10. Bölüm

954 83 21
                                    

Arkadaşlar, uyarmalıyım ki bu bölüm sizi oldukça üzebilir. Ama emin olun ki hikayeye bağlanacaksınız. Oldukça farklı bir yöne gidiyor olaylar. Votelerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum...

                  *************************

Kapüşonuyla yüzünü kapatmış biri bize yaklaşmaya başladı. Yüzünü bir türlü göremiyordum. Önümüzde durduğunda eli kapüşonuna gitti.
Tam açacağı sırada deponun iki taraftan açılan siyah kapısı kırılarak yere düştü. Ve bizi kurtaracak o iki kişi kapıdan göründüğünde yüzüm gülmeye başladı...

Annem ve babam karşımdaydı. Onları gördüğümde gülümsedim. Annem bana gülümserken babam etrafımızda ki adamlara hiçte acıyacak gibi durmuyordu.

Önümüzde ki kapüşonlu annem ve babama hızla döndü. Annemin melez, ve babamın vampir yüzü ortaya çıktı. Kapüşonlunun adımları koşmaya hazırlıklı atarken, annemler de ondan farksız değillerdi. Birbirlerine koşmaya başlayıp hava da zıpladılar ve annemin büyü gücünü kullanmasıyla beraber büyük bir ateş topunun kapüşonluyu yere düşürmesi bir bir oldu. Yüzünü saklayacak şekilde ellerini yüzüne siper etti. Bir kaç acı haykırışından sonra annemler yere indiler. Babam bana gülümseyerek baktı. Bende ona gülümsedim. Bana doğru yaklaştılar.
"Seni çok özledik." Dedi babam.
"Bende sizi çok özledim." Oscar'a gülümseyerek baktım. Ama o çok ifadesiz bakıyordu. Aklını okudum. Gideceğimi düşünüyor. İki güçlü alfanın-ki zaten bir melez- görüşmemizi istemeyeceklerini düşünüyor.

"Hayır öyle bir şey yok." Oscar şaşkınca bana baktı. Tam o sırada bir kristal sesi duydum. Önüme döndüğümde kapüşonlu adam sinirli bir şekilde bize doğru koşuyordu.
"Arkanızda!" Diye bağırdım. Annem hızla arkasını dönerken babam geç kalmıştı. Kapüşonlu onun boynunu kopardı. Annem arkasını döndüğünde çok geç kalmıştı. Karnına çoktan bir kazık saplanmıştı. Ve onunda boynunu koparmıştı kapüşonlu.

Şokla gözlerim açıldı. Kapüşonlu artık yüzünü göstermişti. Yüzünün yarısı alfa ateşiyle yanmıştı. Damarları ve kasları görünüyordu. İğrenç görüntüsü hakkını vermiş ve annemle babamı öldürmüştü.
"Pislik herif!" Büyü gücümü kullanarak onları iyileştirmeye çalıştım. Babamın kafası vücuduyla birleşicekken yüzü yanmış olan adam ayağıyla kafasına basıp onu engelledi. Onların bu halini görmek çok fazla canımı yakıyordu.

Adam yerde büyük bir ateş yaktı. Düşündüğüm şeyi yapacaktı!
"Sakın! Hayır! Hayır!" Adam bana gülümsedi. Annem ve babamın kafalarını aldı. Sonra da ateşe attı.
"Hayır!" Diye bağırdım ama çok geçti. Artık tamamen ölmüşlerdi. Yetmemiş gibi adam bedenlerini de ateşe attı. Annem ve babam gözlerimin önünde ölmüşlerdi. Ve hepsi benim suçumdu. Eğer evden kaçmasaydım bunların hiç biri olmayacaktı! Tamamen benim suçumdu!

Adama baktım. Gülüyordu!
Tek hamlede ellerimde olan ipleri çekip koparttım. Ayağımdakileride kopartıp adama hızla koştum. Beni gördüğünde onun için çok geçti. Zıplayıp ayak bileklerimle kafasını sıkıştırdım. Sonra kendimi geriye doğru yaslayıp kafasını kopardım. Şuan bir bakıma yaşıyordu. Her ne yaparsam canı acıyacaktı!

Kafasını alıp ateşe doğru götürdüm. Yakın bir kısmında bıraktım. Sonra vücudunu gözlerinin önüne getirdim. Dizimi karnının üstüne bastırdım. Ve bütün ağırlığımı üstüne bıraktım. 
Kollarını aynı anda çekip kopardım. Sonrasında da bacaklarını. Ve bedenini annemle babamın olduğu ateşe attım. Adamın kopardığım kafasına baktığımda acı bir ifadesi vardı. Ama o kadar sinirliydim ki bunu umursamadım!

Alıp kafasını da ateşe attım. Adamda ölmüştü. Ama ben hala sinirimi alamamıştım. Ateşin önünde diz çöktüm. Benim annem ve babam ölmüştü! Üstelik benim yüzümden!
"Anne! Baba! Lütfen kalkın! Nolursunuz yanıma gelin! Ben siz olmadan ne yapacağım? "
Bir mucize dahi olmayacağını bilmeme rağmen tanrıya yalvardım. Ama olmuyordu. Annem ve babamı kaybetmiştim! Bağırarak ağlamaya başladım. Ateşin önünde eğilip alnımı yere dayadım. Hıçkırıklarım boğazımdan çıkarken Oscar bana sarılmıştı. Yerden dikleşerek kalkıp ona sarıldım. Ateşi göremeyeceğim şekilde beni ters çevirerek sarıldı.
"Hayır görmek istiyorum!"
"Bella görürsen daha çok üzülürsün." Dedi sakince.
"Onlar benim yüzümden öldü zaten! Bırak görücem!" Kollarının arasından çıkıp omzunun üstünden ateşe bakmaya devam ettim. Başımı Oscar'ın omzuna yaslayıp ağlamaya devam ettim.

Birden iki siyah gölge ortaya çıktı. Ayağa kalktım. Şaşkınca onlara bakarken Oscar da ayağa kalktı. Önümde durduğundan gölgeleri göremedim. Biranda iki siyah şey Oscar'ın başının arkasından içine girdi. Şaşkınca gözlerimi biraz daha açtım. Oscar'ın mavi gözleri bir anda simsiyah olmuştu. Buna gözlerinin akı da dahildi.
"Bella!" İki karışık ses beraber aynı anda konuşuyorlardı. Bu annem ve babamın sesleriydi. İkisi de aynı anda konuşuyorlardı.
Ve bunu söyleyen Oscar'dı!
"Senin bir suçun yok! Her zaman yanında olacağız. Bizi dinle!" Dediler ve Oscar eski haline dönerken siyah gölgeler benim göğsümden içeri girdi. Nefesim bir anda kesildi. Dudaklarım bana olan şeye bir şeyler söylemek için aralandı ama konuşamadım. Öksürerek kendime gelmeye çalıştım. Elimle göğsümü tuttum. Oscar yeni kendine geldiğinde yüzümü ellerinin arasına alıp gözlerini benimkilere dikti.
"Ne oldu? Bella ne oldu?" Nefes alamamak göğsümü daraltıyordu sanki. Kalbimin bir kez atış sesini duyduğumda gözlerimi istemsiz kapatıp kendimi bıraktım. Ama Oscar'ın bağırışlarını hala duyuyordum.
"Bella!"

Sizi umarım ağlatabilmişimdir. Emin olun Elice ve Adrian hala Bella'nın kalbinde. Onlar kızılayın ruhundalar. 🙂Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...

Kızıl ay ölüyor (Bir Vampir Hikayesi)2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin