~ Feris Karaer ~

9 2 0
                                    

Çatalımla ağzıma sosis attıktan sonra konuştum.

"Siz neden burada olduğumuzu biliyor musunuz?"

"Hayır, zaten bu yüzden uyumadan önce çıldırıyorum ya." dedi Atıl.

Bu çocuk her zaman patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Biraz sakin olsa daha iyi olur.

"Bugün hepimizi konuşma salonunda toplayacaklarmış sanırım." dedi İzem.

"Öyle bir yer mi var? Dün görmedik ama." dedim. Bunu söyledikten sonra aklıma 1 ve 6. katları gezmediğimiz geldi. Ve bir de 2. katta yemek salonu hariç diğer odaların ne olduğunu bilmiyorduk.

"Bana da Neslihan öğretmen söyledi."

"Neslihan öğretmen?"

"Hani biz ilk geldiğimizde odamıza gelen kişiler var ya, onlar bizim öğretmenimiz."

"Ne öğretmeni ya?" diye sitem ediyormuş gibi söylendi Yankı.

"Bilmiyorum ki ben de. Bizi eğiteceklermiş." İzem'in sözü bittiği an Atıl yine sinirli bir şekilde konuştu.

"Ne eğitmesi? Köpek miyiz biz ?! Kaç yaşında insanlarız neyi öğreneceğiz bu saatten sonra?"

Onun dediği soruyu umursamayarak konuştum.

"Atıl bence biraz sakin olsan daha iyi olur. Sürekli gerginsin. Bizde halimizden memnun değiliz ama ne olup bitecek bilmiyoruz, bekliyoruz işte. Biraz kafanı dağıtmalısın."

"Sakin mi olayım? Nasıl sakin olayım?! Bizi zorla buraya getiriyorlar ve hiçbir şey olmamış gibi bize arkadaşmış gibi davranıyorlar! Nasıl katlanayım buna?!"

Dediklerinde haksız sayılmazdı. Bizi kaçırmaları dışında bize gayet iyi davranıyorlardı ve sıkılmamamız için oyun salonu, sinema salonu bile yapmışlardı. Bizim ihtiyaçlarımızı, isteklerimizi karşılamaya çalışıyorlardı. Ama birbirimizden başka kimseyle de iletişim kuramıyorduk, ne ailemizle ne de arkadaşlarımızla. Bir telefonumuz yoktu. Yani diğerlerinin elinde hiç telefon görmemiştim ama bende yoktu. Diz üstü bilgisayarımız da yoktu. Ayrıca kıyafet koysalarda çoğumuzun koydukları kıyafetleri seveceğini sanmıyorum. Hepsi gelişi güzel alınmış şeylerdi. En yakın zamanda evimize gidip ihtiyacımız olan ve sevdiğimiz şeyleri almamız gerekiyordu. 

Gerginlikten dolayı yine herkes susmuştu. Ve yine sessizliği bozan ben oldum.

"En yakın zamanda evimize gidip eşyalarımızı almamız gerek. Telefonumuz bile yok."

"Telefonumuz var." diyerek cebindeki telefonu çıkardı Feris.

"Nereden buldun onu?" dedim sanki ilk defa telefon görmüş biri gibi şaşkınlıkla bakıyordum.

"Odalarımız da vardı zaten? Senin yok muydu?"

"Vardı. Vardı da ben başkasının telefonu sanmıştım." Dediğimde Demir dalga geçer gibi güldü.

"Kızım sen salak mısın? Başkasının telefonu neden senin odanda olsun? Buradaki insanlar telefonunu kaçırdıkları kişinin odasında bırakacak kadar salaklar mı sence?" Evet doğru. Ben yine de işimi sağlama almak istemiştim.

"Peki telefonlar sosyal medya hesaplarına falan girebiliyor mu?"

"İşte kötü yanı da o. Dizi, film siteleri ve YouTube gibi yerler hariç hiçbir siteyi açmıyor. Rehberde de sadece ailemizin ve birbirimizin numaraları var. Birde başkalarını ekleyemiyoruz." Aramızda en sessiz olan Gece konuşmuştu.

"Anladım. Bugün konuşma yaptıklarında eve gidip eşyalarımızı alma fikrini tartışalım." dedim ve herkes onaylarcasına kafasını salladıktan sonra kahvaltımızı yapıp dağıldık. Bazıları odasına, bazıları oyun salonuna gitmişti. Ben duş alacaktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 30, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Diseinu BerriaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin