Sahte-3

96 9 17
                                    

Multimedya: Meydanın krokisi

Bir sınır yerleşkesi olan Rhododendron, kısaca Rhode, unutulmaya yüz tutmuş bir kasabaydı. Toprak otoritesinin genişleme içgüdüsüyle aldığı topraklardan biri olmasının yanı sına kağıt üzerinde bağlı olduğu otoriteye uzaktı. Yılda bir kere kontrol edilir, salgın hastalık veya korsan saldırısı gibi hayatta kalmayı tehdit eden bir mesele yoksa hakkında olumlu rapor çıkartılırdı. Rhode halkının yaşamakla ilgili sorunları göz ardı edilmişti. Kasabanın tek cazibeli tarafıysa yetimhanesiydi.

Şimdi ufak yerleşkeye bir hava gemisi geliyordu. Lillian bu şaşkınlığın etkisindeyken kendisini sürükleyen yabancıya tepki verememişti. Kendine geldiğindeyse meydanın arka sokaklarına hızlı bir giriş yapmıştı.

"Nereye götürüyorsunuz beni? Bırakın, lütfen." dedi Lillian bilinmezliğin getirdiği tedirginlikle. Ancak genç kızın uğraşları muhatabını bulamıyordu.

"Bu kadar erken gelmemelilerdi, gelemezler! Nasıl oldu anlamıyorum." Kendi kendine homurdanan adam etrafındaki olaylardan soyutlanmış, kafasında yeni bir plan kurmaya çalışıyordu.

Otoritelere Rhode'da olduğu haberinin gitmesi bile en az bir gün sürerdi. Nasıl bu kadar kısa sürede onu almaya gelmişlerdi? Ara sokaklara dalarak gözden kaybolmayı amaçlıyordu fakat buradan uzaklaşmak için tek seçeneği vardı, trene binmek. O halde garı çoktan ajanlar sarmış olmalıydı, ajanlara görünmeden trenlere nasıl ulaşabilirdi ki?

Düşünceleriyle boğuşurken sokakları hızla tırmanmayı bırakmış volta atmaya başlamıştı. Topukları üstünde dönerken peşinden sürüklediği kızla çarpıştı. Sonunda Lillian'ın varlığını fark etmişti. 

Lillian ise çarpışmanın etkisiyle sendelemişti. Adamın ne yapmaya çalıştığını anlamıyordu, kendisini bırakması için yalvarmaya devam edecekken sorusuyla duraksadı.

 "Güneye giden herhangi bir trene nasıl binebiliriz?" önemli bir kısmı unutmuş gibi heyecanla ekledi adam, "veya güneydoğuya."    

Yanındaki kız, planına dahil olması gereken bir bilinmeyen daha demekti. Denklem gittikçe karmaşıklaşıyordu ancak yabancı olumsuzlukları avantaja çevirmekte kararlıydı.

Lillian ise yakarışlarına karşılık böyle bir soruyu beklemiyordu. Gayet basit cevabı vardı hâlbuki.

"Gar kapısından sonraki," Garın resmini gözünün önünde canlandırmaya çalıştı, "sağdan ilk yol, ikinci peron. Ama önce bilet almalı-"

"Hayır, anlamıyorsun." Burada kaçmaya çalıştığını göremiyor muydu? Bir de gara girip bilet mi alacaktı, kızın pek zeki olmadığını düşündü.

Aslında anın getirdiği panikle doğru soruyu soramayan kendisiydi. Bu işlerde toy ve tecrübesiz olduğundan karşısına çıkan ilk aksilikte panik yapmıştı. Adamın 'başarısızlıklarını başkalarına yükleme' sorunu mükemmeliyetçi kişiliğinin karanlık tarafıydı.

Faydası olacakmış gibi abartılı el kol hareketleriyle anlatmaya devam etti. "Gizlice girmem lazım. Perona atlayabileceğim bir yer var mı?"

"Asla öyle bir şey yapmamalısınız. Bu çok tehlikeli olur, inanın."dedi Lillian kafası karışmış bir şekilde. Adam onu buraya kadar nasıl intihar edileceğini sormak için mi çekmişti yani? "Ve kolumu bırakın, lütfen. Çırağınız olmak istemiyorum, yetimhanede yaşamayı seviyorum."

Adam kızın inatçılığına sinirlenmişti, kendisi can derdine düşmüşken kızın gereksiz kararlılığıyla uğraşmak külfetti. Kısa yoldan sonuca varamayacağını anladığında güzellikle ikna etmeye karar verdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 18, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AndromedaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin