Tuhaf Çocuk

1.3K 37 1
                                    

Gözlerimi açmam ile başım zonklamaya başlamıştı. Sanki bir fıçı ateş viskisi içmiş gibi hissediyordum. Uzandığım yataktan hafifçe doğruldum ve gözlerimin önünden sineklerin gitmesiyle nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Revir mi? Benim revir de ne işim vardı? Hızla kolumu, bacağımı, başımı, yüzümü elimle yokladım. Bütün organlarımda sapasağlam ve sağlıklı görünüyordu ama eğer öyleyse benim revirde ne işim vardı? Kimse de yoktu benden hariç, ne kadar da seviliyorum, şu işe bakar mısınız.?

Ayağa kalkmaya çalışmamla başım tekrar dönmeye başladı ve gözlerimin önüne kara sinekler doluştu. Yatağın koluna tutunarak gözlerimi kapattım ve bu işkencenin bitmesini bekledim. Yarım dakika öyle tutundum ama geçmemişti iyice artmıştı hatta midemin bulanmasını sağlamıştı. Neler oluyor bana? diye hızla düşünerek revirin lavbosuna doğru resmen uçtum. İçimde olan olmayan herşeyi çıkarttım. Peşpeşe hemde! Biraz rahatlamış gibi hissettiğimde yüzüme su serpip hiç kurulamadan başımı kaldırıp aynaya, yansımama baktım. Bakmamla çığlık atmam bir olmuştu. Yüzüm zombi gibiydi, sanki ölmüşüm de tekrar dirilmişim. Yüzüm krem beyazına dönmüştü. Gözlerimi hemen aynadan çekerek yattığım yatağa doğru yürüdüm. Hatırlamaya çalışıyordum bir yandan da dün neler olduğunu, hiçbir şey hatırlamıyordum. Yatağın kenarındaki komidinin üzerinde, üzeri peçeteyle örtülmüş bir bardak suyu hemen elime aldım. İçmeliydim, belki su kendime getirebilirdi.

Suyu bir dikişte bitirmiştim, tekrar aynı şekilde komidinin üzerine bıraktım. Hermione neden yanımda değildi ki? O beni bu durumlarda yalnız bırakmazdı. Peki ya abilerim! Hepsinin de bir gıdım umurunda değilim tabi. Ölsem haberleri bir sene sonra olur, Merlin! Sinirlerim iyice bozulmuştu, düne dair bir şey hatırlamamın üstüne neden revirde olduğumu bilmiyorum bir de onun üzerine yanımda beni aydınlatabilecek kimse de yok! Delireceğim!

Oturduğum yerden doğrularak revirin çıkış kapısına baktım ve gülümsedim. "Eğer beni aydınlatacak kişiler yanımda değilse, ben de onların yanına gider kendim öğrenirdim, neler olduğunu."

**********

Hermione, Harry ve Ron Gryffindor masasında kahvaltı yapıyorlardı (Hermione hariç) Aklı tamamen Ginny deydi. O hangi akılla okuldan ayrılıp da başına bu belaları almıştı anlamıyordu. Kesinlikle bir şey yapmadan önce kendisine baş vururdu, herhalde artık gerçekten de büyümüştü arkadaşı. Gözü Slytherin binasına kaydı, Ginny i kurtaran şu 5 çocuğa hiç ısınamamıştı. Tamamen göründüklerinden farklılarmış gibi hissediyordu, sanki sanki, ahh! Farklı işte. Yani yalan söyleyen tiplerdi. Güvenilir olmayanlar yani. Hele Ginny kurtardıklarını kabul etmek hiç mümkün değildi.

- Hermione, midene bir şeyler göndermelisin.

Sesin geldiģin yere döndü genç kız ama pek oralı olmadı hatta elindeki çatalı boş tabağına sürtmekten bile vaz geçerek sertçe masaya bırakarak konuştu.

- İştahım kaçtı. Şu çocukları gördükçe iştah miştah kalmıyor! Ginny'i onların kurtardığına inanamıyorum.

- İnat etmeyi bırakmalısın, ben minnettarım onlara, bilmiyorum bir Slytherin e iltifat etmek ne kadar doğru ama onlar benim kardeşimi kurtarmış.

- Ron buna nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?

- Emin olduğumdan değil Hermione, bir kere de şu hayata iyimser bakmak istedim, çok mu şey istedim?

- Off, peki sen nasıl istersen öyle davran ama ben onlara güvenmiyorum. Ve bu kahvaltı onların Ginny i kurtarmalarına dair bir ziyafet olduğu için ben yemicem, size afiyet olsun.

Ron elindeki peçeteye sarılı tavuk buduna bakarken konuştu.

- Bu lezzetli tavukları kaçıracağın için üzüldüm Hermione., neyse üzülme senin yerine de yerim ben.

BENİ FARKET ARTIK 2. KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin