Belirsiz Bekleyiş-2

111 16 12
                                    

Sabahın doğmaya yüz tutmuş zamanıydı. İnsanların uykularına yenik düştükleri son saatlerdi. Lillian'sa ayaktakiler kısmına isteksizce dâhil olanlardandı. Kahvaltı hazırlama nöbeti bu hafta hiç olmadığı kadar ağır gelmişti genç kıza.

Kafasını kemiren düşünceler onu rahat bırakmayınca gece geç saatlere kadar uyku tutmamıştı. Sabaha karşı uyuyakalmasıyla normalden iki saat önce uyandırılması arasındaki verimsiz uyku ise yeterli değildi.

Lillian penceresinin çerçevesinde iki büklüm olmuş otururken gözlerini kapattı. Fakat böyle dinlenebilmesi mümkün değildi. Karnı tok olmasına rağmen rahatsız hissediyordu. Nedeni incinmiş ayak bileği değildi, sorun gelecek misafirler sebebiyle her an diken üstünde olmasıydı.

Mutfakta, soyduğu patatesleri yere düşürmüştü. Bu yetmezmiş gibi birinin üstüne basıp bileğini incitmişti. Bunun üzerine yemekhanede daha fazla kalmaması gerektiğine kanaat getirilmişti, bu önemli(!) günde karışıklığa tahammülleri yoktu. Lillian ise karardan memnundu. Ruth'un ısrarlarıyla kahvaltıdan önce patatesli yumurtasını kaşıklayıp yukarı çıkmıştı. Şimdilik zorlamadığı sürece bileğiyle arası iyiydi.

Genç kız otoritelerin misafirlerinden korkmuyordu, on yıllık yetimhane hayatında sayamadığı kadar çok kontrole gelmişlerdi. Heyetler bu küçük 'büyük yerleşke'de olmaktan daha önemli işleri olduğunu düşünen insanlardan oluşurdu. Buna bağlı olarak her ziyaret üstünkörü sonuçlanırdı. Heyet de konakta bir gece geçirir, ardından yerleşkenin 'olumlu'luğunu içeren raporu bildirmek için trenleriyle yola koyulurlardı.

Genç kızın asıl korkusu hastalıktı. Üstelik yalnızca hasta olmaktan değil, hastalıkla ilişkilendirilebilecek her şeyden ödü kopuyordu. Şifahaneler, doktorlar, ameliyatlar, vücudunda yapılacak herhangi bir işlem, kan... Denekler de bu gruba dahildi elbette. Özellikle onları seçmek için otoritelerden geliyorlarsa.

Sağlıklı düşünerek bu seçim işinin dedikodudan ibaret olduğunu düşünmek istiyordu ama bu gün sonuçlanana kadar neyin gerçek neyin mübalağa olduğundan emin olamayacaktı.

Bu belirsiz bekleyiş Lillian'ı alıp yıllar öncesine, o uğursuz hastalığa götürüyordu. Bir dolu kızın ateşler içerisinde yattığı o rutubetli şifahane odasına. Kaybettiği arkadaşlarına ve gözlerine...

Genç kız düşünceleriyle cebelleşirken Ruth da yukarı çıkmış, 'uyanın veletler' nidalarıyla yetimhaneyi titretiyordu.

Şimdi gün gerçekten başlıyordu, yani dinlenme faslı sona ermişti. Başını pervaza yasladı ve dinlemeye başladı. O taze günün manzarasını duyumsarken arkadaşları bir bir yemeğe iniyordu.

Ne kadar zaman geçti bilinmez içeriye giren temkinli adımlar huzurunu böldü.

"Köstebek, Doktor-" Edna kabaca kendi sözünü kesti. Söylememesi gereken şeyleri ağzından kaçırmıştı. "Otorite misafiri yani, bir saat erken gelmiş. Denetleme mi ne yapacakmış tüm kızları büyük koridorda sıraya soktular."

Demek denek arayan bir doktor gelmişti ha! Edna'nın bu bilgiyi teyzesinden aldığını varsaydı. Lillian kıza sırrına muvaffak olduğunu söylemeyi düşünmüyordu. Cevap vermeye gerek görmeden harekete geçti.

Ayağını fazla zorlamamaya çalışarak yerinden kalktı ve koridora doğru yola koyuldu.

Edna'nın dün gece yemeğe inmemiş olmasını artık anlamsız bulmuyordu. Muhtemelen ne olacağını önceden bilen Ruth kızı bu sabah yukarıda kalması için tembihlemişti. Kendisini uyarma bahanesiyle yatakhaneye sığınmış kızı gammazlamaya niyeti yoktu. Ancak bu bilgi ortalıkta pis bir şeyler olduğunun kanıtıydı.

AndromedaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin