağlamaya başladım.
"Hayıırrrrrr!! Beerrkk! bir şey olmadı de o iyi de lütfenn."
"Bilmiyorum Allah kahretsin ki bilmiyorum. Hiç bir siktiğimin doktoru bir şey demiyor."
"Nasıl olmuş." diye sordum sakince
"Sarhoş bir it yüzünden abim içeride can çekişiyor. Taksici direksiyonu kırmış ama kurtaramamış takla atıp bariyerlere çarpıp durmuşlar." dedi bağırarak.
"Benim yüzümden. Benim yüzümden. Belki de kalmasına izin verseydim şimdi orda olmayacaktı." diyerek yere çöktüm. Dizlerime sarılarak ağlamaya başladım. Ne olur ona bir şey olmasın.
"Nereden bilebilirdin.Kendini suçlamayı kes."dedi ve ameliyathaneden çıkan doktor
"Hastanın yakınları siz misiniz?" dedi
"Ben kardeşiyim. Söyle doktor nasıl abim."dedi sertçe Berk .
"Buraya geldiğinde çok kan kaybetmişti. Omurgası hasar görmüş. Sağ göğüs boşluğundan yaklaşık 3,4 metal parça çıkardık. Ve ne zaman uyanacağını bilmiyoruz." dedi ve demesiyle Berk
" Ne demek ne zaman uyanacağını bilmiyoruz doktor.Açık konuş." dedi.
Ardından doktorsa
"Bakın Berk bey abiniz bir gün içinde de uyanabilir bir ay bir sene belki daha fazla belki daha az bu ona bağlı." Bir ay bir sene belki daha fazla ne diyor bu adam.
"Ya uyanmazsa..?" dememle Berk
"Kapa çeneni uyanacak! O benim abim benim abim güçlüdür anladın mı diyerek beni sarstı."
"B..ben özür dilerim. Onun uyanmasını emin ol bende istiyorum bana böyle davranmaya hakkın yok!" diyerek sesimi yükselttiğimde
"Allah allah bu olanların suçlusu sen değil misin abim o gece senin yanına gelmeseydi bu kaza olmayacaktı.!"
"Benim suçluyum lanet olsun keşke gelmeseydi keşke onun yerine orda ben olsaydım keşke.. Ama maalesef zamanı geri alamıyorum. Emin ol öyle bir şansım olsa bir dakika düşünmeden yapardım." deyip ağlamaya başladım. Zaten hiç dinmemişti ki göz yaşım. Yoğun bakımın camından bakıyorum. Bitkin yüzüne o sert kemikli yüzüne hiç yakışmıyordu bu bitkinlik,elimi cama koyarak "Aç gözlerini be maviş papatyan geldi bak.Hiç yakışıyor mu sana ." deyip burukça gülümsedim. Ardından omuzuma dokunan Berk'e baktım yüzünde pişmanlık vardı. Saf pişmanlık.
"Özür dilerim Elisa... Ben kendimi kaybettim. Sen suçlu falan değilsin. Ve o uyanacak çünkü uğraşması gereken biri var sen varsın.."deyip burukça güldü bana, dayanamayıp onu kendime çektim ve sarıldım.
" Uyanıcak..yine benimle uğraşıcak. Beni hayattan bezdiricek. Uyanmalı Berk ben ona alışmışken ben ona bağlanmışken gidemez.."
İçerideki makinalardan değişik sesler gelmeye başlamıştı. Korkuyla Berk'e bağırdım.
"Berkk! Bir şeyler oluyor. Doktoru çağır ."
Koşarak gelen doktor ve hemşireler o makinaların tiz sesi...
Aral'ın göğsünün havaya kalkıp yeniden yatakla buluşması bunun tam beş kez tekrarlanması ve o makinanın iğreç sesinin dinmemiş olması
Ağlarken attığım çığlıklar duvarlara vurarak"gitme" diye bağırışlarım.
Doktorun ümitsizce bakıp yoğun bakımdan çıkmasıyla içeri daldım.
"Bıraktın mı beni şimdi." diyerek elini tuttum. " Bir daha göremeyecek miyim o mavilerini...gittin mi yani daha yeni ısınıyordum sana" yavaşça yüzüne doğru eğildim. O çok dokunmak istediğim yüzüne dokundum. " Seni bırakmamalıydım. Benim yüzümden..."yüzüne düştü bir damla göz yaşım. Elimi gezdirdim o bir erkeğe göre biçimli dudaklarında "Hani vedaları sevmezdin, sonra görüşücektik. Yalan mı attın maviş." diyerek dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım.
"Hadi beni düşünmüyorsun ailen,annen, baban, kardeşin onlar ne yapar sensiz. "
Doktor gelerek "Lütfen odadan çıkın."
dedi.
"Çıkmıyorum. O uyanana kadar çıkmayacağım! Anladınız mı ?"
diye bağırdım ve doktorsa
"Yaklaşık 20 dakikadır ex onun uyanma ihtimalı çok düşük."
" O senin düşük dediğin ihtimale ben... çekil şurdan." diyerek doktoru ittirdim. Ve Aral'a doğru ilerledim. "En azından veda etmeme izin verin. Yalnız.." diye ekledim ve odadan çıktı herkes.
"Elveda maviş affet beni bak ben seni affettim bile.." diyerek sarıldım o hareketsiz bedene.
Makinaların tekrar ötmeye başlamasıyla korkarak geri çekildim.
Doktor içeriye girerek
" Bu oğlanın seni bırakmaya niyeti yok sanırım kızım. Geri döndü." demesiyle şok olmuş bir şekilde dışarı çıkarıldığımı bile fark etmeden kendimi Berk'e sarılıp "Bırakmadı bizi , bırakmadı .." derken buldum. Ve gelen ailenin diğer üyelerini fark etmemle annesi olduğunu düşündüğüm bayanın bana sarılması bir oldu. "Sen meleksin seni bize Allah yolladı doktorlar ümidi kesmişlerdi. Sen döndürdün oğlumu melek yüzlü kızım." dediğinde ağlamaya başladım. Babası ve annesiyle konuştuktan sonra doktor geldi .
"Hastamız uyandı. Durumu gayet iyi hayati tehlikeyi atlattı.Papatya diye sayıklıyor narkozun etkisiyle de olsa size söylemek istedim." demesiyle benim
" Benim o bana papatya der . Yani diyor . dedim ve doktor
"Hemşirelere söyle de üzerine kıyafet versinler içeri girip onu görsen iyi olur." deyip göz kırptı.
Üzerime yeşil renkte muşambamsı şeyleri giyip içeriye girdim. Gözlerini yavaşça açtı ve o gülüşü
" Vedaları sevmem demiştim papatya görüştük bak. Hem ağladın mı sen bakıyım." dedi çatallı çıkan sesiyle.
" Çok korktum maviş. Gittin diye ve evet biraz ağlamış olabilirim."
"Burdayım gel buraya ve beni sana geldiğimde öptüğün gibi öp."
"Nasıl ama sen hatırlıyor musun? Olamaz ki bu."
" Sürekli sen vardın gözümün önünde gitme diye yalvardın nasıl bırakırdım seni hele ki bana sarıldığında gelen o papatya kokusu o an dedim ki seni ölsem de bırakmam kızım."utançla başımı aşağıya eğdim.
"Utanmış mı benim papatyam. Utanma buraya gel ." diyerek kollarını o makineler el verdiğince açtı. Ben gitmeyince
" Hadi ama güzelim bu hasta çocuğu kırma." diyerek dudaklarını büzdü.
Bende onun canını acıtmamaya özen göstererek olabildiğince sarıldım.
O huzur veren odunsu koku burnuma ulaşmıştı yine kendine özgü kokusu vardı bu çocuğun. Daha iki gün önce kanlı bıçaklı olduğum çocukla şimdi sarmaş dolaştım. Buda hayatın bize buyur birde burdan bak deme şekliydi sanırım.
.................
Aral hastaneden çıkalı 4 gün olmuştu. Yaklaşık dört gündür onunla ilgileniyordum. Okul nasıl olsa onunmuş gitmesem de olurmuş. Şu anda ne mi yapıyorum. Aral beyin canı sarma çekmiş. Alıyım diyorum yok. İlla elimle saracakmışım.
Mutfakta sarma sarıyorum ne anlarım ben sarmadan. Yapraktan.
Kapının çalmasıyla oturduğum sandalyeden ayaklandım. Ah unuttum normalde kapıyı hizmetli yada annesi de açabilirdi. Ama Aral kimseyi istemediğini sadece beni istediğini söyleyince mecburen onu dinledik eh sonuçta hasta çocuk. O bir iyileşsin bunların hepsinin intikamını alacağım. Kapının alacaklı gibi çalınmaya devam etmesiyle Aral
" Elisa alt tarafı kapıyı açıcaksın açmazsan birazdan kırıcak kimse kapıyla uğraştırma birde beni." dedi gülerek. Hay allahım
" Patlama patlama geldik ." diyerek kapıyı açmamla karşımda..................................

Bölüm sonu umarım beğeniliyordur. Lütfen vote vermeyi unutmayın.

SerseriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin