Odamın içi güneş, ışığıyla dolarken gözlerimi araladım ve yavaşça yatakta doğruldum. Saat kaç diye telefonuma bakarken, mesaj kutusunun üzerindeki 1 yazısına takıldı gözüm üzerine tıklayıp, kimden mesaj geldiğine baktım Masir dendi.
Masir;
Bugünde dışarı çıkmamız gerekecek son olarak, gelinlik damatlık bakacağız müsait olduğunda mesaj atarsın.
Yazmıştı. Bende cevap yazmak yerine aradım birkaç kere çaldıktan sonra telefonu kapatacaktım ki ''Efendim Azra?'' sesiyle telefonu tekrar kulağıma götürdüm.''Şey... mesajını gördümde aramak istedim. Ben saat 2 gibi Allah'ın izniyle, müsaitim eğer sende müsaitsen?'' onaylarcasına mırıltılar çıkardı.''Peki o zaman saat 2 de kapının önünde olacağım'' dedi bende ''Tamam''dedim ve kapattım.
Ömer hala uyuyordu. Yataktaki ıslaklığı fark edince altına kaçırdığını anladım Ömer'in başını okşayarak, yavaşça uyandırdım oda altını ıslattığını görünce ağlamaya başladı. Sakinleşmesi için ''Tamam bir şey yok paşam'' deyip sarıldım. Ömer'i yataktan kaldırıp, ilkten giysilerini değiştirdim daha sonrada ıslak beze deterjan döküp,yatağı bir güzel temizledim.Ömer hala ağlıyordu ağlamaması için ona çarçaflarını da değiştirdiğim yatağı gösterdim.''Bak Ömer'im tertemiz oldu ağlama artık olurmu?'' başıyla onayladı ve yanağımı öptü o minik dudaklarıyla.Kirlileri babamın zorla çalışıp annemin söylenmesiyle aldığı makineye koydum,sonrada Ömer'i alıp mutfağa gittim.Ekmek kalmamıştı. Ömer'e dönüp;
''Paşam evde ekmek kalmamış bugün dışarıda kahvaltı edelim istermisin?'' diye sordum. Annem söylediklerimi duymuş olacakki yanımıza geldi ''Hangi parayla kız ?'' diye sordu ''Garsonluk yaptığım yerden bugün maaş alacağız '' diye cevapladım.Gözlerini devirip çıktı mutfaktan Ömer de bana bakıp, mutlulukla başını salladı.
Ben hazırlanırken, ona aldığım küçük kamyonuyla oynuyordu.Malum annemle babamın ona analık babalık edeceği yoktu. Üstüme beyaz gömlek giyip onun üstüne açık mavi tonunda bir tunik geçirdim,altımada siyah İspanyol paltolonumu giyip,başıma koyu gri tonunda şalımı taktım. Ömer'i elinden tutup,kapıya doğru yöneldim. Kolumdaki Mehmet amcanın hediye ettiği saate baktım 1'i5 geçiyordu.
***
Ömer'in ayakabısını giydirip çalıştığım restoranda doğru yol almaya başladım zaten iki sokak ötedeydi restoranta vardığımızda en yakın arkadaşım Ebru yla karşılaştım gözleri mutluluğu anlatıyordu. Yanıma gelip sımsıkı sarıldı.Bayağı zamandır görüşemiyorduk şu düğün olayı için patrondan izin almıştım. Sağolsun izin vermişti.
Ebru yla bir masaya oturup, konuşmaya başladık.''Hangi rüzgar attı seni buraya böyle, çok özlemişim.''dedi büyük bir özlemle.
''Ömer le kahvaltı yapacaktık da geçen hafta ki maaşımı almaya geldim.Bende seni çok özlemişim,fakat bizim pek vaktimiz yok Ebru bugün alışveriş işleri var yine''yüzü birden somurturken, yanımdaki Ömer'e bakınca yanaklarını öpmeye başladı.Ömer de huysuzlanınca kafasını karnıma gömdü.Ben gülmeye başlarken Ebru da bana katıldı. Özlemiştim arkadaşımı sürekli muhabbet edip, gülüşmeyi sanki Evlilik bütün hayatımı altüst etmişti. Evlilik aşkı öldürür diyorlardı benim arkadaşlığımı öldürüyodu.Her şeye rağmen fırsat buldukça Ebru yla buluşmaya karar verdim.Ebru yu son kez öpüp, sarılıp Ömer le beraber müdürün odasına çıktık.Maaşımı alıp, küçük bir kafede güzelce kahvaltımızı yaptık.En azından karnımızı doyurmaya yetmişti.
Evin oraya varmadan önce saatin kaç olduğuna baktım.Saat 13.57 yi gösteriyordu.Evin önüne vardığımızda kapı önünde arabasıyla birlikte duran Masir'i gördüm.Masir de bizi görüş alanına aldığında arabasından indi.''Hazırmısın gidelimmi artık?''diye sorunca Ömer'e döndüm;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASİR
SpiritualZorla biriyle evlenmek hemde tanımadığım biriyle gerçekten bana çok acımasız geliyordu. Şimdi o 'Kaderi' Ben yaşıyordum. Ne yapacağımı bilemez haldeydim birazdan o gelinliği giyip masaya oturup zorla "EVET" diyecektim. Bunları zorla yaşamak çok ac...