3-DERYA'NIN HAYATI

44 3 0
                                    

Güneş ışıklarını yüzümüze salmaya başladığında uyandık. Derya, yanımıza gelip bize en tatlı sesiyle günaydın dedi. Ardından Damla ile ben aynı andan Derya'ya günaydın dedik. Aynı zamanda birbirimize bakıp güldük. Derya erkenden uyanıp bize kahvaltı hazırlamıştı. Ona teşekkür edip masaya oturduk. Derya'nın geçmişini gerçekten çok merak ediyordum bu yüzden oturur oturmaz ona hemen "Derya bize yaşadıklarını detaylı bir şekilde anlatır mısın?" diye sordum. Damla bu sorumu pek hoş karşılamamış olmalı ki ayağıma bastı. Ama bu sefer onu dinlemeyecektim. Derya da bu soruma pek kızmış gözükmüyordu zaten. Hemen kızarmış patatesten tabağıma aldım ve onunla birlikte yemeyi çok sevdiğim peyniri. Derya yavaş yavaş anlatmaya başladı ve "On, on bir yaşlarındaydım. Ailemin maddi pek iyi sayılmazdı. Her gün sokağa çıkıp mendil satardık. Ama o dönemlerde annem ile babam yaşlanmaya başladıkları için beni mendil satmaya yalnız gönderiyorlardı. Üstelik bir kardeşim de yoktu. Birkaç hafta mendil sattıktan sonra annem ile babam çok uzun bir konuşma yaptılar ve beni bu konuşmaya dahil etmediler. Ertesi gün babam yeni bir iş bulduğunu söyledi ve bu yeni işine benimle birlikte gitmek istediğini söyledi. Keşke sonunu tahmin edip onunla gitmeseydim. Çünkü sonunda babam sattığım mendillerin parasıyla beni bir vapura bindirip karşı yakaya gönderdi. Burada tek başıma kalmıştım. Her gün sokakta yatıp kalkıyordum. Birgün sokakta yatıp kalktığımı fark eden bir teyze beni çocuk yurduna götürdü. Aylar sonra bir aile geldi ve beni evlatlık almak istediklerini söylediler. Bu ailenin bir de yirmi yaşında bir kızları varmış. Kızın adı yani üvey ablamın adı Melis'ti. Üvey ablam beni hiçbir zaman sevmedi. Yeni anne ve babam iş için başka bir ülkeye gitmek zorunda kaldılar. Beni ise üvey ablam Melis ile beraber bıraktılar. Ablam beş sene sonra herkesten izinsiz evlendi ve kendi evine taşındı. Fakat beni yanında götürmedi. Ben de o zamandan beri bu evde kendi başıma yaşıyorum." dedi. Anlattıkları beni çok etkilemişti ve şuan Derya'nın hikayesinin başka bir versyonuydu. Ardından Derya "Peki neden sen pijamalasın?" dedi. Hemen anlatmaya başladım tabi fakat önce çayımdan bir yudum aldım ve "Ben anneme eve gidiyorum diye havuzdan çıktım ve üstümü değiştirmeyi unutarak Damla'nın evine geldim. Damla'dan kıyafet istedim ve bana bütün kıyafetlerinin yıkandığını söyleyerek bir ayıcıklı pijama verdi ve kaçarken buraya geldik." dedim. Damla ben bunlari anlatırken hep sırıttı. Ben de onun bana yaptığı gibi onun ayağına bastım ve hemen gülmeye kesti. Bir sessizlik oluştu ve hepimiz kahvaltımızı bitirdik. Ben günlük hayatımda hiç kahvaltı yapmazdım bu yüzden bu kahvaltı bana çok iyi gelmişti. Derya'nın masayı toplamasına yardım ettik. Derya "Hadi aşağı mahalleye inelim." dedi. Aslında bu güzel bir fikirdi çünkü bu sokağı gördükten sonra diğer yerleri de görmek istiyordum. Birkaç dakika sonra mahalleye inmiştik. Burası gerçekten çok güzeldi. Derya gece on birden sonra buraya bir kıyafet pazarı açıldığını söyledi. Onun dışına heryer mağazlarla doluydu ve ben böyle yerleri çok severdim. Dışarıda uzun bir süre dolaştık fakat birşey almadık. Ben de Damla için alışveriş yapma zamanımızın şimdi olabileceğini düşündüm çünkü normal zamanlarda hiç yapmazdım, yapmazdık. Hemen "Damlaa, hadi alışveriş yapalııım." dedim. Yanımda iki yüz lira vardı fakat Damla'ya sorduğumda yanında hiç para olmadığını söyledi. Bu biraz kötü olmuştu aslında. Alışveriş yapmaktan vazgeçtik. Derya istersek şimdi eve gidip yemek yiyebileceğimizi  sonra da akşam kurulan pazara inebileceğimizi söyledi. Aslında ben de çok yorulmuştum ve karnım kazınıyorudu. Eve geldik ve yemek yedik biraz televizyon izledikten sonra Derya pazarın kurulduğunu söyledi. Hemen dışarı çıktık ve ben hala pijamalarımlaydım! Derya'nın bana hala kıyafet vermemesi biraz tuhaftı ama neyse. Dışarda biraz dolaştıktan sonra saatin 12 olduğunu fark ettik. Ardından gözüme biraz tuhaf gözüken ve mafyaya benzeyen adamlar geldi.

ÇARESİZLİK YOLUNDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin