Gözlerimi açtığımda bir odadaydım. Beklediğimin aksine bir iple bağlanmamıştım ya da ağzım bantlanmamıştı. Gayet normal bir odada, normal bir yatakta uyanmıştım.
Dikdörtgen şeklinde bir odaydı. Odanın sağında duvara yapışık tek kişilik beyaz bir yatak, yatağın üstünde bir klima, yanında ufak kırmızı bir ahşap komidin, yatağın karşısında ki duvarda ise kocaman bir ayna vardı. Neredeyse tüm duvarı kaplıyordu. Odanın solunda ise 3 kapaklı açık mavi ahşap bir dolap ve yanında da beyaz, bir tuvalet masası vardı. Ama diğer tuvalet masalarına göre daha çok çekmecesi vardı.
Yerimden kalktım ve dolabın kapağını açtım. İçinde çeşit çeşit ayakkabılar, tişörtler, pantolonlar, elbiseler bulunuyordu. Tuvalet masasının sağ ve sol en alt 2 çekmecesinde ise iç çamaşırları, çorap vardı. Orta çekmecede ise bir telefon, hat, şarj aleti ve kulaklık vardı. En üst çekmecelerde ise makyaj malzemeleri, kremler, diş fırçası vb. şeyler vardı.
Başkasının odasını kurcalıyormuş gibi hissederek buradan çıkmak istedim.
"Ben neredeydim? Neden buradaydım?" diye düşünerek kapıya yöneldim.
Kapıyı her ne kadar açmaya çalışsamda açılmadı. Bende yatağıma oturup birilerinin gelmesini bekleyecektim.
•••••••••• 1 saat sonra •••••••••
İmkanı yok. Daha fazla bekleyemeyecektim. Oda da bir pencere bile yoktu ve ben havasız yerlerde duramazdım. Ayrıca neden burada olduğumu düşündükçe de bir sonuç bulamıyor, sinirleniyordum. Kim beni hangi sebeple kaçırmak isterdi ki?
Işığı kapatıp uyumaya çalışmam lazımdı. Ama ya beni kaçıranlar uyuduğumu görüp geri giderlerse? Ne saçmalıyorum ben? İnsanları kaçıran birileri neden uykumu umursasın ki?
Yerimden kalkıp ışığı kapatmaya gittiğimde ışığın tuşu hariç bir tuş daha vardı. Onun aksine bu tuş yuvarlak ve daha küçüktü. Ona bastım ve bir şey olacak mı diye bekledim. Sonuç sıfır. Bir şey olduğu yoktu. Bende ışığı kapatıp yatağıma uyumaya döndüm.
Döndüm ama uyuyamadım. Karanlıkta salak gibi uzandım öyle ve sıkılıp ışığı açtım. Burada sıkıntıdan patlayacaktım. En azından bir televizyon koysalardı.
Aniden kapı açılma sesi duyunca kapıya baktım. 25-30 yaşlarında bir kadın içeriye girdi. Siyah düz bir pantolon, beyaz bir badi, ve kırmızı bir ceket giyerek ceketin önündeki bir düğmeyi bağlamıştı. Ayağında siyah ince bir topuklu vardı. Yüzü güzeldi, fiziğide. Ellerine taktığı parlak yüzükler ve boynunda ki kolye hemen dikkati kendisine çekiyordu. Saçları sarı ve kısaydı. Gözleri yeşil, dudakları dolgun ve küçük bir burnu vardı. Kadını görünce kendimi normalden daha fazla çirkin hissettim. Ben onu incelerken o da bana doğru geldi.
"Nasılsın?" diye sordu.
"Harikayım ya. Sıradan bir okul günümde iki adam sınıfıma geldi ve beni kaçırdı. Şuan da bilmediğim bir yerdeyim ve tanımadığım bir insanla konuşuyorum. Çok mutlu hissediyorum gerçekten, teşekkürler(!)."
"Size her şeyi açıklayacağız. Sadece bekleyin ve dediğimizi yapın."
"Size mi? Ayrıca neden sizin dediklerinizi yapayım ki? Sizi tanımıyorum. Tanımadan da buradan gitmek istiyorum." Her ne kadar böyle desem de kim olduklarını ve benden ne istediklerini deli gibi merak ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diseinu Berria
Fantasy8 farklı gücün bir gün ülkelerini korumak için bir araya gelmesi ve kendi hayatlarından, hayallerinden vaz geçmek zorunda kalmasıyla oluşan bir fantastik hikaye. 24.08.2016