Bölüm 4

88 8 11
                                    


Seslerle gözlerimi açtım Selin

-ben sana dedim kızın yanında olmamıza izin ver diye sen naptın kızı yalnz başına bir odaya kilitledin yalnız sana da helal olsun Cansu bizi bir kalemde sildin Ekin ölüp gitse umurunda olmayacak bu mu senin doktorluğun bu mu senin arkadaşlığın

dediğinde gözlerim tekrar doldu

-s selin

diye fısıldadım. Bütün gözler bana dönmüştü

-beni eve götürün

dedim ellerimi Nesli ve Selin'e uzatarak. Cansu hıçkırmaya başladığında her ne kadar üzülsemde onun beni bırakıp içeri koşuşu aklıma geliyordu.

Kızlar ayağa kalkarak beni de hafif oturttuklarında Cansu'nun pansuman yaptığı çocuk

-hiç bir yere gitmiyorsunuz arkadaşınızı yukarı baygın bulduğunuz odaya çıkarın

dediğinde sabah beni yukarı çıkaran çocuk kızları yanımdan uzaklaştırarak beni kucağına aldı.

Ellerimi boynuna dolamamıştım öylece beni yukarı çıkardığında kızlar da peşimizden girmişti. Çocuk beni yatağa bırakıp dışarı çıktığında kızlar kapıyı kapatıp yanıma yattılar.

Selin hemen lafa girdi

-kızım çok korktuk sana bir şey olacak diye biliyorduk yine kriz geçireceğini ama şu öküzleri inandıramadık yoksa seni yalnız bırakmazdık biliyorsun

başımı salladım iki elleri kanda olsa gelirlerdi onlar benim ailemdi.

Ellerini daha sıkı tuttum Nesli

-Ekin Cansu çok üzgün ama hipokrat yemini işte o yüzden yardım etmiş adama

dediğinde

- ismi ne o adamın

Diye sordum omuz silktiler

- siz bilmiyorsunuz ama ben biliyorum o adam Karan Polatkan. İki gündür biz Cansu hanım için üzülelim ben sözümü çiğneyip onun annesinin evine gideyim o burada onu kaçıran herife yardım etsin

cümlemin doğruluğuyla ellerini daha sıkı tuttum. Bizim kimsemiz yoktu. Sadece birbirimize sahiptik. Ailemiz yine kendimizdik.

Ve ailemizden birinin bizi tanımadığımız heriflerin insafına bırakıp gitmesi üzücüydü. Gerçi üzülmekten çok kırılmıştım. Onu kaçıran birini nasıl bize tercih ederdi?

- tamam sakin ol

Cümlesi çıktı ağızlarından aynı anda sonra ise birbirimize bakıp güldük.

Bana daha sıkı sarılıp başlarını göğsüme koyduklarında ellerimle saçlarını okşadım. Ben onlar için hep anne rolü oynadım.

Ben onları koruyup kolladım ve birine zarar gelse canımdan can gidiyor.

İçlerinde bunu en iyi bilende Cansu!

O yüzden bugün yaptığı hareket bu kadar canımı acıtıyor.

Kızların uyuduğuna kanaat getirip ayağa kalktım.

Acıkmıştım. Zaten oldum olası çok yemek yerim.

Yavaşça tırabzanlara tutunarak merdivenlerden iniyordum bir yandan da salona göz gezdiriyordum ki L koltukta oturan ikiliyi farkettim biri Cansu biri de Karan POLATKAN denilen kişiydi.

Cansu hıçkırarak ağlıyordu tam o sırada Karan onun omzuna elini koydu. Cansu silkinerek ayağa kalktı ve

-ben bir doktor olarak sana yardım etmek istedim sen ne yaptın her şeyi bilen Karan bey arkadaşımı krize soktun hem de yalnız. Bir de bizi evimize göndermiyorsun çıldıracağım

dedi salonda ileri geri yürürken. Bu sırada Karan denilen herif yine Cansu 'yu tutmaya çalıştı Cansu bu sefer

-sanırım gerçek yüzümü görmek istiyorsun

diyerek elini beline attı.

Gören herkes öyle zannederdi ama ben gerçeği biliyordum zaferle sırıttım.

Ucunda küçük hatta minicik uzaktan bakanın yuvarlak sandığı ama aslında minik iğnelerle kaplı olan upuzun ama ince bir zinciri olan kendine has dövüş aletini çıkardı.

Karan bundan bir gram etkilenmezken ben Cansu'nun bize yamuk yapmadığını öğrenmiş içim rahat bir şekilde merdivenlerden inmeye devam ettim.

Bu sırada Cansu'nun ifadesi giderek psikopatlaşıyordu olaya el atarak

-Cansu

adıyla seslendiğim için ikisinin de bakışları bana dönmüştü. Kollarımı açtım ve elimle gel işareti yaptım. Koşarak gelip bana sarıldı

-tamam tamam hasret gideririz ama önce Hulusi 'yi yerine koy

evet Hulusi benim Abuziddin 'in kankası Cansu'nun vazgeçilmezi o garip dövüş aleti. Cansu'yla daha sıkı sarıldıktan sonra

-ben acıktım Cansu ya

dedim o ise kikir kikir güldü. Karan kişisini ardımızda bırakarak Cansu' yla mutfağa ilerledik.

Bölüm nasıldı? :))))


Bir Buluş HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin