Prenses: Özür dilerim söylediğim tüm herşey için , başka türlü düşünemezdim bize anlatılanların hepsi sizin yaptığınız zalimlikler ve buna benzer hurefeler. Ama ben çok pişmanım ve sana çok şey borçluyum, lütfen beni affet, söylediklerimde yanıldığımı anladım.
Prenses bunları söylerken terlemişti, sırtından bir yük hafiflemişti içindekileri söyledi, Utkan bu dediklerini umursamamıştı bile onun derdi çok farklıydı çerilerini yitirmişti, onların cansız bedenlerini o ormanda bırakamazdı ve Bögü Alp ne yapmıştı hiç bir haber alamıyordu ya onlarda uçmaklara varıp gittiyse işte o zaman Türkeline gitmeye yüzü olmazdı, Alpler görmeden Li-Ying ile başka bir yere kaçmak zorunda kalırlardı, yada başka bir ad altında Hun yurdunda başka bir iş ile ilgilenirdi demir döverdi kılınç yapardı ,kendini saklardı. Ama orduya dönemezdi hatta adını bile değiştirirdi bundan sonraki yaşamında. Li-Ying cevap beklemekteydi hâla ,Utkan ise kara kara düşünmekteydi bundan sonrası için,
Prenses: Utkan ? Biliyorum beni kolay kolay affetmeyeceksin haklısın, ama lütfen geç de olsa birgün affet yada affedeceğini söyle..
Utkan : Sen o gün orada ne konuştuğunu bilmiyordun ve o günden sonra pişman oldun ben seni affettim, ama ordum çerilerim affedecekmi beni bilmiyorum Prenses.
Alpler çakmak taşlarını kâselerine koydular kılınçlarıyla kurumuş dalları kesiyorlardı, ikiside birbirinden hırslı kırıyorlardı dalları, Akçalı'nın elleri titriyordu kopardı dalı ağaçtan diziyle kırarak fırlattı ve "nedeeen"diye bağırdııı
Akçalı: Nedeeeeen?! Neden Çuluk nedeeen! Çinli bir Prenses için garındaşlarımızı kaybettik nedeeen! Beraber yediğimiz içtiğimiz , kızışınca boğuştuğumuz, gülüşünce güreştiğimiz garındaşlarımızı kaybettik Çuluk !
Çuluk: Evet garındaşım kaybettik uçmaklara vardı kandaşlarımız, Bögü Alp yiğitlerini yitirdi yüreği kan ağlar. İki bebesi olan Er Tigin'i kaybettik. Şerefi,onuru olmayan çinlilerin Prenses'i için kaybettik! Tanhumuz bunu duyunca Utkan'ı sürgüne gönderecek!
Akçalı: Bögü Alp neyledi onu bile bilmiyoruz garındaşım! Tengri onlarla olsun
Hava iyice soğumuştu , Utkan Prenses'in üşüdüğünü sezdi ve ona üzerindeki tilki postundan yapılmış yeleğini verdi,
Li-Ying bunu kabul etmedi, Utkan'ın yanına sokularak ikisininde üzerine çekerek ısınmalarını sağladı. Çinli biçerken hissettiği o mutluluktan fazlasını yanındaki bir çinlide hissediyordu, kuşların özgürlüğe kanat çırparak gökyüzüne doğru uçmalarındaki o cezbedici manzarayı gören bir kişi o anı Utkan'ın gözlerinde de görebilirdi, gönlü özgürleşmişti aşk ile tanışmıştı artık , onun için tek aşk Tanhu Mete Han ve verdiği vazifelerdi fakat daha önce yaşamadığı garip tatlımsı birşey yaşıyordu kurt bakışlı, Turani Gözlü , uzun dalgalı saçlı Hun Eri. Yutkunarak , "Prenses..." dedi ama Prenses sözünü keserek ekledi " Bana Prenses deme ismimle seslen yiğit adam ".Utkan: Li-Ying bu geceden sonra yola koyulacağız ve bizi almaya bir birlik çeride gönderebilirler, ben alpler ile Ötüken'e gideceğim sende gel benimle orda güvenceni sağlayabilirim.
Li-Ying: Artık Çin'e geri dönemem Utkan, seninle Ötüken'e geleceğim. Orda herşey yeniden başlayacak. Sen evlimisin hiç sormamıştım bunu sana
Utkan: Hayır değilim , evlilik bu zamana kadar hiç uygun değildi benim için, vazifelerim vardı onlar ile evliydim.
Alpler mağaraya koşa koşa geldiler , Akçalı nefes nefese kalmıştı konuşmaya yeltendi
" Bögü Alp ...."Ne Olacak???
Yeni Bölüm Hazır...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mete Tanhu Zaferin İlk Işığı
Tiểu thuyết Lịch sửBabası tarafından komşu kavim Yüeçilere esir verilen Asya Hun İmparatoru Mete Han'ın başarılı hikayesini bir de benden dinleyin. Esaretinden sonra babasını, üvey annesini ve üvey kardeşini öldürerek Hunların başına geçmiş ve Hun devletini bir İmpar...