~Bölüm-3~

26 3 0
                                    

Saçımı tam olarak 12 dakika 34 saniye içinde, metrobüsteki yardımsever insanlar sayesinde kurtardık ve üniversitenin önünde tek parça halinde inmeyi başardım.

Bazen nasıl bu kadar sakar ve bela çeker olduğumu düşünüyorum ve vardığım sonuç koca bir saçmalık oluyor. Yani bende arada sırada da olsa havalı çıkışlar yapmak, belki
biraz cool olmak istiyorum. Bunu kim istemezki?

İşte tam bunları düşünürken fakülteme giriş yaptım. Ben bir mimarlık öğrencisiydim ve bundan gurur duyuyorum. Tabi sakarlığım bu konuda da kendini konuşturuyor. Bir keresinde bizden bir ev maketi yapmamız istenmişti. Tabi bu ev maketi öyle basit bir iş değildi. Depreme dayanıklı bir şekilde, simetrik, ayrıca göze hitap etmeliydi. Ve ben bu maketi mükemmel bir şekilde, 3 ayda bitirmiştim. Hatta o gün maketimin başına bir şey gelmesin diye beni okula babam bırakmıştı. Ama sonra ne oldu biliyor musunuz? Sevgili ben, yanlışlıkla maketimin üzerine oturdum. Ve sonra sevgili profesörümüz, maazeretimi kabul etmedi ve 0 aldım. O günden beri bu maketlere o kadar dikkat ediyorum ki.

Bunları düşünürken sınıfıma geldim ve sırama oturdum. Sınıfımızın en güzel kızlarından oluşmuş havalı grup, benim geldiğimi görünce hep bir ağızdan bağırdılar.

"Aaaaa yürüyen felaketimiz sınıfa teşrif ettiler. Bu ne büyük bir onur..."dedi ve zaten metrobüste gerilmiş olan sinirlerim altüst oldu.

"Nataly, benimle uğraşmak istemezsin."dedim sinirle.

"Aov, yoksa birileri kızmış mıı?"

Bu kız hiç akıllanmayacak mı? En son bana sataştığında, tamamen yanlışlıkla üzerine kola dökmüştüm. Aslında istesem kola bardağını tutardım ama...
Ah kimi kandırıyorum? Asla istemezdim. Hatta o surat ifadesini görmek için tekrar tekrar üzerine kola dökebilirim.

"Ne oldu Julie? Yoksa senin bu saçma hallerini Jordan görür diye mi korkuyorsun?"

Ah işte şimdi anladım. Jordan, Nataly'nin hoşlandığı, hatta uğruna ölebileceği çocuk. Ama ne yazık ki Jordan onu görmüyor bile. Keşke o gün beni savunmasaydı. Yani o gün Nataly'nin üzerine kola döktüğüm gün. Nataly çıldırınca Jordan geldi ve Nataly'e saçmaladığını söyledi. O günden beri bu saf Nataly bana hep "saçma" lafını söylüyor. Ve sanırım bir cevap vermezsem susucak gibi durmuyor.

"Nataly bak ben senin bu kıskanç hallerini çekmek zorunda değilim anlıyor musun? Git bu kıskançlık zırvalarını Jordan'a yap çünkü kızmaya başlıyorum."dedim ve onun yalakası Sarah cırlamak edasıyla konuşmaya başladı.

"Julie, sen ben olsaydım kafama kese kağıdı geçirirdim. O kadar çirkinsinki, bakamıyorum bile. Eminim Jordan'da senden iğreniyordur."dedi. Benim yerimde siz olsaydınız ne yapardınız? Ben tam olarak şöyle yaptım;
Ayağa kalktım ve suratıma alaylı bir ifade yerleştirdim. Sonra Sarah'a baktım.

"Sen ben olamazsın çünkü bunu ne aklın, ne ruhun,ne bedenin kaldırır."dedim ve anlayan anlar bakışı atıp oturdum. Ve ilk defa havalı bir çıkış yapabildim. Derken profesör derse girdi ve direk konuyu anlatmaya başladı.
Derse baya bir odaklanmışken,telefonum cebimde titredi ve normalde asla yapmayacağım bir şey yapıp, telefonuma baktım. Bugün nedense hayata atarlanasım geliyordu.

Telefonun akranını açtım ve bildirime baktım.

Lily Rose'dan mesajınız var.
"Hey Julie, sakarlığa ve derslere biraz ara verip, yarın bizim grupla beraber pikniğe gelir misin?"

Ahh piknik dediğine sakın inanmayın. Normal bir piknikte ne yapılır? Yemek yenir, voleybol oynanır vs. Ama bizim grup piknik diyorsa eğer, o bir piknik değil, parti falandır. İçkili olanından. Ama eğer gitmezsem Lily ve diğerleri burnumdan getirir. Bir süre düşündükten sonra, bu günkü "hayata atarlıyım" modundan çıkamamış olmamdan kaynaklı, çok büyük bir hata yaptım.

SONUN BAŞLANGICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin