Kardeşlerim

9 1 0
                                    

Makinenin önüne geldim. Sadece çalışıyordu. Fakat bir sorun vardı ki makinanın camında gözüken köpüğü beyaz yerine kırmızı renkliydi. Tamam o zaman şimdi:

a-) Makinada benim en sevdiğim kırmızı bluzum vardı ve rengi çıkmıştı.

Bundan kötü birşey olmasında

b-) Makinanın içindeki kan

Yook canım daha neler sende iyice iyice... Ve üçüncü şık

c-) Odadan çıkmadan önce beyaz masanın üstüne bıraktığın günlüğünün açık sayfasında yazan kabusun karşında

Dostumm en saçması buydu

Dedim içimden ve makinenin kapatma düğmesini aramaya koyuldum. Hiç çamaşırları hemen çamaşır makinesinin yanında duran kurutma makinesine atmadığım için makinanın düğmesini bulmakta biraz zorlandım ama bulmuştum.
Hemen makinenin o çok aradığım ayı gibi düğmesine basarak makinayı kapattım. Dün gece gördüğüm kabusun aynısını yaşıyordum. Bu olamazdı değil mi? Kabuslarım gerçek olamazdı. Daha fazla bu düşünceye dayanamayıp makinenin kapağını açtım ve o an keşke gözlerim olmasaydı dedim.

Kardeşim, küşük kız kardeşim makinenin içindeydi. Derisi soyulmuştu ve kemikleri görülebiliyordu. Ağız, burun, kulak, yüz, kol, bacak ve gövde denen hiçbirşey kalmamıştı. Beyaz teninin yerini kırmızı eti almıştı ve vücudundan oluk oluk kan akıyordu. O an hayattan solmuştum ve kardeşimin yerinde olduğunu hayal edince onun ne kadar acı çektiğini ne kadar ağlayarak, can çekişerek bu dünyadan göçtüğünü. O daha bu dünyada bir gün bile yaşamamıştı. O, o daha yeni geldi gidemez!!! Onun bu dünyaya gelmekten başka hiçbir hatası yoktu. Ama, ama belkide başka bir hata yapmışta olabilirdi. O hatanın ta kendisiydim. Onun bir suçu daha vardı. Benim kardeşim olmak. Düşüne düşüne deli olacaktım. Buna inanmıyorum. Bu bu gerçek olamazdı. Gözlerimden öyle sıcak öyle fazla yaş akıyordu ki gözyaşlarım yanağımı yakıyordu. Yüzümü sanki bir yanardağa daldırmış gibi saçma bir his uyandı içimde. Mutfaktan bir ses gelmişdi. Diğer kardeşim. Ona birşey olmasına asla izin vermezdim.
Yavaş yavaş mutfağa doğru yürüdüm. Mutfakta üzerinde şapkalı uzun siyah birşey giyinmiş biri vardı. Adam mutfaktaki tezgahın üstünde birşeylerle uğraşıyordu. Soğuk zeminde çıkarttığım gıcırtı üzerine adam bana doğru döndü. Adamın yüzüne ilk bakıldığı anda gözleri dikkat çekiyordu. Gözlerinin siyah rengi büyüleyiciydi. Burnu dümdüz ve küçüktü. Ağzı da en az burnu kadar küçüktü. Adam beni gördüğü anda yüzünü küçük bir sırıtma yerine şaşkınlık aldı ve mutfağın balkonunun açık kapısına doğru koşmaya başladı. Nasıl yani? Orada yaptığı şeyden zevk mi alıyordu ki sırıtıyordu? Balkonun önündeki perde dışarıda çıkan çok küçük bir fırtınanın etkisiyle güçlü bir şekilde uçuşuyordu. Hemen arkasından koştum ama yetişememiştim. Adam balkondan atlarken sokak lambasının ışığıyla parlayan birşey dikkatimi çekti. Bu şey o gölge adamın elindeki kanlı bir baltaydı. Kanlı. Tezgahın üzerinde neyle uğraştığını bilmek bile istemiyordum. Arkamı dönmeden kendime seçenek verdim. Çok saçma şeyler olmasına rağmen:

a-) Acıkmıştı ve kendine birşeyler hazırlıyordu.

Ama en saçma seçenek bu değildi.

b-) Bize bir sabah kahvaltısı hazırlıyordu.

Saçmalamayı kes! Gecenin bu saatinde kahvaltı mı yapılır? Tamam tamam şimdiye kadar en iddalı bir o kadar saçma sinir bozucu gerçek olabilme ihtimaline karşın delirebileceğim bir şık geliyoor!!!!

c-) Kabusumdaki gibi orada o, o gölge adamın uğraştığı şey ka... Kk

konuşamıyordum o laf ağzımdan çıkmıyordu. Tamam bence bir kardeşimin ölümünün üzüntüsünden sonra bu kadar saçmalık yeterlidi. Tabikide hala kardeşim için üzülüyor ve hala yüzümü yakan o sıcak göz damlalarım akmaya devam ediyordu. Artık yeter dedim ve birden arkamı döndüm. Bu görüntüye dayanamadım. Kardeşim tezgahın üzerinde parça bölük kalmıştı. Yere bir damla kan düştü. Bunun bir kabus olmasını diledim ve daha fazla dayanamayıp Aneeeeeeeeeee!!! diye bağırdım. Annem ve babamın ayak seslerini duydum. Yere çömelip başımı kollarının arasına aldım ve ağlamaya devam ettim. Bu bir kabus olmalıydı. Annemler buraya gelmeden önce kolidorda duran çamaşır makinesinin önünden geçmek zorundalardı. Başka mutfağa geçiş yolu yoktu ve biraz sonra kapağı açık makineyi görmüş olmalılardı ki hiçbir sesleri çıkmıyordu. Sadece annemin ağlama seslerini duyuyorum. Biraz sonra yanıma geldiler annem diğer kardeşimi görünce daha da çok ağlamaya başladı. Babam, babamda tabiki ağlıyordu hemen polisi aradı. Biraz sonra polisler geldi.

KabuslarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin